Eğitim Kitabı
05.12.2004 tarihinde "Şeref ve Haysiyet Duygusundan Zerrece Nasibini Almamış İnsan Artıkları!.." başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır.
Okumayanlar, avcıların gündemini yeterince takip etmeyenler ise, aşağıda yayınladığım belegelere bir anlam vermekte zorlanabilirler. Görüldüğü üzere ben yine, bakanlığın yapmak istediği her çalışmaya olanca gücümle ve hiç bir beklenti içinde olmadan destek olmaya devam ediyorum. Allah'ın bana hediye ettiği ömür boyu da bu, böyle devam edecek.
Çok merak ediyorum, asılsız iddiaların sahipleri şimdi ne yapacaklar?
Nasıl bir yalanın ardına saklanmaya çalışacaklar!..
Ama ben biliyorum ki yalan söylemeyi yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak varsayan o insanlar, her türlü düzeysizliği yapabilir. Ellerinde "İftira" gibi güçlü bir silahları vardır ve utanmaları yoktur. Bu tavır onların seçtiği bir yaşam sitilidir ve özleri budur.
Ata sözlerinin manasını her geçen gün daha iyi anlıyorum. Örneğin böylesi haller için;
"Meyve veren ağaç taşlanır"
veya
"Gerçek çizmeyi giyerken yalan dünyayı dolaşır" derler.
Tabii ki seçenekler bunlarla kısıtlı değil.
“Ardından kırk köpek havlamayan kurda kurt demezler” sözü de Anadolu'da söylenir...
Bence hepsi uygun...
Mehmet Emin BORA / 08.07.2005 / ANKARA