Kediler ve İnsanlar


Biliyorum hiçbir kedici, kedisi sağlığına iyi geldiğini düşünerek kedici olmamıştır. Ancak son yıllarda (ki her gün bir yenisi ekleniyor) yapılan bilimsel çalışmalar kedilerimizin tahmin edemeyeceğimiz düzeyde sağlığımızı olumlu etkilediğini gösteriyor.

Bunlardan en ilgi çekici olanı mırlamanın etkisi. Bir çoğumuzun anlam vermediği mırlama öyle faydalı bir şeymiş ki okudukça bana hak vereceksiniz.

Vahşi, evcil tüm kedigiller familyası mırlama yeteneğine sahip. Bildiğiniz gibi mırlama ile beraber bir titreşimde meydana geliyor. Mırlama kedilerin gırtlaklarındaki kasların titreşimleri ile başlıyor. Buna tüm nefes yolundaki kaslar ve diyaframda eşlik ederek dakikalar süren senfoni başlıyor.

Bayram geliyor... Temiz olmalısın

Mırlama sonucu saniyede 20-50 arası titreşim (20-50 hertz) oluşuyor. Bu süreçte kediler normal nefes alıp vermeye devam edebiliyorlar. Bu ses frekansının olumlu etkileri olabileceği ile ilgili ilk araştırmaların başlangıcı 1950’li yıllara kadar uzanıyor.

O yıllarda çok ciddiye alınmayan çalışmaların sonuçları günümüzde artık bilim insanlarınca tartışılmıyor. O günden bugüne kadar yapılan birçok araştırma, kedilerle bir arada yaşamının zihin ve beden sağlığı üzerinde birçok olumlu etki yaptığı şeklinde sonuçlanmıştır.

Ümran Bora

Gelelim mırlamanın büyüleyici etkisine…

İngilizce “purr therapy” diye tanımlanan bu tedavi şekline biz de “mırr terapi” ismini verelim.

İlk önemli çalışma Amerika’dan. Uluslararası Fauna İletişim Araştırma Enstitüsü'nde yapılan çalışmalar sonucu kedilerin mırlayarak doğal bir iyileştirme yeteneğine sahip oldukları kanıtlanmış. Çeşitli nedenlerle yaralanmış sokak ve ev kedilerinde yapılan çalışmalarda, mırlamanın kedilerin kemik ve organları üzerinde iyileştirici özelliğe sahip olduğu anlaşıldı.

Dr. Elizabeth Muggenthaler başkanlığında yürütülen çalışma sonucu kedilerin kendilerini mırlayarak tedavi ederken çıkardıkları seslere benzer frekansta (20-50 hertz) sese tabi tutulan insan kemiğinin de güçlendiğini saptanmış. Aynı çalışmada bu etkinin sadece kemiklerde değil kas, eklem, tendon ve bağ doku yaralanmalarında da başarılı olduğu görülmüş.

Taner Bulut

Bir diğer çalışma Fransa’dan. Çalışma sonucu kedi mırıltısının, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan serotonin, prolaktin ve oksitosin hormon düzeylerimizi artırdığı, stresle baş etmekte, hatta depresyona karşı savaşmakta bu hormonal değişikliklerin son derece yararlı olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Meslektaşım Jean Yves Gauchet, mırr terapinin etkisinin kedinin göğüs kafesinin boyutuna bağlı olduğu ve genişledikçe stres giderici etkinin çoğaldığını saptadı.

Demek ki büyük kedisi olanlar daha şanslı.

Ökkeş Abi

Minyon kedi sahipleri üzülmeyin aradaki farkı ikinci bir kedi sahiplenerek kapatabilirsiniz.

Cazgır

Son çalışma Avusturya’dan. Burada KST-2010 adını verdikleri bir cihaz geliştiriyorlar. Cihazın özelliği komik ama gerçek, kedi mırıltısını elektronik olarak taklit etmesi (Avusturya’da kedi yok galiba). Cihazın mucidi Dr. Fritz Florian’a göre bu alet, sporcularda kas ve dolaşım sistemini canlandırmak için başarıyla kullanılabiliyor.

Yaman - Duman

Mırr  terapinin kas ve kemikler üzerine olumlu etkisinden yola çıkan bazı bilim insanları şimdi de, aynı iyileştirici mekanizmanın menopoz döneminde kemik erimesinden şikayetçi olan kadınlarda uygulanıp uygulanmayacağını araştırmaya başlamışlar (Bu arada benim tanıdığım hiçbir kedici teyzenin böyle bir şikayeti yok).

Günümüzde bir çok ülkede kediler çok çeşitli hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı terapi amacıyla sağlık kuruluşlarınca kullanılmaktadır. Ne diyelim darısı kedinin anavatanı ülkemizin başına…

Dr.S.Tarkan Özçetin

Yukarıda Dr.S.Tarkan Özçetin'in imzası ile yayınladığım yazı 24 Eylül 2013'de bana bir arkadaşım tarafından gönderilen elektronik posta vasıtası ile geldi.

Ben de yazı aralarına çektiğim fotoğrafları koyarak sizlerle paylaşmak istedim.

Yakın dostlarım kedi tutkunu olduğumu iyi bilirler.

2013 yılının Nisan ayından bu yana Çamlıderedeyim.

5-6 kedi ile başladığım bu yılı 20 - 25 kedi ile sonlandıracağım.

Tam pansiyon - Sabah Kahvaltısı

Bu sene 10 civarında yavru büyütebildim.

Yeterrrrrr...

Anne ya...Şu Mehmet Amca'ya bi şeyler söyle, her gün, her gün fotoğrafımı çekiyo... Mmıırrr

Çok küçük yaştan bu yana kedi beslerim.

Onların ölümleri beni derinden üzer.

Şu anda bile o anları anımsadıkça gözlerimden yaş geliyor.

"Fıstık" bizlere o denli keyifli anlar yaşattı ki... Anlatılır gibi değil.

"Zilli!.."

Ya diğerleri!..

Pamuk, Çırak, Kestane, Şımarık, Canavar, Saman ve daha niceleri...

Fıstık 3 kere Türkiye güzeli seçildi. Zilli Türkiye 3'üncüsü oldu.

Dile kolay, 18 sene beraber yaşadık.

Bkz:http://arpacik.net/www/Icerik_Detay.asp?Icerik=275

Bkz:http://arpacik.net/www/Icerik_Detay.asp?Icerik=302

(...)

Yaşımın bana verdiği tecrübe ile söyleyebilirim ki:

"Hayat bir mutluluk arayışı ise bunda kedilerin (aslında tüm hayvanların) payı oldukça büyüktür"

Sn. Tarkan Özçetin'in yazısı benim için de bir vesile oldu. Uzunca bir zamandır kedileri gündeme taşıyamamıştım.

Kendisine huzurunuzda teşekkür etmek isterim.

(Yazıyı yayınlamak için kendisinden izin istedim ama herhalde bayram telaşı olsa gerek cevap alamadım)

           Kedilere saygı duymak, estetiğin başlangıcıdır.
                                                              Erasmus Darwin

 

15 Ekim 2013

Ankara / Çamlıdere

 

 

 

 

Bu yazı 3714 kez okundu...