BILDIRCINI NASIL BİLİRSİNİZ?
Tarla kenarlarında köpekle gezerken, “-trrinn!” sesiyle hızlı havalanışından mı?
Derin donduruculardaki şekilsiz, donmuş ve tüyleri birbirine yapışmış halleriyle mi tanırsınız?
Yaz akşamları coşkulu sesleriyle birbirlerine seslenişlerini mi hayal edersiniz?
Bıldırcını nasıl tanırsanız tanıyın, torunlarımızın onları kitaplardan tanıyacağı, belki de hiç bilmeyeceği tehlikesi gitgide artıyor. Ekin tarlalarında, otluk arazilerde daha az sayıda bıldırcın görüyoruz. Görünce de bir daha görmemek üzere öldürüyoruz. Teyp kullanıyoruz, Karadeniz sahillerinde ağ geriyoruz, limitleri aşarak soğutucuları dolduruyoruz.
Dünyada Coturnix coturnix Latince adıyla bilinen, bizim eski göz ağrımız, çoğumuzun ilk avı bıldırcınımız Türkiye’de ne devletten, ne de avcılardan hak ettiği desteği görmüyor.
Her sene “Mısır’da konserve yapılıyor” teraneleriyle, “Dünyada göçmen kuşlarda av limiti yok” yalanlarıyla bıldırcına yapılan haksızlıklar, “herkes teyp kuruyor” türünden vicdan yoksunu bahanelerle hayvancağızların kökünü kurutma girişimleri, bu narin göç hayvanının nesline zarar veriyor. Her sene meralarda daha az sayıda hayvan görülmesinin nedenini daha fazla Mısır’a veya “kışı sert geçen Rusya’ya” bağlayamayız. Ülkemiz kuş göç yolları üzerindedir ve göç hayvanlarının avcılığında ayrı bir yönetim planı uygulamak zorundadır.
Avrupa Birliği
Yönetim planı dediğimiz şey, Ay’a gitmek gibi bir şey değildir. Avrupa Birliği Komisyonu 2009 yılında “Bıldırcın için 2009-2011 Yönetim Planı” yayımlamış ve bu plan ile bazı tedbirler almıştır. Avrupa Komisyonu araştırmasında, bıldırcının ekolojisi, habitatı, biyolojisi, avcılığı ve yönetimi ile ilgili tüm bilimsel yayınları taramıştır. AB üyesi ve çevre ülkelerde avlanma – üreme araştırmaları yapılmıştır. Bıldırcına yönelik tehditler, avlanma baskısı, yabancı türlerle genetik bozulma, yaşam alanlarının daralması ve zirai ilaçlar gibi baskılar da araştırılmıştır.
Sonuçta bir yönetim planı ve tedbirler elde edilmiştir. Uluslararası işbirliği de alınan politika önlemleri arasındadır. Avcılığın bıldırcın popülasyonunu, özellikle sezonun erken başlaması durumunda olumsuz etkileyebildiği; özellikle Kuzey Afrika’da devam eden ağ ile yakalamanın büyük zarar verdiği; aynı bölgelerde ve İtalya’nın bazı bölgelerinde bahar aylarında da avlanma görüldüğü yapılan tespitler arasındadır. Ağ ile avlanma usulü Avrupa Birliğinde tamamen yasaklanmıştır. Bahar avı da tümüyle yasaklanmıştır.
Japon hibrit bıldırcınlarının doğaya salınması bu plan ile kontrol altına alınmıştır. Avlanma günlerinin ve limitlerinin risk oluşturacak düzeylerin altında kalması temin edilmiştir.
Avrupa Birliğinde Bıldırcın avcılığı
Bıldırcın AB üyesi 16 ülkede tam koruma altındadır. Avlanması bu ülkelerde yasaktır. Bıldırcın avı yasak olan AB ülkeleri; Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Almanya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Slovenya ve İngiltere’dir. AB üyesi olmamasına karşın İsviçre’de de bıldırcın koruma altında olup avcılığı yasaktır. Avusturya’da 9 vilayetten ancak bir tanesinde avlanabilmektedir.
Bıldırcın avlanabilen ülkelerde durum şöyledir:
Güney Kıbrıs
Bıldırcın avında sezon Eylül ayında başlar. Kasım ayına kadar bıldırcın avında köpek kullanmak yasaktır. Kasım ve Aralık aylarında ava köpekle gidilebilir. Bu uygulamanın amacı sezonun başında genç, güçsüz ve tecrübesiz olan yavru-genç bıldırcınları korumaktır. Güney Kıbrıs’ta bıldırcın avında çanta limiti yoktur. Ancak sezon içerisinde köpek yasağı, gün ve bölge sınırlamaları nedeniyle buna gerek de kalmamıştır. Kıbrıs Av Fonu sayımıma göre ortalama Kıbrıslı avcı sezonda 5 kere ava gidebilmiş ve avcı başına yıllık 4,2 adet bıldırcın vurmuştur.
İspanya
İspanya’da bıldırcın avı sezonu yaklaşık 1 aydır. 15 Ağustos’ta başlar ve yıllara göre değişen bir şekilde 15 ila 25 Ağustos’ta sona erer. Sezon kısa ve günler/alanlar sınırlı olunca avlanana kuş sayısı da avcı başına 5 ila 6 civarında kalmaktadır.
Yunanistan
Yunanistan’da bıldırcın sezonu 20 Ağustos – 2 Aralık tarihleri arasındadır. Yunanlı avcı yılda toplam ortalama 72.000 adet bıldırcın vurmaktadır. Bıldırcın limiti bölgeden bölgeye değişmekle birlikte ülke genelinde 10’u aşmamaktadır.
Bulgaristan
Bulgaristan’da bıldırcın avı sonbaharda başlar. Yıllık avlanan bıldırcın sayısı 250.000 ila 300.000 arasında değişmektedir. Limit ise 15 bıldırcındır.
Bıldırcın avının serbest olduğu diğer ülkeler ise Fransa, İtalya, Malta ve Portekiz’dir.
Gelelim bizim memlekete
Avrasya kıtasında göç eden kuşlardan birisi olan bıldırcın sadece ülkemize has, nereden gelip nereye gittiği bilinmeyen bir kuş değildir. Göç yolu, üreme zamanları ve davranışı, yaşadığı yerler, meteoroloji ile etkileşimi ve göç davranışı bilinmektedir. Birdlife International çalışmalarıyla ülkemizdeki yıllara göre ortalama durumu da bilinmektedir. Türkiye bıldırcın göçünde ana yollar üzerindedir. Yılda hava koşullarına göre değişmekle birlikte, ortalama 300.000 ila 800.000 arasında çift ülkemizi kullanarak göç etmektedir.
Ülkemizde göç eden av hayvanları için farklı bir av yönetim planı oluşturulmamıştır. Göç eden av hayvanları ile ilgili alınan kararlar uluslararası uyumluluktan uzak ve diğer yerli av hayvanları düşünülerek alınmaktadır. Ancak göç eden av hayvanlarının habitat, kışlama, üreme ve hayatta kalma koşulları ve gereksinimleri yerli av hayvanlarımızdan farklıdır.
Kimin lehine?
Ülkemizde de, Avrupa Birliğinde olduğu gibi, her av hayvanı için, özellikle göç eden av hayvanlarımız için yönetim planları üzerinde çalışılmak durumundadır. Bu amaca yönelik olmak üzere, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bütçe, personel ve lojistik bakımdan desteklenmelidir.
Göç hayvanlarının avlanmasında limit olmaması yönünde bazı görüşler ve istekler öteden beri duyulmaktadır. Yukarıda görüldüğü üzere, AB ülkelerinde konu slogancı yaklaşımlarla değil, kapsamlı araştırmalar ve yönetim planlarıyla düzenlenmektedir. Neredeyse tüm ülkelerde limit vardır. Limit koymayan Kıbrıs da bu durumu avlanma günlerini ve bölgeleri sınırlayarak ve erken sezonda köpeklere izin vermeyerek düzenlemektedir.
Yaban hayatı ile ilgili olarak alınan kararları “bizim veya başka birilerinin lehine” olarak değerlendirmekten vazgeçilmelidir. Alınan kararların altı dolu olmalı ve her halükarda yaban hayatının lehine olmalıdır.