Öncelikler veya Avcılık!
Uzun zamandır elim kalem tutmuyor. Evimin altında bulunan hobi odamı su bastı.
Hem de bir ay arayla 2 kere.
Özenle muhafaza etmeye çalıştığım pek çok eşya neredeyse atılacak hale geldi.
Sorun, 28 sene evvel yapılan alt yapının, halihazırdaki konut yükünü kaldıramamasından kaynaklanıyor.
Belediyeye ait ana kanal tıkanınca...
-!..
Olan oluyor!
Rezalet
Odamdaki eşyaları, nereye taşıyacağımı şaşırdım.
Anlatılacak gibi değil.
Bu arada eşim rahatsızlandı. Yapılan tetkiklerin sonunda ameliyat olması gerekti.
Dalağı alınırken, karaciğerindeki kiste de bakılacakmış.
2 aya yakın bir zamandır, yoğun baskı altında yaşıyoruz.
Bir aile dostum "Zor zamanlarda, tüm aile bir köprüden geçer" dedi
Çok doğru bir tarifmiş!
Ameliyat Ankara Hastanesi'nde oldu.
Eşim 8 gün yattı. Doğal olarak biz de her gün ziyaretine gittik.
Hastane ortamında insan ister istemez hassaslaşıyor.
Yeterince üzüntünüz olmasına rağmen, ister istemez diğer hastalarla da ilgileniyorsunuz...
Ortak payda "acı" olunca, insanlar bir diğerini daha kolay anlayabiliyor.
Hele hele bu bir çocuk olursa...
Durum daha da vahim oluyor.
Ben Alihan Torsun'u ilk defa annesinin yanında ve bize ait odada gördüm.
Eşimi sevmişler... Onun yalnızlığını paylaşmaya gelmişler
İçim parçalandı...
Alihan Torsun
Alihan 1.5 yıl evvel tarlada oyun oynarken bilmeden bir mayına basmış...
Bir gözünü ve sol elinin parmaklarını kaybetmiş.
Annesi Şehriban Torsun ile 20 gündür hastanede ameliyat sırası bekliyor.
Eli ameliyat edilecek...
-!..
Gözün çaresi yok.
-!..
Babası işsiz, köyde diğer 5 kardeşe bakmaya çalışıyor.
Hakkari / Yüksekova / Esendere'de
-!..
Ananın yüreği paramparça, çaresiz ve imkansız!
Elde yok, avuçta yok...
Kendisine yaptığımız küçücük bir yardımı aynı gün Hakkari'ye gönderecek kadar da aklı evinde...
Şehriban Torsun kaça bölünsün ki...
-!..
Ama yine de, evinde bıraktığı 5 aylık ikizlerini merak ediyor!
-!..
İnsan ne yapacağını ne diyeceğini şaşırıyor.
Bu ve benzeri pek çok örneği görmemek için insanın gözünün değil, kalbinin kör olması lazım...
-!..
Gerçeklerden kaçarak sorun çözülmüyor ki!
Yeri geldikçe gezi notlarımda çocuklara sık sık yer vermeye çalışıyorum.
Onlar bizim geleceğimiz.
Onların durumu hiç de iç açıcı değil.
Dolayısıyla bizim de geleceğimiz.
"Bu konunun avcılıkla ne gibi bir ilgisi var?" diye sorabilirsiniz.
Özellikle, yabanhayatı açısından önemli bir potansiyele sahip olan Doğu Anadolu toprakları, pek çok insanımızın birinci sınıf bir hayat yaşaması için yeter de artar bile...
Batı dünyası gözünü buraya dikmiş.
"Ayrılık" tohumları serpiyor,
Kardeşi kardeşe düşman ediyor...
Yaşanan tüm olumsuzluklar yetmiyormuş gibi,
Bu ve benzeri pek çok alan, aynı zamanda bilinçsiz avcılar tarafından tarumar ediliyor.
31 Mart 2007 / Akşam Gazetesi
Tek suçlu avcılar değil.
Aşağıdaki gazete haberini iki şekilde yorumlayabiliriz.
1- Haber doğruysa.
Varsalım ki öyle olsun. Bu hayvanı öldürmeye kimin ne hakkı var?
2- Haber, sansasyon yaratmak maksadı ile yapılmış ise.
Yapılan ayıp değil mi?
İki gün evvel eşimi ziyaret için evimize kadar gelen değerli dostum Sn. Av. Zafer Batu benzeri bir konuyu tartışırken "Bizler, kahraman olmaktan adam olmaya fırsat bulamadık" dedi.
Medyada boy gösteren (!) kendini bir şekilde ya kahraman, ya da önemli biri zannediyor.
"Önemli" ile "değerli" olmanın farkını 50 senedir Çetin Altan Üstadımız anlatıyor...
Anlamadık, bu gidişle de yakın zamanda anlayamayacağız.
Bakanlığın bu ve benzeri konulardaki hassasiyeti, uygulamaları, eksik ve yetersiz.
Yabanhayatı üzerinden politika yapılıyor!
Örnek.
Bu topraklarda 100.000 kızılgeyik barınabilir ve her sene 10.000 kızılgeyik avlanabilir.
Ama ne yazık ki sayıları 2-3 bin kadar kalan kızılgeyik avlanmaya açılıyor.
Neden?oyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan memelileri bu dönem (!) ava açan idareye (!) ödül verme hazırlıkları var...
-!..
Bekleyin, daha sonra "haklıymış" diyeceksiniz.
Avcı eğitimi çalışmalarının cılkı çıktı.
Koruma kontrol çalışmaları, bir kaç ilin dışında neredeyse tamamen bitti.
Öyle iller var ki, avcıları neredeyse hiç suç işlememiş!
Bu anlayışla, "2 raflı köy bakkalı"nı bile idare edemezsiniz...
Yanlış üzerine yanlış yapılıyor...
Siz de gidilen yolun sonunu görebiliyor musunuz?
-!..
Biz yine öz eleştiri yapalım.
Ülkemizin öncelikleri, ehemmiyet sırasına göre açık yüreklikle seslendirilebilse, avcıların sorunları acaba kaçıncı sırada olurdu dersiniz?
Bu mantıkla yapılan sıralamada;
Yabanhayatının geleceği üst sıralarda olurken;
İçinde bulunduğu zamanın ve var olan şartların mesuliyetini kavramaktan uzak,
Avcılığı küçük çıkarı için yapan insanların topluma "sorun" diye aktardıkları "listenin sonunda bile yer bulamazdı" diye düşünüyorum.
21 yüzyılda avcılık; doğal kaynakların yönetiminden sorumlu olan idarenin işareti doğrultusunda regülatör görevi yapan avcılarla yapılan ekonomik bir etkinliktir.
Avcılığa 21.yüzyılda "boş zaman değerlendirmesi" olarak bakmanın -bakış açısına bağlı olarak değişse de- çok da anlamlı olduğunu düşünmüyorum.
21. Yüzyılda avcılık, sadece avcıların isteklerine göre düzenlenemez.
21. yüzyılda avcılık popülizm anlayışının hakim olduğu
Üniversitelerin yabanhayatı ile ilgili kürsüleri mezun vermeden, sağlıklı bir çıkış yolu bulunabileceğine inanmıyorum.
Görünen odur ki avcıların büyük bir çoğunluğu anlatmaya çalıştıklarımı kavramaktan çok uzak görünüyor.
Daha da üzücüsü, idare de aynı yanılgı içinde...
Tek ümit ışığı üniversiteler!
-!..
Bekliyorum.
Ama beklemeye vakti olmayan insanlar var...
Alihan ve Şehriban Torsun
Bu insanlar Yüksekova'ya bağlı Esendere'de yaşıyorlar. Onların bu zor zamanında onların acılarını paylaşmak isterseniz, Yüksekova Kaymakamlığı ile temasa geçebilirsiniz. Kaymakamlığın size yol gösterebileceğini umut ediyorum.
Var sayın ki bu hafta ava gitmiyorsunuz.
-!..
Ne kaybedersiniz?
-!..
Harcamalarınız için önceden ayırdığınız bir miktar parayı bu "canlara" yönlendirmeyi ve olası sonuçlarını düşünebiliyor musunuz?
-!..
Kendimizi bir an için onların yerine koyalım!
-!..
Yardım edelim...
Şükredelim.
Hastalık hissedilir de, sağlık hissedilmez.
Thomas Fuller
Bugün 1 Nisan Şaka Bayramı".
Hayat her an herkese şaka yapabilir!
Dilerim ki acı olmasın.
Tüm insanlar için sağlılık ve mutluluk diliyorum.
Mehmet Emin Bora
01 Nisan 2007
ANKARA
Not: Eşimin ameliyatı sırasında başta Sn.Dr. Savaş Tezel olmak üzere Sn. Dr. Demokan Erol, Sn. Dr. Haluk Pulat ve Sn.Dr. Erdal Yılmaz'a en içten gelen şükran duygularımla teşekkür etmek isterim. Ödenemez borçların altında kaldığımın bilincindeyim.
Bir diğer teşekkür borcum da bu süre içinde bizleri yalnız bırakmayan dostlarımız için olacak.
"Bu köprüden (!) dostlarımızla beraber geçtik!" Onlara da en içten gelen duygularla teşekkür etmek isterim. Sağ olun var olun.