Kemaliye 7. Uluslararası Doğa Sporları Şenliği
15-19 Mayıs 2010
Taşyol'un Başlangıcı
14 Mayıs 2010 Cuma
Uzunca bir zamandır Ankara dışına çıkamadığım için tabir caizse daralmıştım. Geçen senenin kasım ayından, bu yılın mayıs ayına kadar geçen süreden bahsediyorum. Hemen hemen 6 ay olmuş. Dolayısıyla bu şenliği "dört gözle bekledim" diyebilirim.
Avcılığı bırakalı çok oldu ama, işin doğrusu dağlardan bir türlü kopamadım geceleri rüyalarıma giriyor!
Toprağın kokusunu, suyun tadını, yabanıl yaşam ile iç içe olmanın keyifini, özgür olmanın farkını, ancak dağlarda buluyor ve algılıyorum. Şimdilik elim ayağım tutuyor, gözlerim görüyor. Bundan daha büyük bir şans ve zenginlik olabilir mi?
Subatan Mevkii / Kemaliye
Yükseklik 2200. mt
Cemil Meriç "Görmek yaşamaktır" demek sureti ile bu hali en iyi şekilde özetlemiş...
İşin özü, kent yaşamı bana göre değil.
...
Avcılık yaptığım dönemden edindiğim alışkanlıklar var. Gördüğüm her yüksekliğin arkasında "acaba ne var?" diye düşünürüm. "Deveyi yardan aşıran, bir tutam ottur" misali her bilinmeyen, "ot" gibi beni tetikler...
Varsın olsun. Ne zararı var ki!
Bu konuda "bencil" olduğumu da kabul ederim. Bu ruh halini en kolay avcı kardeşlerim anlayabilir.
Çünkü tepeyi ilk aşan çoğunlukla bir ödülle karşılaşır. Dikkatli bir göz, kısa sürede yabanıl yaşamın bir parçasına şahit olacaktır.
Bu, kaçan bir tilki, uçan bir kartal veya parlayan (!) bir alay keklik olabilir. Ya da bir keçi!
Yabanıl tarafım bu halden beslenir...
O kadar hızlı koşuyor ki! Bu kareyi ucu ucuna çekebildim.
Uzunca bir zamandır bu sahneleri fotoğraflayarak eskisinden çok daha keyif aldığım bir uğraşı içindeyim.
Fotoğrafçılık.
Ne acıdır ki bu kanaatimi paylaşacak çok az sayıda avcı var!
Nedeni bu ülkede avcılık hala paleolitik kaygılarla veya dürtülerle yapılıyor da ondan!
Çok sayıdaki kişi avcılığı halen "Karnını doyurmak için yapıyor" dersem daha kolay anlaşılabilir.
Yontma veya Eski Taş Çağı olarak da adlandırılan Paleolitik Çağ günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 10.000 yıl önce son bulmuştur. Bu süreç, az gelişmiş ülkelerde (!) devam ediyor, sorun da bu...
"İnsan aklının gelişme hızına" "iç dünyamızın gelişme hızı" "ayak uyduramadı" diye düşünmekteyim.
Ünlü antropolog Carlton Coon bu hali ifade ederken “bedensel ve akılcıl değişimin sağlanabilmesine yetecek sürenin henüz geçmemiş olduğunu söylemektedir.
Yani bizler, beden ve ruh olarak taş devri atalarımızdan farklılaşacak zamana henüz sahip olmadığımızdan, onlara benzer durumdayız.
(Bkz. Carlton Coon “The Hunting Peoples”, Atlantic-Little Brownis s.3, (1971)Çeviren:Doç. Dr.Mete Enuysal)
Yeri geldi Doc. Dr.Mete Enuysal'ı rahmetle anmak isterim. Bilgisi, becerisi ve hepsinden önemlisi insan tarafı çok sıradışıydı. Vakitsiz kaybettik. Ruhu şad olsun.
Bu tanımların dışında kalan varlıklı kesim ise işin "farkında" değil. Zannediliyor ki "ele geçirme duygusu"nun tek tatmin yolu avlanmak!
Hiç de öyle değil.
Görüntüyü odaklamak, silahla avlanmaktan yüz kere daha zor.
Mutluluk ise zoru başarmada! Sizi sıra dışı kılan "farklılığınız". Herkesin yapamadığını yapmak.
Öyle olmasa, neden sporcular rekorları zorlasınlar ki!
Kısa mesafeli koşularda söz konusu rekorlar saniyelerle değil, saliselerle belirlenmiyor mu?
-!..
Bunu uzun yıllar avcılık yaptığım için "bilerek" söylüyorum. Lütfen avcı kardeşlerim bana inansın.
Kınalı keklik / 2010 Kemaliye
Bir gün "bana mutlaka hak vereceklerdir" diye düşünüyorum.
Yeri geldikçe bu konuda başka şeyler de söyleyeceğim.
Aksi halde 2110 yılında yaşayacak avcı kardeşlerim beni "tecrübelerimi aktarma hususunda" "eksik" bulabilir. Bu tanımı "hak etmediğimi" düşünüyorum.
"Kanaat Önderi!" başlığını taşıyacak bir yazı hazırlıyorum.
Daha somut bir örnekle, ne dediğimi anlatabileceğimi düşünüyorum.
"Terzinin pantolonu sökük olur" denildiğini bilirsiniz. Fotoğrafçının da fotoğrafı olmuyor.
Bu gezide diğer senelere göre daha şanslı sayılırım. Bu gezide Sn.İsmail Haykır ile beraberim.
İsmail Haykır
Ankara'dan 14 Mayıs 2010 Cuma sabahı saat 04:30 da yola çıktım. Divriği'ne vardığımda saat 13:00 idi.
Ankara-Divriği arası 610 km.
Divriği'nde 45 dakikaya yakın bir zaman Ulu Camii'ni fotoğrafladık.
Caminin kapısının yıkılmaya hazır olduğunu gördüm.
Kapı, tabir caizse yavaş yavaş öne doğru kaykılıyor.
"Ha yıkıldı ha yıkılacak" gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz. Şakulünün kaçtığı kesin de...
Kültür Bakanlığı restorasyon yaptıracakmış!
Bu yazyı internet ortamına atmadan 2 saat evvel yetkili bir ağızdan ciddi bir bilgi edindim.
ODTÜ'de cami ile ilgili ciddi bir çalışma yapılıyormuş! Bu iyi ve doğru.
Görünen odur ki hoca duaya başlamış... Çocuk bu sıralar canından olmazsa kurtulacak inşaallah...
Giriş kapısına kısmen yapılan restorasyon çok ama çok kötü.
Fotoğrafta görüldüğü üzere "sırıtıyor" demek daha doğru olur.
Böyle olacaksa! Vah ki vah.
Bilindiği üzere bu eser Unesco'nun 1985 yılında 358 sıra numarası ile Türkiye'den "Dünya Mirası"na kabul ettiği ilk mimari eser.
Bkz. http://www.arpacik.net/guncel_detay.asp?id=336
Ulu Camii / Divriği
Camiden sonra yemek yemek için geçen sefer olduğu gibi Konak Restaurant'ı tercih ettik.
İşletme Müdürü Sn.İlyas Demirtaş / Konak Restourant
Yemek sırasında İsmail Haykır, İlyas Bey'e "işler nasıl?" şeklinde bir soru sordu.
"Bir sor bin işit" misali cevap aldık.
Sn. Demirtaş eskiden Divriği'nde bulunan Divriği-Hekimhan Demir Madenleri'nden bahsederek "ilk işletmeye açıldığı yıllarda da ilçeye hareket getirmişti. 200 kişiye iş imkanı doğdu. Zaman içinde Demirçelik Fabrikası siyasi mülahazalarla işçi aldı. Personel sayısı başlarda yüzlü rakamlarla ifade edilirken kapanma aşamasına geldiğinde bu sayı binlerle ifade edilecek hale geldi. Dolayısıyla 'fabrika zarar ediyor' diye kapatıldı durum bu" dedi.
Nasıl?
Beğendiniz mi?
-!..
Bu ülkede siyaset anlayışı değişmedikçe, kaçınılmaz sonuç bundan ibaret olacaktır. Sorun dışarıda (!) değil içeridedir.
Divriği'nde fazla vakit harcama şansımız yok. Aksi halde kanyonu, erken batan güneş yüzünden görüntüleyemeyeceğiz
Taşyol'un girişine geldiğimde ise saat 14:37 idi.
Taşyol / Kuzey- Batı Girişi
Ümran - Mehmet Emin Bora.
İsmail Haykır
Bu sene Keban Barajı'na doğru akan Karasu yağışlar yüzünden çok yükselmiş. Dolayısıyla fotoğrafçılar için bulunmaz bir fırsat ortaya çıkmış. Bunu Kemaliye'de kalacağımız 5 gün içerisinde değerlendirmeyi düşünüyorum.
Kanyon, yaklaşık olarak 10 Km uzunluğunda
Yol, kayaların içine oyularak 80 seneden fazla bir zaman dilimi içinde yapılmış.
Taşyol'a tekneden bakarsanız bu havalandırma deliklerini görürsünüz. Yol, deliklerin arkasında. Geçmişteki yazılarımda bu yolun araç trafiğine kapanması yönünde düşüncemi seslendirmiştim. Fikrimde halen ısrar ediyorum. O yolun kimseye hayrı yok ama yabanhayatı için çok ciddi bir tehlike. Bir anlamda "son kale" elden gidiyor. Yabanhayatının ellenmedik bölgelere ihtiyacı var. Keşke birileri beni anlayabilse!
Ara ara boşluklar var.
Taşyoldan kanyon da böyle gürülüyor.
Yorgun olduğumuz için bir an evvel Kemaliye'ye varıp otele yerleşmek istiyorum. 1. gün için bu kadar hareket yeterli sayılmalı. Aksi halde davranışlar kontrolden çıkıyor, kazalar da böyle oluşuyor.
15 Mayıs 2010 Cumartesi
5 gün sürecek şenlikler için organizasyon komitesi bir program yapmış. Beni cezbeden birkaç şey var.
Şenlik Programı
Öncelikli olanlar fotoğraf yarışması ve Sn. Prof.Dr. Ali Demirsoy'un vereceği konferans.
Cirit ekibinin gösterisi de ilginç olabilir.
Programın gezilerle ilgili kısımlarına katılmayı hiç düşünmüyorum. Benzeri aktiviteler için ben farklı bir program uygulamak istiyorum. Toplu geziler sırasında fotoğraf çekmek çok zorlaşıyor. Objektifi nereye çevirsen, en az bir iki kişiyi görüyorsun...
Ne denebilir ki!
Herkesin haklı olduğu yerde hiç kimse haklı değildir.
Başka problemler de var.
Onlarca kişinin katıldığı bir gezide hareket kabiliyetiniz de sınırlanıyor. Toplu taşıma araçlarına "İndim-bindim" kısmı yarım saate yakın bir zaman kaybı demek. Aslında bu süre için harcayacağımız toplam zaman özel araçlarda bile 1 dakikayı geçmemeli. Gün içinde 3-4 yerde durduğunuzu var sayın! Bir günün %25'i boşa gitmesi işten bile değil... Bunu istemiyorum.
Çok daha önemli unsurlar var!
Yolculuk esnasında nerede durulacağına karar verecek kişinin çok özel (!) olması işin püf noktalarından biri!
İkiye ayrılan her yolun başında, hızla doğru tercih yapabilmek, sadece uzun zaman dilimi içinde kazanılabilecek bir yeti.
Ne okulu ne de kitabı var.
Yol boyunca görünmeyeni (!) görmek ise başlı başına bir sorun. Ne demek istediğimi, yeri geldiğinde örnekle ortaya koyacağım.
Arabadan inerken, kimi zaman çok hızlı, kimi zaman da çok sessiz ve yavaş olmalısınız.
Bunu bir otobüs dolusu insanla yapabilir misiniz?
Hele hele bir kaç araba ard arda dizilmişseniz! Vah ki vah... Arkadaki araçların hiç şansı yok.
Bu ve benzeri düşüncelerle toplu gezilere katılmaktan imtina ediyorum. Fotoğrafçılık da tıpkı avcılık gibi sınırlı sayıda kişilerle yapılması gereken bir eylem. Lideri olmalı ve grup davranışı sergilenmeli (Doğa fotoğrafçılığından bahsediyorum)
Fotoğraf Sanat Kurumu'nun düzenlediği yarışmanın organizasyon komitesinin bir kaç üyesi aynı zamanda benim de dostum. Bir kaç geziye beraber katılmışlığım var. Yarışma öncesi hafıza kartlarının tespiti konusunda bir kaç soru sormam üzerine ortaya bir belirsizlik çıkıyor. Komite üyeleri yarışmaya tek bir hafıza kartı ile katılabileceğimi söylüyor. Ama var olan şartnameden bu sonuç çıkmıyor.
Neden bu sonuç çıkmıyor!
Önce bilgilenelim.
FSK'nın kendi internet sitesinde yayınladığı şartname aynen aşağıdaki gibidir.
Kemaliye Fotosafari 2010 Kuralları
1.Yarışmaya kayıt yaptıran yarışmacılar, yarışma kurallarına uymayı kabul etmiş sayılırlar. Şartnameye uymayan yarışmacılar yarışma dışı bırakılır. Yarışmacılar, kayıt sırasında kendilerine verilen yarışmacı kimlik kartlarını yarışma boyunca üzerlerinde görünür biçimde taşımak zorundadırlar.
2.Yarışmacılar Fotosafari süresinde, Seçici Kurul üyelerine danışmayacaklardır.
3.Yarışmacılar, doğal bir ortamda yarıştıkları için her türlü doğal tehlikeye karşı gereken tedbirleri bizzat kendileri almak zorundadırlar. Yarışma sırasında meydana gelebilecek her türlü kaza ve zarardan yarışmacılar bizzat kendileri sorumludur.
4.Yarışmacılar, önceden belirlenen ve duyurulan yarışma bölgesi dışında çektikleri karelerle yarışmaya katılmayacaklardır. Yarışmacılar, yarışma alanında kendi olanaklarıyla (yürüyerek, özel veya kiralık her çeşit ulaşım aracıyla) dolaşabilirler. Yarışmacıların bölgeyi gezmeleri için çeşitli ulaşım organizasyonları yapılmış olsa da, ulaşım organizasyonlarında oluşan aksaklıklardan, oluşacak kaza ve yaralanmalardan Düzenleme Kurulu sorumlu değildir.
5.Yarışmacılar, yarışma süresince doğaya, çevreye, kendilerinin veya başkalarının güvenliklerini tehlikeye düşürebilecek davranışlarda bulunması durumunda yarışma dışı bırakılır ve bu durumdan kendisi sorumludur.
6.Yarışmacıların yöresel töre ve geleneklerin ihlaline yönelik yaklaşımları saptanması halinde yarışmacı yarışma dışı kalır.
7.Düzenleme Kurulu, uygun gördüğü koşullarda Fotosafari’nin tamamının veya bir kısmının iptaline ya da ertelenmesine ve program değişikliğine karar verebilir
8. Kemaliye Fotosafari 2010’a katılabilmek için kullanılacak dijital fotoğraf makineleri; “JPG” “ en az 4mp çözünürlükte” ve renk uzayı “SRGB”ye ayarlı olmalıdır. Yarışmacılar yanlarında kayıt yaptırdıkları uygun kapasitede tek bir hafıza kartına yaptıkları çekimlerden seçecekleri karelerle yarışmaya katılabileceklerdir.
Yarışmacıların kullanacağı hafıza kartının kapasitesi ve çekecekleri kare sayısıyla ilgili bir sınırlama yoktur. Ancak, çekilen karelerin numaralarının ve çekim zamanlarının (çekildiği saatin ve dakikanın) birbirini takip etmesi zorunludur.
Yarışmacıların çekimleri sırasında kart değiştirmeleri sonucunda hafıza kartındaki fotoğraf sırasında/numarasında oluşan değişikliklerden yarışmacı sorumlu olacaktır.
Yarışmacılar fotoğraf makinelerinin kullanım kılavuzunu, bilgisayara fotoğraf aktarmak için kullandıkları bağlantı kablolarını ve makinelerinden bilgisayara fotoğraf aktarma sırasında gerekli olabilecek CD’lerini yanlarında bulunduracaklardır. Fotoğrafların yarışmacı hafıza kartlarından aktarımı sırasında Microsoft XP, VISTA veya Windows 7 işletim sistemi yüklü bilgisayarlar ve hafıza kartı okuyucuları kullanılacaktır. Bilgisayara aktarım sırasında ortaya çıkabilecek teknik aksaklıklardan Düzenleme kurulu sorumlu olmayacaktır.
9.Yarışmacıların kendi getirdikleri hafıza kartlarının markaları ve seri numaraları okunabilir olmalıdır. Seri numarası veya markası okunmayan hafıza kartlarıyla yarışmaya katılamazlar. Kayıt olduktan sonra hafıza kartının veya sayısal makinesinin yarışma sırasında bozulması durumunda yarışmacı farklı hafıza kartı ile veya farklı fotoğraf makinesi ile yarışmaya devam edemez.
10.Yarışmacıların fotoğraf makinelerinin tarih ve saat ayarları yarışma öncesinde kontrol edilecek ve güncel ayarlar yapılacaktır (yarışmacıların fotoğraf makinelerinin tarih-saat ayarlarının nasıl yapıldığını bilmeleri ve makinelerinin kullanım kılavuzlarını yanlarında bulundurmaları gerekmektedir). Yarışmacıların fotoğraf makinelerinin tarih ve saat ayarlarını bilmemeleri nedeniyle oluşacak sorunlar yarışmaya katılımlarını engelleyebilir ve bundan Düzenleme Kurulu sorumlu değildir. Fotoğraf makinesinin pilinin bitmesi vb. nedenlerle kayıt sırasında yapılan makine ayarlarının değişmesi durumunda yarışmacı yarışma dışı kalır.
11.Yarışmacılar, fotoğraflara, hiçbir suretle bilgisayar üzerinde Photoshop veya raw işleme programlarıyla müdahalede bulunmayacaktırlar. Bilgisayar aracılığıyla fotoğrafa müdahale edildiği -işlem yapıldığı- yapılan kontrolle tespit edildiğinde, yarışmacı yarışma dışı kalacaktır.
12. Her yarışmacı, yarışmaya kayıt olduğu hafıza kartı ve sayısal fotoğraf makinesiyle yalnızca kendisi katılabilir.
13. Ödül ve satın alınan fotoğraflar Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı (KEMAV), Kemaliye Belediyesi, Kemaliye Kaymakamlığı yayın organlarında (basılı ve internet ortamlarında) fotoğrafçı adı yazılmak koşulu ile kullanılır. Eserlerin kullanım hakları eser sahibi ile birlikte Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı (KEMAV), Kemaliye Belediyesi, Kemaliye Kaymakamlığı’nın olacaktır.
Bu şartnamenin dışında yukarıdaki şartnameye benzer bir duyuru da aşağıdaki broşürün içinde yazılarak yayınlanmış.
Broşüre gösterilen özen kapaktan belli oluyor.
İçi de görüldüğü üzere aşağıdaki gibidir.
Dikkatli bir göz var olan şartnamenin içindeki çelişkileri kolaylıkla görebilir.
Örneğin:
Bir cümlede:boş hafıza kartı ile derken
Bir alt cümlede :kayıtlı hafıza kartlarından demek sureti ile bir çok hafıza kartının varlığından bahsediliyor.
"Her yarışmacı yarışma öncesinde kendi makinesi ve boş hafıza kartıyla 14 Mayıs 2010 10:00 dan sonra, 18 Mayıs Salı saat 10:00 arasında kayıt yaptırabilir.Yarışmacılar belirlenen alanda çekim yaptıktan sonra kayıtlı hafıza kartlarından seçeceği karelerle yarışmaya katılacaklardır."
Şimdi bir kaç şey sormak istiyorum.
8.Maddede kırmızı kutu içine aldığım bölümde "Uygun kapasitede tek bir hafıza kartına" şeklinde bir cümle var.
Uygun hafıza kartı nasıl bir tanımlamadır?
Kime göre uygundur?
"Uygun" kelimesinin herkes tarafından tartışılmaz bir anlamı olabilir mi?
Kiminin hafıza kartı 1 GB kiminin hafıza kartı ise 32 GB. Ne olacak şimdi?
Küçük karta sahip olan ne yapsın? Büyük kart taşımak suç mu?
Makinelerin içerdiği özelliklerde, çekim imkanlarının oluşmasında, çekim için ayrılan zamanda eşitlik mi var ki kart kapasitelerinde eşitlik olsun? Üstelik iki sayfalık şartnamede kimi zaman kart demişsin kimi zamanda kartlarından..
Çelişkiler sadece bundan ibaret değil ki!
Yarışmaya belirlenen alanların dışında çekim yapılamazmış!
Peki varsayalım ki yarışmacı makro çekim yaparak geldi. Çektiği yer de komşu il Tunceli sınırları içinde olsun!
(Aynı gün içinde maksimum 2 saat içinde orada olunabilir)
Nerede çektiğini nasıl anlayacaksın?
Her makinede gps cihazı mı var?
-!..
Burada bir "şenlik"'e katılmak için varız.
Bu yarışmanın "öncelikli amacının" hatırlanması bile problemi tek başına çözmeye yeterdi.
Maksat, Kemaliye'nin doğal güzelliklerini ortaya çıkartmak değil mi?
-!..
Konuşma mantık ölçülerinin dışına çıktığı gibi olmadık kriterlerde sanki doğruymuş gibi bana kabul ettirilmeye çalışılıyordu. Örneğin "Necmeddin Bey'de böyle yapıyordu" demek gibi!
Sizler, kendi kriterlerinizi doğru koysanıza...
-!..
Bu şekilde başlayan fikri tartışma uzamaya başlayınca usulünce "Ben bu yarışmaya katılmaktan vazgeçiyorum" demek sureti ile sohbete son noktayı koydum
Beni asıl üzen taraf var olan probleme karşı arkadaşlarımın sergiledikleri yaklaşım şekli.
- "Olmaz" "Hayır" "Böyle olacak" v.s v.s...
- Olur, hayrını gör... Eline ne geçecekse!
Bozkurt Oteli'nde kahvaltı yaptıktan sonra yola düşüyorum. Saat 08:30
İstikamet Yeşilyamaç ve yol üstünde bulunan diğer köyler... Yayladamı, Aslanoba, Tuğlu...
Haritada yeşil noktalarla işaretlenen köyleri gezdim ve fotoğrafladım. Sarı ile çizilen izlediğim güzergah
Yol boyu gördüğümüz her güzelliği sizlerle paylaşabilmek için gayret sarf edeceğim.
Yeşilyamaç Köyü Kemaliye'ye hemen hemen en yakın köylerden birisi.
Aynı zamanda yasak yabanakeçisi avının yapıldığı (mahfuz kümelerin en çok olduğu) köylerin başında geliyor.
Bkz:http://www.arpacik.net/guncel_detay.asp?id=69
Yeşilyamaç (Geşo)
Bu gezide çok sayıda kelebek fotoğrafladım.
2. Bölümde buluşmak ümidi ile...
DEVAM EDECEK...
Mehmet Emin Bora
10 Haziran 2010 / Ankara