Mantar
Mantar Tutkusunun Kökeni!
Neden Mantar Toplamayı seviyoruz?
1. Bölüm
Kırmızı amanita / Amanita muscaria
2014 yılını geride bırakmak ve yeni yıla girmek için yaklaşık olarak iki aydan biraz fazla zaman var. Bu benim için Çamlıdere'de geride kalan çok hareketli bir sekiz yıl anlamına geliyor.
Bu süre içinde Çamlıdere başta olmak üzere yakın çevremde gitmediğim ne köy kaldı, ne yayla, ne de bir dağ başı.
Kimi zaman orman yollarına girmek sureti ile defalarca kayboldum, çamura battım. Arabam iki kere conta yaktı, daha sonra da motor... Olsun,ben Çamlıdere'de yaşamaktan mutluyum.
70'inci (!) yılın sonunda bende hasıl olan kanı: "Artık yabanıl ortamlar değil, şehirler tehlikeli". Tek sebep bu değil... Şehrin koşuşturmasına yetişemiyorum.
56 seneden beri Ankara'da yaşamaya gayret sarf ediyorum.
1958 - 1966 yılları arasında Ankara'nın nüfusu 300.000 kişiydi en az 500 kişi ile selamlaştığımı dün gibi anımsıyorum.
Şimdi oturduğum binada ise -ki 34 senedir aynı yerde ikamet ediyorum- 5 kişi ile anca selamlaşabiliyorum.
5.000.000 kişi aynı gökyüzü altında yaşamaya kalkarsa aynı havayı aynı suyu kullanırsa su da yetmez yol da hava da... İster istemez kimyan değişir.
90 senelik cumhuriyet köylüleri kentli yapamadı ama kentliler çok çabuk köylüleşti. Köylü doğmak hiç ayıp değil. Ama köylü kalmak ayıp. Her yeri geldikçe bunu defalarca seslendirdim. Bunu bilelim.
Basından da öğrendiğiniz gibi 15 gün kadar evvel Çamlıdere'ye 10 km. mesafede Ahatlar Köyü'nde evinden bahçesine doğru giden bir vatandaşımız yavrulu bir ayının saldırısına uğramış.
Merak ettim Ahatlar Köyü'ne gittim. Gazetelerin yazdığı gibi 67 yaşında değil. Hacettepe Hastanesi'nin röntgen servisinde çalışan bir vatandaşımız.
Aniden ayı ile karşılaşınca aralarında kısa bir mücadele olmuş. Ayı bir iki darbeden sonra uzaklaşmış.
Şimdi soruyorum. Şehirdeki ayılara (!) rastlasanız onlar size ne yapardı?
Bana sorarsanız edep ve adap şehirden çok uzun seneler önce bilinmez bir yere göç etti de bu gerçeğin farkında olan insan sayısı az.
Kent soyluyu yaratamazsanız, soysuzunun esiri olursunuz. Yaşanan gerçek bu.
Üstüne üstlük memleketin var olan hali ve evrildiği yön, tespitlerimi daha da pekiştirecek gibi görünüyor. Bkz:
Not: 769 sıra no'lu yazı ilginizi çektiyse ve Doğu ve Güneydoğu'da yaşananları anlamak istiyorsanız!
Sekiz senenin sonunda 100.000 den fazla kedi ve kelebek fotoğrafına hızla mantar fotoğrafları eklemekle meşgulüm.
Bir gün meraklı biri ortaya çıkarsa diye "azimle" fotoğraflarımı arşivlemeye çalışıyorum.
Bir gün bilgi ve belgeye önem verilir ise "lazım olur" diye düşünüyorum.
Görüldüğü üzere "düş" görüyor, bir anlamda "hayal" biriktiriyorum.
Asla şikayetçi değilim. Tam aksine bu durumun bana "bir hediye olarak bahşedildiği yönünde" bir de kanaate sahibim.
Dün akşam yakın dostum Kaan Otçu İstanbul'dan aradı.
15 dakika deliksiz küfretti. "Dur ne oldu anlamadım" desem de fayda etmedi. Baktım olmuyor dinleme moduna geçtim.
Bir süre sonra etmediği küfür kalmadığı için öyküye geçti.ı
Bodrum'dan İstanbul'a gelmiş.Havaalanına park ettiği motosikletine bir başka motosiklet sahibi moturunu zincirle kilitlemiş.
2 saatte 5-6 kişinin yardımı ile zor ayırmışlar.
Kaan, Ali, Veli, Ahmet, Mehmet çıldırmasın da ne yapsın?
Alın büyük şehrinizi... Dağlar benim olsun.
Toroslar
.
Son bir kaç yıldır bende mantar merakı başladı.
Ormanların derinliklerinde dolaşmak sureti ile mantar fotoğrafı çekerken duyduğum mutluluğu tarif etmekte zorlanabilirim.
Tatlı yorgunluklarla dolu geçen günlerin sonunda "Mantar Tutkusu" başlığı altındaki çabalarımın, tarihsel süreç içinde kökeninin nerelere kadar uzandığını anlamaya gayret ettim.
Vardığım noktanın daha da anlaşılabilir olması için "Avcığın Felsefesi " başlıklı yazımımdan bir bölümünü mantar sevdası ile ilişkilendirmek istedim.
Kişisel kanım odur ki...
Mantar tutkusunun altında yatan temel dürtü avcılıktır. Tıpkı fotoğrafçılık da olduğu gibi...
Avcılığı merak edenler "Avcılığın Felsefesi" bölümünü yavaş yavaş sorguluya sorguluya, okumak sureti ile iyi bir avcı olmaya doğru ilk adımları atabilir.
Sayıları milyonla ölçülen pek çok Predator kendini avcı zannediyor!
Varsın olsun. Bu sanılarını değiştiremesek de "onların doğadan asalak bir şekilde fayda sağlayan az gelişmiş insansılar olduğunu" en azından biz biliyoruz
(...)
Konumuz mantar olsa da avcılık hakkındaki tarihsel gerçekleri ve evrim sürecini yeterince bilmiyorsak...
Mantar toplama dürtüsünün neden bu kadar tetikleyici bir unsur olduğunu anlamakta güçlük çekebiliriz.
Çok kısa bir özet sunacağım.
DÜNYA TARİHİNDE JEOLOJİK DÖNEMLER
Bir milyon yıl kadar bir süre, önce sadece yaşamak için, ihtiyacı kadar hayvanı öldüren atalarımızla hayvanlar arasında basit bir anlaşma vardı: Karnımız toksa ve bize bir zarar vermi0yorsanız, biz de sizi rahat bırakırız. Bu, tek yanlı bir anlaşma olmasına rağmen zalim ya da abartılı değildi. Kısacası hayvanlara, aç olmadığımız zaman müdahalesiz bir yaşantı öneriyorduk. (5)
Avcılık, güçlü bir bölgecilik gelişimi, iş bölümü ve konuşma ile yeni bir üretim biçimi de doğurmuştu. Ancak avcılığın doğrudan yiyecek üretimi olmadığını da unutmamak gerekir. Halen, doğanın hazır sunduklarının peşinde koşulmaktadır. Avcılık eyleminin uygulanma süresi içinde ortaya çıkan işbirliği, iş bölümü, topluluk içindeki bireyler arasında sorumlulukların dağıtılması, verilen görevlerin zamanında yerine getirilmesi zaman zaman da olsa düzenli besin elde edilememesi hallerinde, birlikte tüketim durumu, grup dayanışmasını ve grup psikolojisini ortaya çıkaran nesnel temellerdir. Grup içi ve farklı gruplar arası ilişkiler toplumsal organizasyonların ilk örnekleridir. Bu öykünün devamı sırasında doğaya doğrudan bağımlılık, artan nüfusa oranla her geçen gün daha da artmaktadır. Avlanılan hayvanların hemen hemen her şeyinden yararlanma yolları aranmaktadır. Erkekler avlayacakları hayvanın peşinde sessizce iz sürmeye çalışırken, kadınlar karınlarını doyurmak için yaban hayvanlarının etinden, ısınmak için postundan, alet ve edevat yapımı için kemik ve boynuzundan yararlanma yollarını aramaktadırlar.
Pek çok hayvan türü avlanarak öldürülmekte, insanlar ise, avladıklarını yiyerek yaşam olanakları bulmaktadır. Hayvanlardan temin edilen proteinler, insan organizmasında yapı taşlarına dönüşmekte ve insana yaşam vermektedir. İlkel insan, bu sürecin, ayrıntılı biyokimyasal dinamiklerini bilmese bile ölümle–yaşam, avladığı hayvan türüyle kendi yaşamı arasındaki diyalektik ilişkiyi, her yeni gün tekrar tekrar yaşayarak bu olguyu derinliğine kavramıştır. İnsanlık alemi, toplayıcılıktan avcılığa, avcılıktan tarım toplumuna geçerek yerküre çapında büyük bir değişime uğramıştır. 20 bin yıl önce başladığı varsayılan iklim değişikliği sonunda tüm Avrupa'yı ve Asya'yı kaplamakta olan tundralar ve stepler ortadan kalkmış, buzul tabakası kuzeye çekilmiştir.
Avrupa, ormanlarla kaplanmıştır. Coğrafyada yaşanan bu köklü değişiklikler daha önceleri sürüler halinde avlanan av hayvanlarının avını hemen hemen olanaksız hale getirmiştir. Fiziki şartlar, sürek avının yapılabilmesine artık imkan vermemektedir. İklimsel değişikliklerle beraber yukarı paleolitik avcıların süreç içinde ortadan kalkmasına karşı, yaşama olanaklarının tümünü avcılığa dayandırmamış toplumlar için farklı sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Doğadan asalak biçimde yararlanma temeline dayanan avcılık ekonomisinin ötesinde, doğanın doğrudan üretim süreciyle döndürülmesi anlamına gelen hayvancılık ve tarımın geliştirilmesi işini bu toplumlar başarmışlardır. Bu tavır G. Childe tarafından “Neolitik Devrim” diye tanımlanmaktadır. (6) Bu konuda Engels, çalışmanın, insanı hayvanlardan ayıran temel özellik olduğu gerçeğini gözler önüne sergilerken “...O, her insan yaşamının birincil ve öyle temel koşuludur ki, belli bir anlamda ‘insanı çalışma yaratmıştır.' demek zorundayız...” der. Bkz:
Şimdi de mantar toplayıcılığının tarihsel köklerine inmek için gayret sarf edelim.
Size öncelikle yine bu sitede yayınlanan bir yazıyı okumanızı yeğlerim.
"Neneniz Neden Nakış İşlerdi."
Yazının başlığı bu. Bkz:
Aslında "mantar toplayan atalarımız kimlerdi" diye sorgularsak, karşımıza nenelerimizin çıkacağından hiç şüpheniz olmasın.
Neneniz Neden Nakış İşlerdi?
Bunu merak etmeseniz de, neden uzağa işemek ihtiyacını hissediyorsunuz!
Bu sorunun yanıtını öğrenmek istiyor musunuz?
Nenenizin neden nakış işlediğini anlarsanız, neden uzağa işemek ihtiyacını istediğinizi de anlarsınız.
Pisuvarlara yapıştırılan yapay sinekleri görür görmez ateş eden (!) de sizsiniz.
Yanılmıyorsam oldukça büyük bir mesafe kat ettik. (Yazıyı okuyanlar için!)
Dağlarda onlarca kadının neden mantar topladığını artık biliyorsunuz.
Görülen o ki atalarımızdan yadigâr kalan genetik miras işlevini halâ sürdürmeye devam ediyor ve sonsuza kadar da edecek gibi görünüyor.
Neden mantar!
Şimdi bu soruya yanıt vermeye çalışacağım.
Neden Mantar Toplamayı seviyoruz?
Mantarın fotoğrafçı gözü ile var olan görsel zenginliği...
Yaşam ortamının -habitatının- insan üzerinde oluşturduğu huzur...
Yıkılmış ağaçların süreç içinde toprağa dönüşmesinde (Mikorizal mantar) baş rolü üstlenmesi. Bkz:
Topraktan fışkıran hayata olan eşsiz katkısı,
Tellice / Ramaria Botrytıs
Kısa sürede dağdan sofraya gelerek her sene - Mikofajlar - için özlenen bir lezzet olması, Mikofajlar = Mykos (mantar) + Phage (yiyici) = Mantar yiyici (J.Barutçiyan)
Kanlıca - Çıntar - Melki / Turuncu Lactarius (1)
(2)
(3)
Mantarlı - Kaşarlı börek (4)
Küçük ölçekli olsa da köylüye, esnafa sağladığı maddi imkân,
Şakir Öner
Mehmet Ali Yurt / Kızılcahamam - Kızılcaören Köyü
Kanlıca Mantarı
Kanlıca Mantarı
Solda tellice sağda kanlıca...
Kızılcahamam Pazarı
Şevki Önder / Çeltikçi - Kalemeler Köyü
Kanlıca ve akkayışkan mantarı / Salamurada veya derin dondurucuda uzun süre saklanabilecek
Kadın erkek, çoluk çocuk, genç yaşlı, ayırt etmeden herkesin katılabileceği bir aktivite olmasını ister istemez mantarı ilgi odağı yapıyor diyebiliriz.
Kızılcahamam'da yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kızılcahamam pazarı, haftanın son günü kuruluyor. Yukarıdaki kareleri oluşturmak için Çamlıdere'den Kızılcahamam'a gittim. Fotoğraf çekmeye çalışırken sohbet ettiğim tüm satıcılara da aynı soruları sordum.
Söze durum tespiti yaparak başladım.
"Mantar açısından verimli bir sene yaşadığımızı farz ediyoruz. Modelimiz 4 kişilik bir aile. Çocukları da 15-20 yaş aralığında olduğunu varsayalım."
1'inci soru: Bu aile mantar toplamaya meraklıysa bir sezonda ortalama kaç kilo mantar toplar?
2'nci soru: Bunu satarak bir sezon sonunda evlerine kaç TL ek gelir temin edebilirler?
En az 15 farklı kişi ile enine boyuna konuştum.
"Bu aile kaç kilo mantar toplar?" sorusuna net ve mantıklı bir cevap veren pek olmadı.
Ama herkes hesabını iyi biliyor. Bunda şüphem yok.
Mantarı büyük şehirlere götürebilenlerin 10.000.00 TL civarında kazanç sağladıkları da söylendi.
Bu sene sezon başında kanlıca mantarının Kg fiyatı 15.00 TL' ye kadar çıktı. Ekim başından bu güne kadar yavaş yavaş düşerek 2.5 - 3.00 TL seviyesine kadar da geriledi.
Bu gözlemler bana aittir. Neden yazdım?
Bir gün olur bunu merak eden de çıkar!
Mesela bu sene olağanüstü miktarda mantar çıktı. Kime sorsam "30 senedir böyle bir şey görmedik" diyor.
Bu süre gerçekten doğru mu?
-!..
30 senedir bu konulara eğilen olsa da yazsa öğrenirdik. Belki başlangıç olur. (Mantarlarla ilgili istatik tutan birileri varsa onlardan peşinen özür dilerim)
Ben bu girişten sonra öyküme döneyim.
Hava güneşli yazdan kalan bir gün. Fotoğraf çekimi bitti. Kızılcaham'dan Çamlıdere'ye döneceğim. Soğuksu Milli Parkı'nın içinden dağlara çıkılabilecek farklı yollar var. Çamlıdere'ye gitmek için bu güzergahı seçtim.
Yol üstünde geçen yazımda muhalefet şerhi düştüğüm seyir terası inşaatı var. Yıl bitmeden biteceği konuşuluyordu. Bakmak istedim.
Natamam inşaat sahasında iki kişinin gezdiğini gördüm. Onlarla sohbet ettiğimde mantar toplamak için geldiklerini ifade ettiler. Aslında 3 kişilerdi. Bir kardeşim fotoğraf karesine girmek istemedi.
Bir süre sonra topladıkları mantarları görmek istediğimi ifade ettim. Beni kırmadılar ve gösterdiler.
Ben "Bu mantarın yenilebileceğini nereden öğrendiniz?" diye sorduğumda ise: "Geçen sene yabancı uyruklu iki kişinin bunu yediklerini gördüklerini anlattılar.
Bilim insanlarıymış!
Bir hayat bu kadar mı riske atılır anlamış değilim.
Akademik kariyerlerini nereden öğrendiniz?
Dilimin döndüğü kadar bir şeyler anlattım. Onlar yollarına gitti ben de seyir terasına yanaştım. Gördüğüm manzara aynen aşağıdaki gibi.
Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere iş yarım bırakılmış. Şantiye Allah'a emanet.
Geçmiş senenin birinde Çamkoru'da bir piknikçiye yıldırım çarpmıştı. Davası bildiğim kadarı ile halâ devam ediyor. Bu kazadan hiç mi birşey öğrenmediniz!
Var sayın ki bir çocuk düştü ve öldü. Size dünyayı dar ederler. Etmeliler de...
Her gün basında inşaat sektöründe yaşanan iş kazaları sayfa sayfa yazılıyor. Televizyonlarda saatlerce tartışma konusu yapılıyor.
Sizler nerede yaşıyorsunuz!
Yarından tezi yok o sahayı insan giremeyecek şekilde kapatın. İkaza rağmen yapmıyorsanız o da başka bir suç. Bilesiniz istedim.
(...)
Öyküme devam ediyorum.
Girdiğim yol her arabanın gidebileceği yollar değil.
Bir kavşağa geldim. Sola dönersem Elmalı üzerinden Çamlıdere'ye kadar asfalttan gidebilirim. Yolun sağında küçük bir açık alan var. Oraya girmek için ciddi bir çaba sarf etmek lazım.
Göz ucuyla baktığımda orada bir araba gördüm
Bir anda merakım depreşti. "Kim bu adam" diyerek direksiyonu hemen sağa kırdım.
Ortada bir Reno araba var. Arkası mantar dolu.Etrafı kolaçan edince bir kaç kişinin derede ateş yakmak için çaba sarf ettiğine şahit oldum..
Merhaba dedikten sonra lafa balıklama daldım.
- Ben kendimi deli bilirdim. Yalnız olmadığıma sevindim. Bu ne iş yahu bu arabayla buraya girilir mi?
Hoşgörü sahibi oldukları verdikleri cevaptan hemen belli oldu.
- Hele buraya celeysun. Çay içelim yemek yiyelim da...
Süper, gelmez miyim.
Zar zor dereye indim.Kısa sürede kırk yıllık dost gibi kaynaştık. Güneş battı batacak. Fotoğraf çekmem lazım dolayısıyla onlardan izin istedim.
Ahmet Balcan hakim gibi karar okudu.
Arkadaşlarına dönerek:
- Ha bakaysınız ba... Bu abiye eti yedireceksiniz çayı da içmeden cöndermeyeysunuz!'
Ha ben manatara cideyrum arkadaş size emenet uşağum...
İnanın bana bu anlar bu güne kadar yaşadığım en sıcak saatler arasına girdi. Bu dost canlısı insanlara ne kadar teşekkür etsem azdır.
Soldan Sağa: Ahmet Balcan - Cemal Kılıç - Aydın Aydıngöz
Ahmet Balcan - Aydın Aydıngöz
Ahmet Balcan bu av gözetleme kulesinde çay içmekten büyük haz duyuyormuş.Defalarca bu alana geldiğini söyledi.
Bir de kuleye yakın bir yerde kazı yapılmış! Ahmet Balcan "defineci" işi diyor.
Ben de ormancılar soruyorum. Bu ne iş?
(O kadar büyük çukur kazma kürekle kaç günde açılabilir! İşletmeye soracağım. Belki de başka bir amaçla açılmış olabilir.)
Av gözetleme kulesi (!) sizin izninizle mi yapıldı? Haberiniz var mı?
!..
Öncelikle bir şeyin altını çizmek isterim.
Mantar hakkında başlangıçta da ifade etmeye çalıştığım gibi çok az denecek kadar bir şeyler biliyorum.
Ama en azından konunun ne denli önemli olduğunu idrak edebiliyorum. Bkz:
Bu yazıya başlamadan evvel sizlere zengin bir bilgi aktarmak için 40 internet sayfası inceledim. Yaklaşık olarak 393 ayrı siteden bahsediyorum.
Bir başkasının emeğini istismar etmemek için beyendiğim internet sitelerinin linklerini sizlerle paylaşacağım.
Diğer siteler kötü mü? Asla böyle bir şey diyemem. Bu konuda takdir okuyucunundur.
Benim kriterlerim yaklaşımım farklı olabilir... Bunu da göz ardı etmemek lazım. Mantar ile ilgili linkler yazı sonundadır.
Sizlere bu sene çekmiş olduğum mantarlardan bir kaç fotoğraf sunarak yazımın birinci bölümünü sonlandıracağım.
Tellice / Sparasis Crispa
Amanita ailesi
A
Tellice/ Ramaria Aurea
Atilla Dinçmen / Sağ elinde akkayışkan - Sol elinde kanlıca mantarı
Benli Yayla (Beşyayla)
Yapılan av, yenilen mantar ve benzeri pek çok şey gibi unutulur gider...
Hatta... Gün gelir siz de unutulursunuz...
Hayat böyle bir şeydir ve olması gereken de budur. Bunu içinize sindirdiğiniz zaman olgun insan - kâmil insan - olma yolunda bir adım daha atılmış olabilir!
Sıradan insanlarla yaşam çekilmez olur.
Olmuyor mu? Haksız mıyım?
-!..
Bilinmeliki aslında ölüm bir kurtuluştur ve yeni bir yaşamın müjdecisidir.(Tabii ki sıralısı en hayırlısı...)
O gün sıcak bir muhabbet olmuşsa! "Yaşadım işte" iyebilmeliyiz.
Hiçbir şey bizim değil ki!..
Bu ve benzeri ocakbaşlarını paylaştığım dostlarıma gönül dolusu teşekkürler... İyi ki yapmışız.
Çamlıdere'ye 5 km mesafede Çamlıdere'nin yaylası var. 3 sene önce yaylaya bir gölet yapıldı.
Yöreye uygun olsun diye süslemeler de mantar ağırlıklı...
Benim hoşuma gitti.
Gelin görün ki ortalık mantar kaynıyor, ülkenin her yerinde mantar ağırlıklı festivaller düzenleniyor...
Çamlıdere derin uykuda...
Bu fırsatı neden kaçırdık!
-!..
Uyu bebeğim uyu, eee eeee e...
Neyi ne zaman yapacağımız bir türlü öğrenemedik gitti....
Mantar zamanında göğe bakar, mazı zamanında yere bakar.
Mehmet Emin Bora
25. Ekim 2014
Ankara / Çamlıdere
Yabani Mantar İle İlgili Linkler
Bkz:http://www.hthayat.com/saglikli-hayat/guncel-saglik/haber/1007202-bir-mantar-bile-sizi-organ-yetmezligine-goturebilir
Bkz:http://ziraatyapma.blogspot.com.tr/2011/06/sgr-dili-mantar-pullu-mantar-kukurt.html
Bkz:https://www.google.com.tr/?gws_rd=ssl#q=yabani+mantar&start=10
Bkz:http://www.mantarsatis.com/bilgiler_jilber-barutciyan-ormanlarimiz-mantar-dolu_81.htm/ J.Barutçiyan
Bkz:http://mantaravcilari.com/
Bkz:http://www.agaclar.net/forum/mantar/6360-3.htm
Bkz:http://www.mantar.pro/kategori/
Bkz:http://web.ogm.gov.tr/
Bkz:http://tarifler.s5.com/MANTAR/
Bkz:https://www.google.com.tr/search?q=Yabani+mantar&sa
Bkz:http://tr.azimage.com/free-pics/wild-mushroom
Bkz:http://yasinerguven.com.tr/roportajlarim/40-roportajlar/67-mantar-hakkinda-duymadiklariniz.html
Bkz:http://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/1963.htm
Bkz:http://tr.wikipedia.org/wiki/Mantar%C4%B1n_saklanmas%C4%B1
Bkz: http://yasinerguven.com.tr/roportajlarim/40-roportajlar/67-mantar-hakkinda-duymadiklariniz.html
Bkz:http://www.yabanclub.com/turkiyede-yetisen-zehirli-mantar-cesitleri.html
1'inci Bölümün Sonu
Devam edecek...
***
2'nci Bölümün içeriği
Düdük - Düdük dili / Telsiz konuşma kaideleri / Bıçak seçimi, bıçak nasıl taşınır?
Baton seçimi ve nedenleri / Neden büyük şapka veya neden küçük şapka!
Mantar nasıl taşınır? Fotoğraf makinesi neden lazım? / Gözlük!
Doğada yaşanabilecek tehlikeler / Ayı sorunu / Kırıklar
Yanımızda mutlaka taşınması gereken malzemeler, v.b konular