Kekliğe Yakışmayan Ölüm
Tekrar merhaba Mehmet Bey;
Bu mektubumun amacı, üretmek için ciddi emek harcanan, türkülere konu olmuş, avı çok keyifli olan ancak avlanma limitlerine gerçekten dikkat edilen “kınalı keklik” ile ilgili olarak geçtiğimiz hafta yaşadığım trajik bir olayı sizle paylaşmak.
Olay, Eskişehir yoluna alternatif ve paralel olarak yapılan ve gerçekten yoğun bir şekilde kullanılan kent merkezi ve Ümitköy arasındaki çevreyolunda meydana geldi. Akşam üstü ofis çıkışında, evime yakın oturan bir arkadaşımla birlikte bu yolu kullanıyorduk. Gidiş-geliş üçer şeritli olan bu yolun sağ ve solunda oldukça geniş tarlalar mevcut. Seyir esnasında, arkadaşımın “yolda güvercin var dikkat et” ikazıyla bahsettiği hayvanı gördüm.
Bu bir güvercin değil, ergin, oldukça iri, ayakları ve gagası kıpkırmızı olmuş bir “kınalı keklik”ti. Hayvan yolun sağındaki alçak ve ızgaralı emniyet direklerinin arasından geçmiş, yolun ortasına kadar sekmiş ve durup karşı şeritten geçen arabaları seyrediyordu. Dağlarda peşinde koştuğum kuşu asfalt üzerinde sekerken görünce bir an şaşırdım!Ne yapmam gerektiğine karar veremedim ve ona çarpmamak için frene basıp yanından geçtim. Ama arkamdan üç şerit halinde ve süratli gelen araçların aynı hassasiyeti göstermeyeceği aşikardı. Tam bunları düşünürken dikiz aynasına baktım ve önce kuşun havalandığını sonra da gelen aracın ön camına vurarak öldüğünü gördüm. Durup geri geri giderek yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek istedim.
Gittiğimde çoktan ölmüştü.
Cansız bedenini elime alıp birkaç dakika sevdim onu ve tüylerini düzelttim 1,5-2 yaşında olduğunu tahmin ettiğim, mahmuzları çıkmaya başlamış çok yakışıklı bir horozdu.
Bunca yıllık avcılık hayatımda, bir keklik arkasından gözlerimin dolacağı hiç aklıma gelmezdi.
Bir yanlışlık vardı: “bu hayvan, bir trafik kazasında ölmemeliydi!”. Belki eceliyle, belki bir tilki tarafından belki de bir pointerin fermasında ölmeliydi ama asla bir otobanda araç çarpmasıyla değil…
Büyükşehir belediyesinin o yoldaki orta refüj ağaçlandırması gerçekten çok başarılı. Acaba diyorum, bu yolun sağ ve sol yanlarına çakılacak 2 metrelik direkler arasına telörgü çekilmek suretiyle kekliklerin yola çıkması engellenip bu duruma bir son verilebilir mi? Buna benzer bir uygulamayı, 1990 yılında, Trap-Skeet World CupTurnuvasına katılmak için gittiğim Hollanda'da görmüştüm.
Sizin de bildiğiniz gibi bu sayede hem yabanhayatı korunuyor hem de sürücülerin hayvanlara çarpmamak adına kaza yapması engelleniyor.
Saygılarımı sunuyor, iyi çalışmalar diliyorum.
M. Ayhan İŞLER
01.06.2006 / ANKARA
Merhaba,
Gördünüz değil mi!..
-!..
Avcının yüreğini.
-!..
Lütfen, avcılar hakkındaki önyargılarınızı -en azından bir süre için -askıya alın...
Şimdi sizlere benzer bir örnek vermek istiyorum. Ankara Şb. Müdürlüğü yabanhayatını desteklemek için önemli ölçüde çalışma yapıyor. "KARANDERE" başlıklı yazımda detaylarını bulabilirsiniz.
O gün biz sadece keklik salmadık.
Araba ile sahaya giderken yolda bir kaplumbağaya rastladık. Sizlerede olmuştur...
Ama içinizde avcılık varsa (!) daha da doğrusu sevgi ve merhamet varsa...
Bir anda içinizin ezildiğini hissedersiniz...
Metin kardeşim de benim gibi düşünmüş olacak ki, hemen frene basıp aracını durdurdu... Kaplumbağayı şefkatle tuttu...
Onun asla geçemeyeceği duvarı bir çırpıda aşıp yine onu güvenli bir ortama götürmek için yolun yukarılarına doğru çıkmaya başladı..
Ta ki güvenli bir ortama varıncaya kadar...
Bizlerde bu sahneyi büyük bir keyif ile seyrettik.
İlk anda "çelişkili" görünse bile, avcılığın "olmazsa olmaz"larının içinde önemli ölçüde merhamet duygusu vardır. Yabanhayatı içinde "regülatör" görevi üstlenen avcılar bu duyguyu yüreklerinde sürekli olarak yükselen ölçülerde taze tutmayı becerebilmelidirler.
Bunun yolu ise "sürekli eğitimden" geçer.
Başka bir yol da yoktur.
Sn. M.Ayhan İşler yüreğinde yaşadıklarını benimle paylaşmak istemiş..
Onun sayesinde ben de sizlerle paylaştım.
Teşekkürler Sn.İşler.