Ayder Yaylası
(Aşağı Kavrun! - Yukarı Kavron!)
Karadeniz Gezi Notları
III. Bölüm
Çığ sonunda oluşan, kardan köprü
Uzun Göl'den sabah çıkarak Çaykara üzerinden sırasıyla; Rize - Pazar - Çamlıhemşin'den geçerek Ayder Yaylası'na ulaşıyoruz.
Burayı ilk defa da 15 sene evvel yapmış olduğum bir gezide görmüştüm. Yol arkadaşım Erinç ise bir yıl evvel gelmiş.
Günlerden cumartesi!
Bu, önceden yer ayırtmadıysanız "yatacak yer bulamama ihtimalinin yüksek oluşu" anlamına geliyor.
Hafta sonu -weeekend- (!) Ayder Yaylası, tıka basa doluyor...
Gece nerede konaklayacağımız belli değil. Rezervasyonumuz yok! Buna rağmen Ayder'in içinden hiç durmadan doğruca yola devam ederek, ulaşabileceğimiz son noktaya kadar gitmek istiyoruz.
Fotoğraf çekeceğimiz için vakit kıymetli.
Düşüyoruz yollara...
Askerlik anılarımı anlattığım yazı dizisinde kardan köprüden bahsetmiş, ama yeterince anlamlı bir fotoğraf karesi bulmakta zorlanmıştım. Bu eksikliği gidermek için bolca fotoğraf çekiyorum.
1977 yılında Şemdinli'de devriye veya keşif görevi ifa ederken ne zaman kardan bir köprü görsek hemen başında durup, atlardan inerdik.
Askerler, önce atı öne sürerlerdi.
At ayağı ile bir iki kere yere vurur, karı koklar sonra da ya geçerdi ya da geri dönerdi.
Biz de ata uyardık.
Güvence bundan ibaretti...
Artvin'e yapmış olduğum gezi sırasında ağaçlara dadanan “ips typographus” adlı zararlı böcek Ayder civarını da sarmış.
İnsanın içi hüzün doluyor. Bu, ölüm anını izlemek gibi bir şey.
İşin bir de bu yönü var...
Aşağı Kavrun!
Şimdilik bir hayat belirtisi görülmüyor.
Buraya kadar yol çok kötü... Yukarı Kavrun'un (!) yolu da bozuk olmalı. İyi olması için bir sebep yok ki!
Ama bence her şeye değer. Yolunuzu buralara düşürmeye bakın...
Ama ikazlarımı da aklınızdan çıkarmayın.
Öncelikle yolun kısa oluşuna aldanmayın, 30 km demek en az 1-2 saat demek. Bazı hallerde daha da fazla olabilir.
Deponuz mutlaka dolu olmalı.
Yanınızda yiyeceğinizi de götürün. Pişman olmazsınız.
Yukarı Kavron!
Özensizliği görüyor musunuz?
-!..
Aşağıda "Kavrun" yazıyor, yukarıda "Kavron!"
Hangisi doğru?
-!..
2 tane düzgün levha yaptırmaktan aciz misiniz?
-!..
"Kavron" kelimesi yörede "kara kovana" verilen bir ad...
-!..
Yanlışsam, düzgününü yazın!
Altına da anlamını.
Biz de öğrenmiş olalım...
Kavron Yaylası. Rakım 2240 m.
Yaylada yemek yemek başlıbaşına bir marifet. Burada da alabalık ve köfte var. Erinç balık, ben ise köfte söyledim. Balık 20 dakikada köfte ise 45 dakikada geldi.
-!..
Geldi ve kaçtı!
Çatalı bir batırdım...
"Möööö" dedi ve gitti!
Arkadaşlarının yanından bana kötü kötü baktığını anımsıyorum...
Kinci...
Aklı bende!
Avcılar asla abartmaz...
Aşçıya, ondan geriye kalan parçaları gösterdim.
"Ne diyorsun" dediğimde "nesi var" dedi...
-!..
Siz siz olun, yanınıza yiyeceğinizi alın.
Avcılar ava çıkmadan yanlarına muhakkak bir miktar yiyecek bir şeyler alırlar. Malum söz;
"Güvenme dayına, ekmek al yanına" şeklindedir.
Bu ikazım tüm yaylalar için geçerlidir. Damak tadına düşkün olanlar, aç kalabilir.
Yayla çok düzensiz.
Burası yaylanın girişi! Çok şey anlatmıyor mu?
Çevre çöp ile dolu. Suların içine teneke parçaları atmışlar. Görüntü son derece itici.
Ama işin dikkat çekici yanı, hiç kimse durumdan şikayetçi değil.
Herkes birilerinin çevreyi temizlemesini bekliyor...
-!..
Tipik ortak özelliğimiz bu...
Bunu önlemenin yolu yok mu?
Olmaz olur mu?
Ayder Yaylası'nın girişinde Çamlıhemşin Belediyesi'ne ait bir kontrol kulübesi var.
Burada araçlardan giriş ücreti alınıyor. Tabii ki alınmalı, hatta bu ücret yükseltilmeli!
Buna karşılık da hizmet verilmeli.
Yöreye giren herkese uymakla zorunlu oldukları davranış biçimlerini içeren bir de belge verilmeli!
"Şunları yapabilirsin, ama bunları yaparsan çıranı yakarım" anlamında...
Araç sürücüsünden bu belgeyi imzalaması bile istenebilir...
Hiç kimseye "ben bilmiyordum" mazeretinin arkasına saklanma fırsatı verilmemeli...
"Araçta bulunanlar müteselsilen yükümlülük altına girmeli" diye düşünüyorum.
Yoksa!..
Yavaş yavaş Ayder Yaylası elden gidecek.
Yazık değil mi!
Gâvur (!) burayı 2 senede dünyanın ilgi odağı yapar...
2 sene sonra burası bundan bin beter olur!
-!..
Yol çalışmaları var...
Daha çok ziyaretçi, sadece daha çok pislik anlamını taşır.
Kanaatim bu...
Son görebildiğiniz tepelerde, yürüyerek gidilen yaylalar ve krater gölleri var.
Boşa akan onca su!
Onlarca güzelliği seyrede seyrede Ayder Yaylası'na iniyoruz.
Kemençe eşliğinde oyun oynayan insanlar yaylaya ayrı bir güzellik katıyor...
Böylesine bir özensizliğe hemen hemen her yerde rastlamak mümkün.
İkaz etsen "ne var ki!" diyeceğine adım kadar eminim.
Bindikleri dalı kesiyorlar farkında değiller.
Yurdum insanı, her şeye rağmen mutlu....
Yokuş aşağı çalmadık kapı bırakmıyoruz duyduğumuz iki kelimelik bir cümle var
- Oda yok.
Son ümit kapısı olarak Ayder'in girişinde bulunan Sis Otel'e müracaat ettik.
Çok şanslıyız. O anda rezervasyon iptali olan 2 odayı derhal tuttuk.
Sis Otel
Tel: 0 464 657 20 30
Otel, Ayder'in en iyisi.
Yemekleri lezzetli, personeli ilgili.
Cumartesi gecesini bu otelde geçirip ertesi güne dinç kalkmak istiyoruz.
Pazar sabahı erkenden kalkıp dışarı çıkıyorum.
Otelin hemen arkasında aşağıda fotoğrafını çektiğim binayı görüyorum.
Aklıma takılıyor!
Yapmış olduğum kısa bir araştırma, binanın Karayolları tarafından şantiye binası (!) olarak yapıldığını, daha sonra Çevre ve Orman Bakanlığı'na, oradan da Belediye'ye devredildiği yönünde...
Yaklaşık olarak 3 seneden beri böyle beklermiş!
-!..
Bunun adı, dünyanın neresine giderseniz gidin "kaynak ısrafı"dır.
Mıcırdan yollarda insanlar ölüyor...
Uğraşılan işlere bak!
Şantiye binası!
Bu tesis vatandaş Ahmet'in olsa!
Bu tesis vatandaş Mehmet'in olsa!
Onca parayı buralara yatırıp, böyle yıllarca bekleyebilirler miydi?
-!..
Şimdi ekmeğe muhtaç haldeydiler...
-!..
Huçumet işine karışma,
Delinun işine karışma,
Ellağun işine hiç karışma.
Rize Atasözü
Lafun tutulursa hakimsun,
Lafun tutulmazsa sen kimsun
Rize Atasözü
Ayranum budur, yarısı sudur
Yersan da budur, yemesan da budur
Rize Atasözü
III. Bölümün sonu
Devam edecek...
Mehmet Emin Bora
07 Ağustos 2007
ANKARA