30 Hanım 100.000 Avcıya Bedel!
Mehmet Emin Bora
17 Kasım 2008
Eşim, 30 üyesi ile beraber bir resim sergisi açıyor. Serginin tüm geliri başarılı öğrencilerin tahsili yönünde harcanacak.
30 yürekli kadın, tüm kalbimle söylüyorum 100.000 avcıya bedel!
30 hanım = 100.000 avcı!
-!..
Şaşırdınız değil mi?
Anlatayım.
Eşim Sanayici ve İş Adamları Vakfı Kadın Platformu Derneği başkanı.
Kendisi gibi 30 hanım arkadaşı ile beraber yaklaşık olarak 13 seneden bu yana kamu yararına faaliyet gösteriyorlar.
Hemen hemen her yıl, bir öğrenci yüksek tahsilini tamamlarken bir çok yardıma muhtaç insana da el uzatılıyor.
Muhtelif etkinlikler yapmak sureti ile elde ettikleri gelirlerle: Gazilerimize, çok başarılı olmalarına rağmen mali imkansızlıklardan ötürü okuma güçlüğü çeken çocuklarımıza burs vermek sureti ile yardımcı oluyorlar.
2008 yılı itibarı ile 10.000 YTL civarında bir para toplamışlar.
Halen 13 çocuk okutuyorlar.
Geçmiş yıllarda İçlerinde doktor olanlar var. Yakın bir zaman diliminde olacak olanlar da...
Üstüne üstlük, bu hanımların beklentileri de yok!
-!..
Gelin bir hesap yapalım.
30 gönüllü hanım bir yılda 10.000 TL toplarsa 100.000 avcı bir yılda kaç TL toplar?
-!..
33.000.000 TL toplamaları lazım!
33.000.000 ./. $1.50 = 22.000.000 Dolar eder. Zannedersem anlaşılmayacak bir şey değil.
Ülkemizde 300 ila 400.000 avcı olduğu tahmin ediliyor. Ne acıdır ki bunların sadece 60.000 kadarı bir anlamda avlanma bedeli ödemek sureti ile yabanhayatı idaresine katkı koymaya çalışıyor. İçerinden bir kısmı da koyduğundan daha fazla alma çabasında... Limitleri zorluyorlar. Gerçek bu.
Geriye kalanlar!
Onların tamamı kaçak avcı...
Onlar da doğal kaynakları yağmalıyor. Başka adı var mı?
-!..
17 Kasım günü bu serginin açılışına gittim. Gaza gelmiş olmalıyım ki uzun zamandan beri yakın çevremin "Ne zaman sergi açacaksın?" şeklindeki tahriklerine kapılarak "gelmişken ben de müracaat edeyim bari" dedim.
Haziran 2009'a kadar salonlar doluymuş. "Kısmet değilmiş" diye düşündüm. 2 gün sonra bir haber geldi. Bir organizasyon iptal olmuş dolayısıyla bir salon boş kalmış. "Katılır mısınız?" dediler.
Tarih 01 Aralık 2008! Yani fotoğraf sergisini 10 gün sonra açmam gerekecek!
"Evet" dedim.
10 gün sonra dostlarımın büyük katkıları sonunda sergiyi açabildim.
Girişe aşağıdaki yazıyı 100 x0.60 cm ebadındaki bu yazıyı koydum.
.
Karşısına da... Yaklaşık olarak 30 sene evvel çekilen bu fotoğrafı...
Gerede'de çekilmişti... Bir yabandomuzu avında... Mamiya C 330 ile...
O gün farklı şeyler yaşamış, çok da gülmüştük. Anılarda kaldı... Ufuk Gülemir çekmişti!
Mehmet Emin Bora
Yazıyı neden oraya koydum! Okuyunca herkes anlıyor...
Fotoğrafı da bilerek oraya koydum ki!..
Avcılığa karşı çıkanlara "nerede yanlış yaptıklarını anlatacak bir konu açılsın" diye...
Yanılmamışım, düşündüğüm gibi de oldu. Özellikle hanım ziyaretçiler avcılığa şiddetle karşı çıktılar.
Ben de, elimden geldiği kadar onların farklı bir bakış açısı kazanması yönünde gayret sarf ettim.
Ne derecede başarılı oldum?
Bunu bilemiyorum. Ama kafalarının karıştığını, gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Şimdilik elimden gelen bu... "Hiç yoktan iyidir" diye düşünüyorum.
Sergiye çok sayıda ziyaretçi geldi.
Soldan sağa: Tuncay Özdemir - Ümit Altuncu - M.E.B - Dr.Dt. Mete Özdemirci- Umut Özkara - Hüsrev Özkara
Hanım ziyaretçiler, hiç tanımadıkları bir insanın içtenlikle kaleme aldığı yazıyı okuyunca duygulandılar. Ağlayanlar oldu.
Sn. Nevzat Ceylan onca işinin arasında açılışa gelerek "dost ne demek" sorusunu yanıtladı...
Sn.Mehmet Ekizoğlu
Okul çağında çok sayıda ziyaretçilerim oldu... Çocuklar böylesi ortamlarda yetişmeli. Kültür dediğin, alınır satılır bir şey değil ki! Zamanında bu ihtiyacını gidermezsen (!) daha sonraları, ağzından soksan burnundan çıkar...
Cevaplanması gereken önemli bir soru da "Neden sergi açtığımdır?"
Rahmetli babamın son sözleri aklımdan hiç çıkmıyor!
"Ben sonumun böyle olacağını bilseydim neler yapmazdım!"
-!..
Şimdi klasik soruyu sizler cevaplayın.. "Yarın öleceğinizi bilseydiniz, bu gün ne yapardınız?"
İçtenlikle kucaklayacağınız eşinizi, çocuklarınızı, ananızı, babanızı bir düşünsenize!
Doyabilir miydiniz?
-!..
Gider ayak, aklınıza kim bilir neler takılacaktı!
Bir anda, o güne kadar sizin için çok şey ifade eden, tüm maddi varlıkların değerinin "hiçe" indiğinin geç de olsa farkında olacaktınız!
"Çok önemsediğiniz: arabanız, eviniz, yazlığınız, bankadaki yüklü mevduatınız, tüfeğiniz ve benzeri yüzlerce şey artık sizin değildir."
Ama geçmiş olsun!
Bir tekerini bile çamurlu yollardan esirgediğiniz arabanızı sizin bilemediğiniz birleri tepe tepe kullanacak.
Yeri geldiğinde en yakın dostlarınıza bile "vallahi bende de yok" dediğiniz paracıklarınızı son kuruşuna kadar hoyratça harcayacaklar.
Nereye yaslayacağınızı bir türlü bilemediğiniz o canım tüfeğinizi "kürek sapı gibi" otların üzerine atacaklar...
Kucağınızda bebek misali oturttuğunuz o canım fotoğraf makinesinin başına kim bilir neler gelecek?
Vizöründen sadece siz bakamayacaksınız.
Kısa sürede teknolojiye yenik düşecek makinenizin sizinle ilintisi, olsa olsa yeni ikametgahınızı (!) görüntülemekle ilgili olabilir!
Hepsi hepsi bu kadar.
Benzeri pek çok davranışı sizler de hayal edebilirsiniz. Hayat böylesi binlerce örnekle doludur.
Daraldınız değil mi?
-!..
Sergiyi açarken bunları düşündüm. Düşüncem bununla sınırlı da değil. "Avcılar, sadece öldürmeyi bilir" şeklindeki ön yargıyı kırma yolunda, bir çaba sarf etmek istedim.
Sonumun benden önce yaşayanların ki gibi biteceğeini bildiğim için...
Nasıl olsa er veya geç, bir gün kaybedeceğim değerleri şimdiden sizlerle paylaşabilmek için...
-!..
Meşe Kargası / Çamlıdere Artos Dağı / Erçiş / Van
Uzun Göl / Trabzon Van Kalesi
Meşe Kargası / Çamlıdere
Taşlar - Ayder Yaylası / Rize Gelincikler / Kastamonu
Aşağı Kavron Yaylası /Rize Serçeler / Çamlıdere
Satısı kadın / Işıkdağı Çiçekler / Bayburt
Pencere - Zil Kale / Rize Elveren Yaylası / Çamlıdere
Kafkasör Yaylası / Artvin Atlar - Say Yaylası / Çamlıdere
Angıt - Aşağı Ovacık Beli / Bolu Kelebekler Aşağı Ovacık Beli / Bolu
Kelebek Aşağı Ovacık Beli / Bolu Yayla Evi / Bolu
Ozmuş Köyü / Çamlıdere Ozmuş Köyü - Hasat / Çamlıdere
Avdan Köyü - Çamlıdere Kelebek /Bardakçılar / Çamlıdere
At arabası - Göle / Kars Yedigöller - İspir / Erzurum
Yedigöller ve kayalar - İspir / Erzurum Menzelet Baraj Gölü / Kahramanmaraş
Karagöl / Şavşat Karagöl / Borçka
Yabandomuzları / Kazan Kayık - Yedigöller / Bolu
Gülücük - Say Yaylası / Çamlıdere Sığırcık / Çamlıdere
Van Kalesi Çevlik / Hatay Atlar / Ağrı Dağı
Soğanlı Geçiti / Bayburt Ayder Yaylası /Rize Trovit Yaylası / Çamlıhemşin
Soğanlı Geçiti / Bayburt Aşk / Çamlıdere Kaçkarlar / Rize
Aşağı Ovacık / Bolu Yalnız Ağaç/ Pelitçik Kızılcaören Yaylası / Kızılcahamam
Mor Yayla / İspir Alakoç Yaylası / Çamlıdere Mor Yayla ve Gelincikler / İspir
Savaşan Köyü- Halfeti Gelincikler / Kastamonu Ormanda Işık / Çamlıdere
İnkor Yaylası / Yusufeli Hatmi Çiçeği/ Bayburt Yaşam Savaşı / Çamlıdere
Yaşam Gücü / Çamlıdere
Ailem...
Soldan sağa: Tolga Bora - Dr.Dt.Mete Özdemirci - Pınar Özdemirci - M.E.Bora - Ümran Bora
Ümit Altuncu - Yurdanur Altuncu - Nadide Seda İmgel
Serginin kısa öyküsü bundan ibaret.
Bu deneyim bana ve yakınlarıma çok şey öğretti. Ayrıntılara girip her şeyin özenli olması için gayret sarf ettik. "İdare eder" yaklaşımı içinde hiç olmadık.
Kızım Pınar Özdemirci, sağ kolum oldu. Onu yanaklarından öpüyorum.
Bizim bu halimiz dışa vurmuş olmalı ki benden 3 tane 50 x 70 fotoğraf satın alan Sn. Mustafa Güngör: "Mehmet Bey siz bu sergiyi para kazanmak için açmamışsınız, konuşmalarınızdan ve heyecanınızdan bu belli oluyor" dedi"
Sn. Mustafa Güngör
Fotoğrafları Sn. Güngör'ün Beysukent'teki evine götürdüğümüzde onunla kısa bir sohbet yapma olanağım oldu. Aile değerlerine bağlı, sağduyu sahibi bu insanı dinlemenizi çok arzu ederdim. Özellikle de gençlerin dinlemesini... Kim bilir bir gün tekrar bir araya gelirsek "onun değerli tecrübelerini sizlere aktarma fırsatı bulabilirim" diye düşünmekteyim.
Sn. Deniz ve Niyazi Taşkan
Çok sayıda ikili görüşmeler yaptık. Sevgi dolu sıcak mesajlara muhatap olduk.
Daha ne olabilirdi ki?
Eş dost herkes yardımımıza koştu.
Gelemeyenler çiçekleri ile bizleri onurlandırdı... Huzurunuzda onlara içtenlikle teşekkür etmek istiyorum.
Sn. Zeliha Zembilci Amerika'dan çiçek göndermiş! Ne diyeceğimi bilemedim...
Fotoğrafların basımı sırasında ASDOĞAN fotoğraftan çok büyük ölçüde yardım gördüm. Onlara teşekkür borçum olduğunu düşünüyorum.
Soldan Sağa: İsmail Haykır - Tuncay Özdemir - Ömer Kıraç - M.E.Bora
Bu arkadaşlarım olmasa ben bu sergiyi "zor açardım" bile diyemiyorum.
Açamazdım. Bu böyle bilinsin.
Sergi vesile oldu, avcıları eleştirdim, yapabildiklerimi de eleştiriye açtım.
Bir zaman gelecek ki "O ne yapmıştı?" sorusu herkes için gündeme (!) gelecek...
Bilinsin istedim!
Eleştiriden korkarsan bir şey söyleme bir şey yapma bir şey olma...
Elbert Hubbard
29 Ocak 2009 / Ankara
Mehmet Emin Bora