Sulak Alanlar!


DÜNYADA SULAK ALANLAR GÜNÜ
TÜRKİYE'DE KURAK ALANLAR MI?

 

Fotoğraf: M.E.Bora / Nemrut Krateri

2 Şubat Dünyada Sulak Alanlar Günü olarak benimsenmiş. Dünya, özellikle de gelişmiş ülkeler sulak alanların insan yaşamı ve doğa için önemini kavramış durumda... 

Sulak alanlar neye yarar?
 
- Sulak alanlar yer altı sularını ve toprağın tuz-su dengesini koruyarak verimliliği, içme suyunu ve yaşam kalitesini garanti ederler.
 
- Sulak alanlar bulundukları yörenin iklimini düzenlerler. Bitki örtüsünün doğal kalmasını sağlarlar.
 
- Fazla suyu tutarak sel felaketlerinin zararını azaltırlar.
 

- Doğal hayata barınak sağlarlar.

Şimdilik özetleyebileceğimiz bazı yararları bunlardır. ABD''de sulak alanların kaybedilmeyeceği, hatta her sene artırılacağı yasa hükmüne bağlanmıştır. Ülkemizde ise tüm yasalar ve uluslararası andlaşmalar mevcut olduğu halde, sulak alanlarımızın yaklaşık olarak yarısını kaybettik.

Fotoğraf: M.E.Bora / Tunceli -Ovacık

Son 20 yıl içerisinde kişi başına düşen su miktarımız 4 bin metreküp iken 1400 metreküplere geldi.

 
Kayıpların sebebi biraz ilgisizlik, biraz da yönetim karmaşası. Su üzerinde herkes yetkili. Dolayısıyla su "güme gidiyor". DSİ kanundan aldığı yetkiyle sulak alanlara "bataklık" ve "tarlaya dönüştürülecek alan" olarak bakıyor. Tarım Bakanlığının tek derdi arazilerin sulanması. Çevre ve Orman Bakanlığı yeni uyandı ama onun da yetkisi yok. Ceza kesmekle de iş bitmiyor.
 
Çevre ve Orman Bakanı Sn. Osman Pepe, gün dolayısıyla yaptığı açıklamada;

"....Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yasaklanmıştır. Bu konuda, 2007 ile birlikte sulak alanlarını kirleten ve zarar verenlere cezai uygulamalara da başlandı. Sulak alanların korunması konusunda tüm kurum ve kuruluşlar, üzerlerine düşen görevleri yerine getirmezlerse özellikle iç bölgelerimizde içme suyu temini dahi tehlikeye girebilecek ve çölleşme tehdidiyle karşı karşıya kalınabilecektir." diyor.

Tüm kurum ve kuruluşlar dediği, devletin diğer kurumları... Onlara söz geçirilemiyor. Diğer yandan 1. sınıf tarım arazilerinin amacı dışında kullanılmasını engelleyen Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası gevşetiliyor, geçiş süresi uzatılıp duruyor.

Fotoğraf: M.E.Bora / Tunceli -Ovacık - Gözeler Mevkii

 

Aynı gün Tarım Bakanı Sn. Mehdi Eker;

"Kuraklık var, felaket yaşanacak, bunların hepsi spekülasyondur. Bazı çevreler bilinçli olarak spekülasyon yapıyor. Buğday fiyatlarını yükselterek, piyasalarını yükseltmek için bu dedikoduları çıkarıyorlar" diyor.

 
Devamla "Nasıl kuraklık olacakmış, şaşırıyorum. Şaşırmamak elde değil, memleketin yarısı şu anda karlar altında, hatta ulaşılamayan köyler var; yolları kapalı yerler var. Bu nasıl bir kuraklıktır. Böylesi birortamda kuraklık tehlikesi olur mu?" diyerek iklim değişikliği hakkında bilimsel tespitini yapıyor.
 

Görüldüğü gibi devletin ilgili kurumları arasında, konunun tanımı açısından bile bir uyum yok. Ya özel sektör ? Özel sektör daha beter. Malum bir ekonomik meslek kuruluşu yöneticisi çıkıp, çevre düzeni planını eleştirerek tarımsal topraklarda organize sanayi bölgesi kurulmasını savunmuştu.

Kendisine kalsa hiç çevre düzeni planı yapılmasa "çok süper olacak".

Sulak alanlarımızın maruz kaldığı kirlenme riskinin kaynağı da Bakanlıklar değil, özel sektörümüzdür. Firmalarımız birincil ödevleri olan arıtma tesisi kurmak için devlet yetkililerinin gözünün içine bakıp yardım, teşvik vs. dilenmektedirler.

Fotoğraf: M.E.Bora / Ağrı

 
Ülkemiz halen yarı-kurak bir ülkedir. Suyumuz doğru yönetilmediği halde, sadece uzakta kuşların yaşadığı göller değil, çocuklarımızın yaşam kalitesi tehlikeye girecektir. Artık kamuoyunun bilinçlendirilmesiyle kaybedecek vakit yok. Kısa vadeli çıkarlarımızı bir kenara koyarak uzun vadeli refahımız için önlemler alma zamanıdır.
 
Dünya Sulak Alanlar Günümüz kutlu olsun.
 

Mehmet Ekizoğlu

05 Şubat 2007

ANKARA

Bu yazı 8669 kez okundu...