İyi Kötü Çirkin 1


Farklı bir bakış açısı -1.Bölüm

 

Karaakbaba /  Dörtdivan 2015 / M.E.Bora

Son yazımdan bu yana neredeyse iki aya yakın bir zaman geçti.

Çamlıderede'yim...

Günde 8 saate yakın bir zaman bedenen çalışıyorum. Ek, biç, temizle, düzenle derken bir de bakmışsın akşam olmuş. Kediler için verdiğim hizmet de bu programın dışında...

Sitede benden başka hiç kimse yok.

Bu, bana büyük bir düşünme fırsatı veriyor. Biteviye işler sürerken içimdeki ben ile sürekli konuşuyorum... Sebep sonuç ilişkilerini özde: yaşamın her anını sorguluyorum... 
 
Merakım konu ayırt etmeksizin delicesine artıyor. (Pek hayra alamet olmasa gerek!) Bunda belgesel kanalların yaklaşımları, gerçekleri -yenilikleri-  acımasızca önümüze koymasından olabilir.
 
Bu, bana cehaletimin boyutunu görmeme vesile oluyor. Ne çok tren kaçırmışım!
 
Bu bağlamda:
 
İçimdeki ben ile acımasız bir ilkişki içindeyim.  Doğruluğuna inandığım değerlerden asla taviz vermiyorum. Kendime karşı toleransım sıfır noktasına yakın.
 
Neye yarayacaksa...

-!..

Uzunca bir zamandan beri tek başıma kaldığım zaman doğayı daha derinlemesine özümsediğimi fark ettim. Örneğin örümcekleri ilgi ile izliyorum. Ne kadar kanaatkar ve sabırlı hayvanlar... Ayrıca eşsiz bir becerinin sahipleri...

Bir lokma yiyecek için günlerce çalışıp çok uzun bir süre de beklemesini biliyorlar. Anlayabilene ne çok mesaj var! 

Yabanı izlemek çok heyecanlı... 

Bir daha dünyaya gelsem herhalde biyolog olmak isterdim. Uçsuz bucaksız bir bilim dalı...

Bkz:

Fotoğraf / Mehmet Emin Bora / Çamlıdere 2015

Fotoğraf / Mehmet Emin Bora  / Çamlıdere 2015

Kuşlar!

Üreme süreçleri mutlaka izlenmeli... Yine geç kalmışım. Gördüklerim karşısında dilim tutuldu.

Uzunca bir zamandan bu yana  (1996)  "gelir düzeyi düşük insanlar avcılık yapmak isterler ise  -mesela 2-3 ay gibi kısa bir süre- üretim tesislerinde ücretsiz olarak çalıştırılmalı" şeklinde özetlenecek bir sistemden söz etmiştim.

Bu kanaata Rusya'da sürdürülen avcılık sistemini öğrendikten sonra varmıştım. 

"Eğitim düzeyleri düşük avcıları da gönül rahatlığı ile sisteme ilave edebilirsiniz.

Bu insanlar, yabanıl yaşamın o inanılmaz uyumunu yakından izlediklerinde mutlaka etkilenecektir diye düşünüyorum.

Hırçın, gaddar, merhametten bir nebze pay almamış gözü dönmüş insansıların (!) eğitilmesi olmazsa olmazdır.

İşin acı tarafı bu olumsuz nitelikler "eğitimli ve varlıklı kesimde" de azımsanmayacak kadar çok.  

Neden yabanhayatını düzenleyen genel müdürlük sağlıklı bir düzen tutturamıyor!

İnsanı düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemezsiniz.

Avcıların eğitim sorununu taşeron firmalara aktarmak yapılan en büyük hata oldu. Sıkıntının kaynağı bu.

Derdimi anlatabildim mi?

-!..

Sinekkapan / Fotoğraf M.E.Bora
Teşhis: Burak Doğansoysal - İdris Ölmez

(Her iki kardeşime de teşekkür ederim)

Kuluçkadan uçuş anına kadar  bir ay balkonuma yuva yapmış bu kuşu izledim ve fotoğrafladım... Uygun bir zamanda sizlere sunacağım.

Özde bir yandan bedeni faaliyetlere tüm hızımla devam ederken, düşünce bazında ve farklı konularda aynı eforu sarf edebiliyorum.

Elim işte, gözüm fıldır fıldır, aklım güldür güldür çalışıyor.  Kulaklarım! Onlar meşgul, müzik dinliyor. 

Dilerim ki ne dediğimi anlatabilmiş olayım.

(...)

Sitemizde Mehmet Ekizoğlu ve Mehmet Arpaz keklik, sülün, çil keklik ve yabanhayatı üzerine benzeri yazılar yazıyor . Konuyu merak edenler için önemli bir bilgi birikimini paylaşıyorlar.

Kendilerine teşekkür etmek isterim. Bir dizi yazı sonrası bu konu için ben de bir kaç şey söyleyeceğim. Şimdilik sizlerden biraz zaman talebim olacak...   

Çünkü: 

Çok sayıda yazı konusu birikti. Örneğin geçen senenin sonlarına doğru Düzce'ye gitmiştim. Gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Çok önemli.

İlgi alanım doğa...  Yabanhayatı... Elli yıldır gözlem yapıyorum, fotoğraf çekiyorum ve araştırıyorum. (Bilmeyenler için bir hatırlatma yapmak istedim.)

İstiyorum ki gelecek kuşaklar bizim içine düştüğümüz yanlışları yapmasınlar. Özü bu...

Yazı başlığından da anlaşıldığı üzere gördüklerimi değerlendireceğim.

İyi - Kötü - Çirkin! 

Yanılıyorsam siz doğrusunu yazın. Altında imzanız olan yazıyı yayınlarım. (Ama öncelikle kendinizi tanıtmanızı rica edeceğim)

  

Çamlıdere merkez alınacak olursa pergelin sabit ayağını ilçe merkezine koyarsak 100 km çaplı bir daire içinde ayak basmadığım yer hemen hemen kalmadı.

Dolayısıyla ilgi alanımı genişletmem lazım diye düşünerek geçen sene sonlarına doğru Bolu ve Düzce'ye odaklandım. Bu gezimin sebebi bu.  

Düzce gezime Güzeldere Şelalesi'ni gezerek başladım. 

Güzeldere Şelalesi:  Düzce'nin Gölyaka ilçesinin sınırları içerisinde Düzce'ye 28, Gölyaka'ya ise 16 km mesafede.Güzeldere Şelalesi 135 m. yükseklikteymiş...

(Bu bilgileri "Orman ve Su İşleri Bakanlığı"nın internet sitesinden aldım.)  Aynı bilgi pek çok sitede var. Ben kaynak göstermek istiyorum.

Diğerleri ölçerek, biçerek yazmış olabilir (!) 

Güzeldere Şelalesi

Haritayı daha yakından incelemek isterseniz: Ctrl+Maus'un ortasındaki tekerleği ileri - geri yapmak sureti ile tüm yazıları büyültebildiğiniz gibi küçültebilirsiniz.

Yeri geldi benzeri konularda bir kaç küçük  şey söylemek istiyorum:  Bir internet sitesini güncellemek, yönetmek, siteye özgün bir bakış açısı oluşturmak tahmin edilenden çok, ama gerçekten çok zor bir şey.

Sitemizi yenilerken bu özelliği Engin Çalışır kardeşim gerçekleştirdi. Teşekkürler Engin Bey.. (www.ramosbilisim.com)  Daha fazla bilgi için: Bkz. 

Gözlük kullanmaya gerek kalmadan sayfanın okunabilme özelliği ihtiva etmesi, gerçekten çok hoş bir uygulama.  

Sitenin ileri ölçekte alt yapıya sahip olmasından tutun da, sorunları hızla çözme becerisi için bir kardeşime daha teşekkür edeceğim.

Ömer Kıraç...

Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın yüz akı bir çalışanı.

Sitemizin moderatörü.

Olmaz ise olmazı...

Benim gibi huysuz birine tahammül  etmesi bile başlı başına bir meziyet.  (Beni yakından tanıyanlar mükemmeli arama yönündeki tutumumdan ötürü ne denli çekilmez biri olduğumu bilirler) 

İnanın bana bu kardeşlerim olmasa bu iş yürümez. 

Gönül verdikleri için ayaktayız. Kendilerine ne kadar teşekkür etsem azdır. 

Bunu böyle bilin.

(Benden sonra bu işi yürütecek olanlar da şimdiden düşünsünler?

Fotoğraf ağırlıklı olarak yazıma dönmek istiyorum.

Güzeldere Şelalesi

 

Güzeldere Şelalesi çevre düzenlenmesi bakımından temiz ve düzenli. Ama insanlara aman aman dedirtecek özgün bir hali yok. Bana sorsanız "görmeseniz de olur" derim.

Var olan parkurun dışında başka saklı güzellikler olabilir mi? Olur. Fotoğrafçı gözü ile çevresinde dolaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Benim kanaatim bu yönde.

Samandere Şelalesi / Tabiat Anıtı

Samandere Şelalesi: (Tabiat Anıtı) Düzce'nin güneydoğusunda, il merkezine 26 km. mesafede Samandere Köyü sınırları içinde bulunan ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özellikler ile oluşan Samandere Şelalesi, Orman Bakanlığı'nca "Tabiat Anıtı" olarak tescil edilmiştir.

Samandere Şelalesi'nin de bulunduğu 500 metrelik dere boyunca, anıt ağaçlar, 3 adet şelale ve 1 de Cadı Kazanı adı verilen derin bölüm bulunmaktadır. (Bu bilgilerin de kaynağı aynıdır.)

Mor ile renklendirilen yolu devam etmek iserseniz Sinekli Yayla'dan geçerek Abant'a bağlanıyor. Yol güzel ve yöre görülmeye değer.  (Fotoğrafları ilgili yazımda kısa süre sonra görebilirsiniz.)

Samandere Şelalesi görülmesi gereken yerlerden biri. Güzeldere Şelalesi ile mukayese bile edilemez. Sonbaharda fotoğrafçılar için eşsiz güzellikte bir alan. 

Yalnız önemli bir sorun var!

Merdivenler!

Tam tur yapacağım derseniz gezi sonunda (!) bir yere yığılıp kalacağınızı garanti edebilirim. Söylemedi demeyin. Bacaklarınız tutulacak.Tedbirli olun.

Dinlenme alanı hemen hemen yok gibi .Oturacak yer ise çok sınırlı. Yanınıza küçük bir sırt çantası ile portatif bir sandalye  almanızda büyük fayda var.

Suların içinde susuz kalabilirsiniz. (Çanta içeriği size kaldı!)

                                                

 Daha da önemlisi -özellikle de fotoğrafçılar için söylüyorum- yanınıza mutlaka yağmurluk alın.

Çünkü sizi cezbeden kare mutlaka sulardan bol miktarda nasibini alıyor olacak.

Aksi takdirde sudan çıkmış sopaya döndüğünüz gibi makinenizle de vedalaşmış olabilirisiniz. Ben yaşadım :(

 

Şelaleden etkileniyorsunuz. Doğal olarak çıkarken şelaleyi yanınızda götüremediğinize göre gözünüz bir kitapçık arıyor.

Şelale nasıl oluşmuş kaç yaşında, kim yönetiyor, hangi biyolojik zenginliklere sahip, endemik bitkilerden neler var, akan su nereye gidiyor, geleceği hakkında ne düşünülüyor, sorunları nedir, v.s v.s...  

Gel gör ki broşür talebinde bulunduğunuzda, görevli gevrek gevrek gülerek "kalmadı" diyor.

Bari hüzünlü bir tavır sergile ve özür dile be adam... (Burada çalışan personel mutlaka eğitimden geçmeli.) 

Bu bağlamda çok daha önemli bir konunun altını çizmek istiyorum.

Bu dönemin modası yandaşlara iş vermek!

Doğru mu doğru. Tartışmam bile

İyi tamam ver. Ver de doğru sonuçları alabiliyor musun?  Sorgulanmaya muhtaç olan konu bu.

İşi çirişleyip getirmesin.

Örneğin yapılan broşürlere bir bakın! (Bende çok örnek var)

Çoğunda: 

Ne yapanın adı var,

Ne metin yazarının,

Ne de fotoğrafları çekenin...

Hiçbirinin sahibi belli değil.

Yazılan metinler sıradan bir kaç küçük bilgi içeriyor.

Editörü yok. Türkçesi bozuk.

Peki neden?

-!

Çünkü eleştirinin muhatabı olmak istemiyorlar.

Telif bağlamında dava konusu olursa canlarının yanacağını biliyorlar. 

İnternetten hem fotoğraf alıyorlar (!) hem de yazı metni...

Üstelik çok önemli yanlışlıklar var.

Mesela bakanlık bir ilan vermiş geyik fotoğrafı koymuş! Ne var bunda diyeceksiniz.

O geyik bu ülkede yaşamaz ki!. Oldu mu? Yeteri kadar ayıp değil mi? (Mehmet Ekizoğlu ikaz etti. Dikkatinden dolayı kendisini kutlarım)  

Akılları fikirleri emeksiz ,masrafsız, kılçıksız balık... 

Broşürün altına sorumlu mühendisin imzasını alın. Sıkıntı yaşanırsa da bu kişiye ödetin!

O zaman görelim iyi iş çıkıyor mu çıkmıyor mu?

Bu pervasızlığın sonu nereye gider?

-!

Atasözlerinden öğrenelim. 

Bilmez ki "kör çobanın sürüsünün sonu uçurumdur."

-!.. 

Bu ülkede "Devlet malı deniz, yemeyen domuz "

veya 

"Bal tutan parmağını yalar "sözleri ata sözü olarak kullanılıyorsa ben daha ne diyeyim ki! 

Neden broşür yok? Neden kitap yok? 

Biz yine  şelaleden fotoğraflara bakalım da içimiz açılsın. 

Cadı kazanı


Yağmurluk burada lazım. Kulağımı çınlatırsınız.

Güzeldere Şelalesi iyi muhafaza edilen bir tabiat anıtı.

Koruyanların, çalışanların, emek sarf eden herkesin ellerine sağlık. Kıvanç duydum.

Dilerim ki daha başarılı çalışmaların altına imza atarlar..

 

Başkaları için duyduğun kaygı, kendin için duyduğun kaygıların önüne geçtiği zaman olgunlaşmışsın demektir.

                                                                                                                                                    John Mac Noughton

         02 Haziran 2015 /Çamlıdere

Birinci Bölümün Sonu

Gelecek Yazı: Efteni Gölü - Yaban Hayvanı Üretme İstasyonu - Ziyaretçi Tanıtım Parkı 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı 3508 kez okundu...