Kapadokya-Göreme
Hafta sonu Kapadokya'ya gittim. Cuma günü öğleden sonra saat 15:00 de yola çıktığımda kalacağım yer hakkında herhangi bir fikrim yoktu. Bana sorarsanız okullar açıldığı için kolaylıkla yer bulacağımı düşünüyordum.
Yoldan kızımı arayarak internet üzerinden uygun bir yer bulmasını rica ettim.
Nevşehir'e 10 km kalmıştı ama kalacak yer henüz bulunamamıştı!
Kapadokya'daki büyük oteller tamamen doluymuş!
!..
Bir süre bekleyişten sonra kızımdan beklediğimiz haber geldi.
Göreme/ Ottoman House'da yerimiz ayrılmış.
Şimdi içimiz rahatladı. Dolayısıyla etrafa "alıcı gözle bakabilirim" diye düşündüm. Bu bağlamda balonla seyahat yaptıran bir kuruluşu ziyaret etmek istedim.
Kapı önündeki dizi dizi üstü kapalı araçlar, merakımı tetiklemek için yetti de arttı bile!
Balonla uçmak nasıl bir duygu acaba!
-!..
Ben gökyüzünü merek ederken,yabancı turistlerin ilgi alanı yerdekine (!) yoğunlaşmış vaziyette.
Allahın devesi derler! Niye acaba?
Hava kararmaya başlamıştı. Vakit geçirmeden otele yerleşmek akılcı olur diye düşünerek, doğruca Ottoman House'a yöneldik.
Otel şirin ve sıcak bir atmosfere sahip
Her yer temiz ve düzenli, iki kişi için bir gece konaklama bedeli kahvaltı dahil 65.YTL
"Merhaba" faslından sonra resepsiyonda görevli Sn. Hüseyin Cingil'den balonla uçuş hakkında bilgi almaya çalışıyorum.
Balonlar nereden kalkar, kaçta kalkar, onları nerede fotoğraflarım gibi...
Onun cevabı son derecede kısa ve öz oluyor.
"Madem fotoğraf çekecekseniz, niye balonla uçmuyorsunuz ki?
İsterseniz şimdi sizin için bir organizasyon yapabiliriz."
-!..
Gördün mü olanları!
"Karpuz kabuğu" örneği!
-!..
Aklıma düştü bir kere...
Böylesi hallerde çabuk karar verdiğim söylenir...
"Tamam o zaman, iki kişi için organizasyon yapabilirsiniz. Şimdi top sizde" diyorum.
Tamam diyorlar. Biz bir saat içinde sizi haberdar ederiz.
Bu sözden sonra biz yemeğe çıkıyoruz.
Yemek dönüşü beklediğim haberi alıyoruz.
THK'nun balonları ile uçacakmışız. Sabah saat 06: 00 da bizi otelden alacaklarmış.
Her yeri geldiğinde ifade etmeye çalışıyorum; kötü bir huyum var!
Buna "randevu fobisi" diyebilirsiniz...
Gece, tıpkı yıllar öncesi ava gittiğim gibi geçiyor.
Saat başı uyanarak zamanı kontrol altında tutmaya çalışıyorum.
Saat 04:00 de ayaktayım.
Gece yatmadan önce hazırlandığımız için sadece çantamızı alıp aşağı ineceğiz.
05:30 da otelin lobisindeyiz. 06:10 da kurumun aracı gelip bizi alıyor.
Arabada Türk olarak sadece biz varız!
Suratları meymenetsiz 3 de yabancı turist.
-!..
Kısa bir yolculuktan sonra uçuş alanına geliyoruz.
Uçuş için tanzim edilmiş alanda müthiş bir çalışma temposu gözleniyor. Görevliler telaşla çalışırken kahvaltı yapmadan gelenler için bir de ikram masası hazırlanmış.
İnce bir düşünce...
Bu arada görevliler, herkese hangi balonda uçacağını gösteriyor. Dolayısıyla gruplar oluşuyor.
Bize de bir grubu ve bir balonu göstererek "bununla uçacaksınız" diyorlar.
Biz de o yöne doğru yönelerek balonun şişmesini beklemeye başlıyoruz.
İşte tam bu sırada elinde bir fotoğraf makinası olan bir görevli gelerek grubun bir araya gelmesi için çağrıda bulunuyor.
Hatıra fotoğrafı çekeçeği aşikâr...
3-5 krş da buradan kazanılacak...
Elimizde 2 adet makine olmasına rağmen, hatırları kalmasın diye biz de bu yabancı ağırlıklı gruba yakınlaşmak durumunda kalıyoruz. Fotoğrafçı ise ha bire sıkışın sıkışın işareti yapıyor. Biraz daha ilişiyoruz.
Vay sen misin yakınlaşan!..
İt suratlı bir hırt, elinin tersi ile bize öyle bir işaret yapıyor ki!
Ölene kadar ne bu suratı unuturum ne de bu işareti...
Onların grubu ile fotoğraf çektirmek sanki bulunmaz bir nimet!
Allah bu memleketi düşman işgalinden korusun...
Bu tavırları misafirken yapabiliyorlar...
Çok şaşırdınız bu tepkime değil mi?
İnanın bana halâ hırsım geçmedi...
Şimdi elime geçse, o utanmazı tükürükle boğarım.
Aklımda kalsın diye havalanırken fotoğrafını çektim.
Süzme bu...
Gün böyle başladı.
Bu sırada bir organizasyon değişikliği oldu.
İyi ki de oldu.
Süzme (!) ile balonlarımız ayrıldı.
Ben de biraz olsun rahatladım. (Öyle sanmışım!)
Zaman kısıtlı... "Şeytana lanet" diyerek sizler için bilgi toplamaya çalıştım.
Görevli birini bulunca, bir kenara sıkıştırıp başladım sormaya...
- Gazın cinsi ne?
- Propan.
- Litresi kaça?
- 2 YTL
- Tanklar kaç litre alıyor?
- Değişiyor, 60 Lt alan da var 80 lt alan da ...
- Bir uçuşta kaç lt yakıt harcanır?
- Aşağı yukarı 200 Lt civarında.
- Balon kaç YTL?
- Balonun fiyatı 200.000 ila 250.000 YTL arasında değişiyor. Genellikle İngiliz malı...
- Kaç kişi uçabiliyor?
- 12 Kişi ile 18 kişi arasında yolcu taşıyabiliyorlar.
- Ekip kaç kişiden oluşuyor?
- 7
Onca soruyu sıkılmadan tek tek cevaplayan tüm görevli arkadaşlara buradan şükranlarımı sunuyorum.
Hele hele o kazmayı gördükten sonra "ne kadar teşekkür etsem azdır" diye düşünüyorum.
Uçuş ücretinin kişi başına 150 EURO civarında olduğunu söyleyebilirim. Ben iki kişi için 280 EURO verdim.
Kredi kartı ile ödeme, uçuştan hemen önce de olabiliyor.
Balon Pilotu Sn.Özgür Türkan
Bir centilmen de o...
Herkese yardım eden bu genç pilot fotoğraf çekebilmem için, bana çok yardımcı oldu.
Balonla uçmanın zorlukları var!
-!..
2 şeyi kontrol edebiliyorsunuz.
-!..
Yükselme ve alçalma...
Bu bile, bir ölçüde sınırlı!
-!..
- Gaz bitince!
-!..
Fısssss... İndiniz.
-!..
Hangi yönde, nereleri görmeniz gerektiğine ise rüzgarlar karar veriyor...
Deveyi ilk defa görüp, ona binenin bağrındığı gibi "bindim bir alamete, gidiyorum gıyamete" misâli bir iş...
Bu kadar değişik parametreye karşı Sn.Türkan güneşi arkamıza alabilmek için çok çaba sarf etti.
Bir kaç kare fotoğraf iyi çıktıysa o da onun sayesinde oldu.
14
Uçuş esnasında zaman zaman ara gazı veriliyor.
Isı o kadar yüksek ki, ateşleme anında başınızın yanacağını zannediyorsunuz.
Bu görüntüleri başka türlü elde etmenin imkanı yok... 700 kare fotoğraf çekmişim.
Uçhisar
Yer ekibi, sürekli olarak kaptan pilotla telsiz marifeti ile haberleşiyor. İniş alanındaki rüzgardan, pilotun bu suretle haberi oluyor. İniş başlı başına bir organizasyon...
Balonu doğrudan taşıyıcı kamyonetin üzerine indiriyorlar!
Balon yere 1-2 metre kala ipinden tutularak kamyonete doğru çekilmek sureti ile yanaştırılıp yerine oturunca sıkıca bağlanıyor. Tespitleme işi bitince yolcular usulünce sepetten tek tek indiriliyor. Fotoğraf çekebilmek için ilk ben indim!
Neredeyse planlananın dışında bir uçuş daha gerçekleşecekti.
-!..
Kıyak yapayım dedim. Anlamadılar.
Personel son derecede hoşgörülü, yardımsever ve nazik.
Uçuş sonrası hâtıra fotoğrafları çekiliyor.
Katılımcılara bir sertifika verilerek uçuş anının hoş bir anı olarak kalması sağlanıyor. Biniş sırasında çekilen fotoğraflar, 1 saat süren uçuşun sonunda katılımcıya sunuluyor.
Tabii ki ücreti karşılığında (5 YTL)
Başarılı bir uçuş şampanya açılarak sonlanıyor.
İşletme Müdürü Sn.Koray Yüksel
Sn.Koray Yüksel işletme müdürü. Yaptığım kısa sohbet sırasında enteresan bilgiler ediniyorum.
Şu anda yörede yaklaşık olarak 26 adet balon uçuş yapıyormuş.
Müşterilerinin %95'i yabancı turistmiş.
"Türk müşteriler sabah o saatte uyanmak istemiyorlar" diyor.
Bazı geceler 10 kişi için kayıt yapıyoruz, sabaha 3 kişi geliyor. "Diğer arkadaşlar nerede" diye sorduğumuzda "gece eğlendiler (!), sabah kalkamadılar" diye cevap alıyoruz diyor.
-!..
Aklıma büyük üstad Çetin Altan geliyor. "Biz Türkler meraksız insanlarız" dedikten sonra "Merak öncelikle enerji ister, biz bir başkasının enerjisini kullanmaya bayılırız" diyerek bizleri düşünmeye zorlardı...
Daha ne desin ki...
Ben bu konuda son söz olarak Türk Hava Kurumu'nun balonları ile uçun derim.
Uçuş sonrası yine bizi aldıkları gibi geri otelimize kadar götürüyorlar.
05:30 da başlayan günümüzün ilk saatleri böyle geçti.
Saat 08.30 da otelimizdeyiz.
Ben hala sinirliyim...
-!..
Süzme hırt...
-!..
Bekliyorum...
3.Dünya Savaşı çıksın, karşı taraftaysan ilk sıraya alındın, bunu böyle bil...
Müttefik isek, seni "mayın tarama" timine yazacağım...
Şimdiden haberin olsun da sonra "söylenmedi" deme.
Kazma...
İyi bir avcı ya da savaşçının ortaya koyduğu entelektüel emek,
sıradan bir İngiliz erkeğininkini kat kat aşar.
Thomas Huxley
Birinci bölümüm sonu.
Devam edecek
Mehmet Emin Bora
26 Eylül 2007 / Ankara