Küçük Oğlum!
Fıstık Bora
1992 -2010
Şu anda başım çatlayacak gibi ağrıyor...
Bir haftadan bu yana tutmaya çalıştığım göz yaşlarıma artık hiçbir güç mani olamaz...
Aslında olmamalı da...
Küçük oğlum öldü...
Eksildim...
...
Ne diyeceğimi bilemiyorum...
Elim kolum tutmaz oldu. Tek bir satır yazmak bile ağır geliyor.
Dilerim ki beni bağışlarsınız.
Fıstık, herkesin sevgilisiydi...
Acı haberi duyan komşum da ağladı onu tanıyanlarda...;
FISTIK..
hiç aklima gelmezdi bir kedi için aglayacagim..
bir kedinin ruhunda sakliymis meger gençlik parçam
dolabimda halen içi disina çikmis lastik ayakkabim
tüylerin halen ceketlerimde, paltolarimda
bazen rüyalarimda parasüt takmis beyaz yumak
uzun misafirliklerde odamin önünde sabahlara kadar seranat
kis öykülerimizin, sohbetlerimizin nesesi
uzun oyunlarimizin beyaz kaplani, aklimizin firildagi
yildiz tozlari içinde uyu, priltilar içinde oyna yeni yasaminda
eminim bir yerlerde karsilasiriz oralarda
asilirsin gene paçamiza, yakamiza,
bakarsin yine yesil, mavi uzun uzun gözlerimize...
Kaan Otçu / Akatlar Subat 2010
Allah sırasız acılar vermesin.
Ölen ister insan, isterse hayvan olsun...
Acı, sizin ölenle ne paylaştığınıza bağlı!
Acı, sizin enpati gücünüzle orantılı...
Özde acı, yaşamın diğer bir yarısı...
Tatlı günlerin anlamı, ancak diğer yarıyı yaşayınca ortaya çıkıyor...
Güzel yanaklarından öpüyorum!
Aslan oğlum...
...
Mehmet Emin Bora
23 Şubat 2010 / Ankara