Avcılar Köyü!
Avcı Köyü / Barasor Vadisi
Mayıs 2010
14 Mayıs 2010 günü sabah 04:30 da Ankara'dan yola çıktım.
İstikamet Kemaliye.
2010 Kemaliye Doğa Sporları Şenliği kapsamında "Kemaliye Ulusal Fotosafari" yarışması yapılacak.
Etkinlik 15-19 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşeceği için bir gün öncesinden yollara düşmek lazım. Neresinden bakarsanız bakın 800 Km bir yolculuktan bahsediyorum.
Rotayı; Kırıkkale - Yozgat - Sivas - Kangal - Divriği - Taşyol ve Kemaliye olarak tespit ettim.
Bu, Kayseri - Malatya - Arapgir yol seçeneğine göre biraz daha kısa.
Yol boyu fotoğraf çekmek isteyenlere (Taşyol üzerinden Kemaliye'ye vardığı için) bir başka bakış açısı ile "avantaj" da sağlayabilir.
Birinci seçenek, arazi arabaları için "problemsiz yol" anlamındadır. Diğer araçlar son 20 km içinde dikkatli olurlarsa yine de problem olmaz.
Problem olsa ne olabilir ki!
Bana göre, anlatacak hoşça bir hikayeniz olur...
Yoksa, ne işiniz var orada?
Kemaliye'de geçen 5 gün çok hareketli geçti. Bunu sizlere ayrıca anlatmaya çalışacağım.
Ankara'ya döndüğümde gündemin Merkez Av Komisyon Kararları'na kilitlendiğini gördüm.
"Ver kurtul" mantığını kendince çözüm olarak gören idare, savunulması zor bir tavır sergiliyor.
Av kulüplerine ve köylere avlak tahsis edecekmiş!
Köylüler, yabanhayvanı üretecekmiş!
Avlatıp para kazanacaklarmış!
- Ne zaman?
- 5 yıl içinde.
Kaç senedir bu işin içindesin?
- 7 yıl.
Geçmişte yaptıklarınız, gelecekte yapacağınız çalışmaların göstergesi değil mi?
-!
Bir proje üretin ki "ayakları yere basmasın" derseniz... İşte size somut örnek bu derim.
-!
- Ülkede hayvancılık can çekişiyor. Doğru mu?
- Doğru.
Üreticinin eli ayağı bağlı, ahırındaki hayvandan para kazanamıyor. Doğru mu?
- Doğru.
Et ithali için çabalamıyor musun? Doğru mu?
- Doğru.
Bu köylü, bir yıl için idareye ödediği üç otuz parayı ha bire gündeme getiren bu avcı, kuş üretip dağa salacak ve para kazanacak!
Doğru mu?
- İnşaallah...
- Hadi be...
Çevre ve Orman Bakanlığı'nda işin ehli insanlar var. Onlara siyasi mülahazalarla yetki ve görev verilmiyor.
Görev verilenlerin ürettiği de bu.
İdare adına gazeteye beyanat veren Gn. Md. Muavini "Ülkede 85.000 avcı var 50.000den fazlasını denetliyoruz" demiş.
Bu ifade gerçeklerle uyuşmuyor.
Bu ülkede avcı sayısı 200-250.000 arası.
Ayrıca dağda elinde tüfekle dolaşan asgari 100.000 çoban da 365 gün av yapıyor.
Yapmıyor diyebilir misiniz?
10 gün evvel Kemaliye'deydim. Yivli silah sesinden dağlar yarılıyordu...
Sezon kapalı. Yabankeçisi avı yasak. Silah sesini nasıl izah edeceksiniz?
Hamilelik dönemini yaşayan yabanhayvanları strese girer... Düşük yapabilir!
Bunu geçen 7 sene içinde "insansı"ya anlatabildiniz mi?
http://www.arpacik.net/guncel_detay.asp?id=381
Hamilelik döneminde yabandomuzu öldüren "çağdışı kafa" sizce ıslah olur mu?
Mahfuz kümelerin hepsi ayakta. Yıkabildiniz mi?
http://www.arpacik.net/guncel_detay.asp?id=69
Yapılmaya çalışılan "Ver kurtul" mantığı altında
“Düzeni sağlamak için, düzeni sağlamlamak için; herkesi herkese, herkesi merkeze bağla” dan öte değildir.
Lafla peynir gemisi yürütmeye çalışanlardan, sorularıma yanıt bekliyorum.
Bugün 30 Mayıs pazar.
Habertürk Gazetesi'nde Sn.Doğan Cüceloğlu'nun bir yazısı yayınlandı.
Yazının içeriği var olan problemlerin nereden kaynaklandığını anlatması bağlamında olağan üstü bir örnek.
Doğan Cüceloğlu'nun varlığı bu ülke için bir şanstır.
http://www.arpacik.net/guncel_detay.asp?id=309
Tıpkı Sn.Prof. Dr. Ali Demirsoy ve Sn. Üstün Dökmen gibi...
Sn.Üstün Dökmen'in "Miyasenin Kuzularını" adlı romanını okuyun tekrar konuşalım.
Bu çok değerli insanların kitaplarının okunması gerektiğini, her yeri geldikçe seslendirmeye çalıştım. Nafile bir çaba içinde olduğumu bilsem de, yine de devam etme gayreti içinde olacağım.
Önce yazıyı okuyalım
Yaşanan pek çok problemin kökeni, aslında var olan eğitim sistemimizdedir.
Sorgulamadan uzak, "doğruyu bulma" hususunda problemin özünü sorgulamak yerine, önüne sürülen "çoktan seçenekli bir tercihi" sınayarak onaylamak,olsa olsa "düşünen beyinlerin" yerine "uyuşan beyinlerin" oluşmasını sağlar.
Özellikle de yabanhayatı "sınanmalara" karşı çok hassastır.
Daha da doğrusu 21. yüzyılda sizin böyle bir hakkınızın olmaması gerekir.
Bu kadar örnek ve sözden sonra "hala anlamadılarsa" "yapacağım çok şey kalmıyor" diye düşünüyorum.
Sn. Doğan Cüceloğlu'nun okuduğum bu yazısından sonra Allah'a şükretmem gerekir!
18 Mayıs 2010
Yanlış anlaşılmasın "Uzman" değilim. Neme lazım!
Yarım doktor candan,
Yarım uzman maldan eder.
Not: Avcı Köyü'sakinleri son derece sıcak kanlı ve misafirperver insanlar. Öyküde anlatılanlarla hiç bir benzerlik taşımıyorlar. Hatta tam aksi diyebilirim. Yakında köyü tanıtacağım.
Mehmet Emin Bora
30 Mayıs 2010 / Ankara