Kedi ne değildir!
Kedileri seviyorum çünkü evimi seviyorum; yavaş yavaş evimin gözle görülür ruhu oluyorlar. (Jean Cocteau)
2014 yılının bitimine iki ay gibi kısa bir zaman kaldı.Tabiat, doğal olarak hükmünü sürdürüyor..
Rüzgarlara kapılan yapraklar ilk ve son danslarını sahnelerken, tüm canlıların kışa hazırlandığını hissetmeden öte görebiliyorum.
Dağ İspinozu / Fringilla montifringilla
Tanı sahibi: Sn.Burçin Dedeoğlu
Yere düşen yapraklara o ağacın özgeçmişi gibi bakıyorum.
Sorun onu okuyabilmekle ilgili . Ne acıdır ki bu öğretiden yoksunuz.
"Doğayı seviyor musunuz?" diye sorsanız...
Koro halinde "evet" sesleri yükselir... Halbuki gideceği yönü doğru belirleyebilen veya kent içinde aradığı adresi bir çırpıda bulabilen insan sayısı son derece sınırlıdır.
Farklı bir anlamda söylenmiş olmasına rağmen aşağıdaki söze bayıldım doğrusu.
"Nereye gittiğini bilmeyen uzağa gider" 38 kuşağı Cumhuriyet'le yetişenler / Cahit Kayra /Türkiye İş Bankası yayınları- Sayfa:.683
Benzerlik tamam örnek ise pek çok. Bkz:
Çınar yaprağı /Platanus)
Huş / Betula
Sonbaharı bir değişimin ayak sesleri gibi algılıyorum!
Döngünün müjdecisi...
Olmaz ise olmaz...
Renklerin dansı...
Ve daha nice betimlemeler...
Çok sayıda benzetme yapılabilir.
Siz sonbaharı nasıl tanımlarsınız?
-!..
Bilindiği üzere çoğu zaman sonbaharı ölümle ilişkilendirirler...
Aslında ölüm bir kurtuluş vesilesi olduğu zaman hayırlıdır. Ayrıca fikrimizi soran olmadığını da biliyoruz.
Zor olan onu kabullenmek. .
Değiştiremeyeceğin şeyleri anladığında (!) "kabul" ün keyfini istersen yaşayabilirsin.
Tabi ki isyan serbest!
Ne faydası olacaksa...
Oldum olası herkes gibi ben de gökkuşağına bayılırım... Çocukluk günlerim gelir aklıma..
Büyüklerimiz "Altından geçersen kızlar oğlan, oğlanlar kız olur" diye bizi korkuturlardı.
Bıyık altından gülüşleri yakalasak da "ya olursa korkusu" aklımızı başımızdan alırdı.
(...)
Çamlıdere Yaylası
Sonbahar kimlere ilham kaynağı olmadı ki!
çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar
Nazım Hikmet Ran
Renk cümbüşüne hayran da olsam
Her sonbahar geldiğinde kaygılarım artıyor.
Kedilerim için...
Kedilerim ne olacak?
Kim bakacak onlara?
Karınlarını nasıl doyuracaklar?
Hepsinden daha önemlisi nerede barınacaklar?
-!...
Onlar sekiz senedir kışı yanımızdaki boş evde geçiriyordu...
Komşuların ardiye diye kullandığı bu evdeki eski eşyaların kuytuluklarında barındılar.
Birbirine sokularak yarattıkları sıcaklık onlara ne derecede yetiyor? Bunu bilmem mümkün değil.
Ama yaşamın bana öğrettiği önemli bir şey var.
Nasıl ki insanlar arasında:
Sevgi dolu bir kucaklaşma,
Sıcak bir gülüş,
Bir dokunuş,
Telefon ile de olsa "yanındayım" diyebilmek,
Bizlere yaşam sevinci veriyorsa ...
Hayvanlar aleminde de benzerliklerin olduğunu düşünüyorum.
Giriş kapısının altındaki boşluğu yol yapmışlardı.
Komşum bu yıl evini satışa çıkardı. Dolayısıyla hurda eşyaları boşalttığı gibi temizlik sonrası kapının altındaki deliği de kapattı.
Satılık yazlık
Kedilerim ister istemez uzun yıllar oturdukları evlerinden bir anlamda zorunlu olarak tahliye edildiler.
Önlerinde zor bir kış, yanlarında site görevlisi Kamil Durcan'dan başka kimse yok.
Yaz aylarına yoğurt kasesine konulan ekmek artıkları pek çok kimsenin vicdanını arıtması için yeterli gibi görünüyor.
Çoğunlukla gördüğüm odur ki insanlar, hayvanları sever gibi görünmek sureti ile aslında "ahirette bana bir faydası olur mu" sorusuna yanıt arıyorlar.
Bir beklenti için yapılan yardımın ruhani derinliğinin olmadığını düşünüyorum. Dindar görünmek kolay, ahlak sahibi olmak zordur.
Onlar için her kedi "pisi pisi" her köpek "kuçu kuçu"dur.
Halbuki onların -siz görmeseniz de bilmeseniz de- bir aileleri var.
Bu ilişkiyi görmek için bakmak (!) yetmiyor. Bir farkındalık oluşunca da ne çok şeyi kaçırdığınızı anlıyorsunuz.
Bu evde ne çok kedi barındı!
Görünen o ki, bu yıl konut sorunu var. Zaman kısa, mutlaka çözüm yolu bulmam gerekiyor. Bu tür bir problemle hiç karşılaşmadım ki!.
Nereden bakarsan bak 20-25 civarındaki dostuma barınak sağlamam gerekecek.
Üstelik en az 8 ay!
Nasıl olacak?
-!..
3-4 sene önce arka bahçeye açılan kapımızın önündeki boşluğun üstünü, var olan mimariye uygun olarak kapatınca ortaya sevimli bir yarı açık alan çıktı.
Şöminede yakacağımız odunları istiflemek sureti ile sıcak bir görüntü de yakalamıştım.
Çamlıdere'de kış zor geçiyor. Zaman zaman bahçede 50cm'den fazla kar olduğunu gördüm.
Sizler de görün istedim.
Nisan veya Mayıs ayı geldiğinde benim ekip (!) odunluğun üst kısmını hızla doğumhaneye çeviriyor. Bunu alışkanlık haline getirdiler.
Bir kedinin babası olmak kolay değildir (B.Diamond)
Buna itirazım olmadı. Hatta memnun da oldum.
Anneyi doğumhaneye yakın bir mesafede doyurduğum için yavruları hakkında hiç bir kaygı duymadan karnını doyurması onun da işine geliyordu..
Çok ve çabuk yemeli hemen de gitmeli!
Bunu bana öğrettiler. Bu gibi hallerde eli çabuk garson gibi çalışabiliyorum. Olsun. Önemli olan bir canlıya yaşam şansı vermek değil mi?
Belgeseli izlemiş olanlar bilirler. Kaliforniya'da 1500 yaşında bir sekoya ağacı var
Onlarca insan onun sadece fotoğrafını çekebilmek için bir yıl çaba sarf etti. Çok para harcadılar.
Gelin görün ki isterseniz onu bir günde kesebilirsiniz!
Hayrettin Karaca anılarını yazdığı "Erezyon Dede" adlı kitabında:
150 yaşındaki ağacı göstererek "onu ben devirdim " diye övünen orman mühendisini anlatıyor.
Halbuki yaşatmak zor öldürmek kolaydır. Bunu bile idrak edemedik.
(...)
Bana göre bir yavru kedinin annesine sokulmasını seyretmek 10 seans psikolojik destek almaya bedel.
Hatta daha fazlası var da...
Kediler duyguları konusunda dürüsttürler. İnsanlar ise duygularını gizlerler. (Ernest Hemingway)
Öncelikle beslenme işini halletmeliyim diye düşündüm. Var olan çözüm yollarından birini örnek aldım. Ölçüleri değiştirdim. İstikamet sobacı arkadaşımın dükkanı oldu.
Derdimi anlattım. Ortaya bu silo kılıklı besleme ünitesi çıktı.
Tamam da acaba beklentimi karşılayabilecek mi?
Bu soruya cevap bulmak için onu hızla uygulama alanına sokmam gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Ön bahçedeki masanın üstüne yerleştirdim. Bir aya yakın bir süre de yakından gözledim.
İlk yanlış mamanın akış hızının yeterli olmamasıydı.
Hemen deliği genişlettim. Sorun çözüldü.
İkinci yanlış beni daha çok tedirgin etti. Tepsiye su girince çıkış ağzındaki mamalar ıslanıyor, daha sonra da sertleşerek mama akışına mani oluyordu..
Tepsinin çukurluklarını bertaraf ettim. Artık su birikmesi mümkün değil. Ayrıca kapalı alanda kullanacaktım. Çalışmalarımı hızlandırdım.
İş o kerteye geldi ki Nasa'nın yaptığı bilimsel çalışmalara eş değer olan bu gayretlerim camia içinde kulaktan kulağa yayılarak "miritır" da hakkında en çok konuşulan kişi oldum.
Duydun mu? Mehmet Amca bize otel yapacakmış...
Bu çözüm yollarını bulunca ben de onlar da bir nebze olsun rahatladık.
Kediler 'her şey insanlar içindir' atasözünü çürütmek için dünyaya gelmiştir (Paul Gray)
Bir hamak kapma yarışı başladı ki demeyin gitsin..
Geç gelenler maraza çıkarmaya başladı.
Bir diğeri tek başına takılırken
Bazılarının dizilerden etkilenmiş olduğuna şahit oldum.
Bir kedinin öfkesi muhteşemdir; saf kedi aleviyle yanar, bütün tüyleri dimdik olur ve her biri cızırdayan mavi kıvılcımlar saçar.
Sonbaharın bitmesine az bir zaman kaldı .Onların gözü sıcak bir mekan arayışında...
Kedilerden nefret eden insanlar bir dahaki sefer dünyaya fare olarak gelirler. (Anonim)
Bu bakışlar ister istemez üzerimde bir baskı oluşturmaya başladı..
Şimdi acilen kapalı bir alan yaratmam lazım. İşin özü bu.
Aklıma çadır kent misali bir yapı geldi. İhaleye bile çıkmaya gerek görmedim. İki gün sonra bitti.
Önce tamamen çadırdan yaptığım sıra dışı yapı aynı gece köpekler tarafından saldırıya uğradı.
Köpekler eşelenerek duvarlarda (!) oyuk açmışlar.
Sitede evi olan yakın dostum, Erdal Tan'dan çok büyük bir miktar dış yüzey kaplaması aldım. Onları tel örgü ile pekiştirerek aşılması güç bir savunma hattı oluşturdum.
Bu müthiş başarımı "mutlaka ana haber bültenlerinde yayınlarlar" düşüncesi ile televizyon karşısında sabahladığımı anımsıyorum..
Yayınlamadılar biliyor musunuz? (Bir ara sızmışım. Kaçırmış olabilirim.. ok atmak istemem:)
Tabi ki kapısı var!
Hatta girişte geçilmesi çok zor ikinci bir engel daha oluşturdum ki...Bir giren pişman olsun bir de girmeyen. (Bunun fotoğrafını güvenlik nedeni ile yayınlayamıyorum:)
"Kepart Otel" sakinlerinin beden ölçülerinin ortalamasını alarak girişi olabildiğince küçük tuttum....
"O kazma kürek de neyin nesi" diye sormayın... Başka şansım mı var?
Otomatik besleme ünitesi'ni yeni otelimizin içine alarak kapalı alanda deneme çalışmalarına geçtim.
Birkaç gün sonra ortaya :
6 adet tek kedilik,
2 adet üç kedilik
1 adet dört kedilik
1 adet de 10 kedilik oda yapabildim. (Toplam kapasite 26 oldu)
Çamlıdere Kepart Otel'in kısa öyküsü bu...
Ruhsat!
Ruhsat yok. Kaçak yaptım.
Çamlıdere Kepart Otel
Çamlıdere'de yaşayanlar bilirler. Bu ilçede günde en az iki kere elektrik kesilmezse idarenin keyfi kaçar!
Bunu bildiğim için asansör işine bulaşmadım.
Jeneratör lazım vesaire.
Müthiş bir proje çalışması sonunda ortaya ana yapıya uygun bu muhteşem yapı çıktı.
Otel sakinlerini düşünerek sürekli bir açık büfe uygulamasına geçtik.
Herkes de memnun kaldı....
7/24 Açık büfe
3 Kedilik tenmatik oda
3 Kedilik odunmatik oda
3 Kedilik kutumatik oda
Bir yazarın edebi gücünün bir mezar taşı yazısı yazabilmesiyle ölçülebileceğini söylüyorlar.
Ben derim ki: Bir kedi yavrusuna isim verebiliyor mu? (Samuel Butler)
Not:Tüm odalarımızda "tenmatik" ısıtma sistemi vardır.
İnsanlar hakkında psikolojik romanlar yazmak istiyorsanız yapacağınız en iyi şey bir çift kedi edinmektir. (Aldous Huxley)
Kocakafa Metin 9 yaşında. Onu Otel Müdürü yaptım.
Kocakafa Metin
Kediler büyülüdür, onları ne kadar çok severseniz, ikiniz de o kadar uzun yaşarsınız.
Bütün hayvanlar arasında yalnızca kedidir yaşamı seyreden. Var olmanın döner dolabını mesafeli bir konumdan izler.
Kedide sempatik olma kaygısı yoktur. Yalnızca yaşar, uzak, dingin ve bilge. (Andrew Lang)
Bundan 20 gün evvel bir haber aldım. Kedilerimden birini köpekler boğmuş...
Kâmil tarif etti...
O gece bana haram oldu. Uykularım kaçtı.
Gözyaşlarımı tutamadım. Tıpkı şimdi olduğu gibi...
Hangisi? sorusunun yanıtı aşağıda...
Bu sefer ben anlatmayacağım....
Müthiş bir güven duygusu
Sevginin coşkusu...
Yavrunun korkusu...
Çırak!
Ayaklarım geri geri gitse de bir kaç gün evvel Çamlıdere'ye gittik.
Dostlarımı görünce hem hüzünlendim (!) hem de sevindim.
Yokluğunun varlığını yüreğimin derinide hissettim. sıcaklığını da kollarımda...
(...)
Zor geçen bir kışı geride bırakmak üzereyiz. Baharı tüm coşkusu ile bir kere daha yaşayacakmışız gibi!
Gittiği yere kadar. (Kabullendim)
(...)
Kediler hakkında sizler benden daha çok bilebilirsiniz.
Yaşadıklarınız çok daha dramatik olabilir.
Önemli olan her geçen gün gittikçe eksildiğini hissettiğimiz merhamet duygusunun ön plâna çıkması.
Merhametini kaybeden toplum: çok, ama çok şey kaybeder.
Hayvan dostlarımızla beraber yaşayabilmenin yollarını bulmak, bir insanlık borcudur.
"Farklıyız" diyebilmek için...
Kedi ne değildir sorusunun yanıtını farklı anlatımlarla duyurduğumu sanıyorum.
Son bir kaç satır da bunu pekiştirmek içindir.
Ümran Bora
Bir kedi daha? Belki. Sevginin de mevsimi var. Tohumlar yeniden ekilmeli.
Ama bir aile kedisi, eskimiş bir palto ya da patlak bir lastik gibi değiştirilemez.
Her kedi yavrusu kendine özgü bir büyük kediye dönüşür.
Ben dört kedi yaşındayım.
Yaşamımı, birbirlerinin yerine gelen ama asla birbirlerinin yerini almayan dostlarımla ölçüyorum. / (Irving Towsend)
Bir köpeğiniz olabilir ama bir ' insanı' olan kedilerdir, çünkü kediler için insanlar faydalı evcil yaratıklardır (George Mikes)
Kediler köpeklerden daha akıllıdır. Diz boyu karda kızağı çekecek altı kedi bulamazsınız.
(Jeff Valdez)
26 Mart 2015 / ANKARA