Uzunca bir süredir yivli silah almayı düşünüyordum. Tabi bunun için öncelikle ekonomik şartlarımı uygun hale getirmem gerekiyordu.

Kısa bir süre önce bu hayalimi gerçekleştirdim. Gerek okuduklarım gerekse çevremdeki tecrübeli kişilerin, ki bunların başında sayın M. Emin Bora, sayın Taner Bulut ve sayın Başar Candemir gelmektedir, tavsiyeleri üzerine 30.06 SPR kalibrede karar kıldım ve MKE Kurumunun 2013 yılı içerisinde ithal ettiği silahlardan bir tanesini satın aldım.

Takdir edersiniz ki yivli av tüfeği sahibi olmak satın almakla bitmiyor, hatta yeni başlıyor..!
Zira; fişek, kılıf, dürbün, dürbün ayakları vs vs.. anlayacağınız öngöremediğiniz bir sürü şey sizi bekliyor.

Orman avı ve de ekseriyet ile domuz avı yapacağım için, Amerikan asker ve polisinin yakın savunma ve taarruz esnasında kullandığı “Red Dot” (kızıl nokta) tabir edilen, dürbün gibi büyütmesi olmayan fakat 20m ila 200m arasında kusursuz performans sağlayan bir malzeme kullanmaya karar verdim

.

Yine öğrendiklerim neticesinde, red dot’u silahıma monte edebilmem için bir zemine (base) ihtiyacım vardı. Taner abi ve Başar’ın da yardımıyla “picatinny rail” adı verilen, adeta minik bir tren rayına benzeyen bir malzeme edinmem gerektiğini anladım ve derhal aramaya başladım.

 
Uzun uğraşlar sonucu Amerika’lı bir firmada benim silahım için üretilmiş olan picatinny’i buldum. Ancak kargo dahil fiyatı 137,50 USD olduğu yani gümrük mevzuatı gereği yasal limit olan 100,00 USD’yi geçtiği, aynı zamanda ürünün faturasında “Fits Browning Long Action Rifle X-Bolt only” (sadece Browning büyük kalibre yivli silah için uygundur) yazacağından mütevellit gümrüğe takılma ve astarının yüzünden pahalıya gelme hatta silah parçası olduğu için gümrükten çıkaramama ihtimalim bir hayli yüksekti.

Uzun lafın kısası başka alternatifler düşünmeye başladım.

Ne de olsa bilindik bir söz vardı, “demokrasilerde çareler tükenmez !!!”...

Farklı bir konudan dolayı beni arayan kuzenim Serkan’a bu problemden bahsettim, çünkü Serkan İstanbul’da döküm, kalıp vb işlerle uğraşıyor, bazı silah üreticilerine mekanik aksam sağlıyordu.

Serkan’dan gelen cevap oldukça tanıdıktı; “Abi sıkma canını, silahı gönder hallederiz !!!”

“Hallederiz”den kastının ne olduğunu sordum, yakın dostu olan Salman kardeşlerden bahsetti. 1985 senesinde Trabzon’dan İstanbul’a gelen Salman kardeşlerin (Yıldıray ve Şentürk SALMAN) İstanbul Gaziosmanpaşa’da baba mesleği olan silah tamirat ve tadilatı ile uğraştıklarını öğrendim. Av ile araları pek olmasa da silah üzerinde neredeyse harikalar yaratıyorlar desem abartmış sayılmam.

(Yıldıray Salman , Şentürk Salman)

Yeter ki siz ne istediğinizi tam anlamıyla onlara aktarın. Gerisi tam bir keyif..

Oldum olası “sanayi tozundan” hoşlandığımdan dolayı, hem bu “sanatkarlarla” tanışmak hem de kuzenimi ziyaret etmek için Salman kardeşlere misafir oldum.

Kendilerinin izniyle çektiğim fotorafları ve kronolojik sıraya göre malzemenin yapılışını sizlerle paylaşmak istiyorum.

10:15 civarında atölyeye girdim ve ne istediğimi anlattım.

 

Girişte, sergi alanı olarak kullandıklarını tahmin ettiğim bir bölüm var.

Sadece usta değil aynı zamanda eğitmenler!!!

İşimize dönecek olursak, Red Dot zemini olarak kullanılacak picatinny için uygun ölçüler belirleniyor (en, boy, yükseklik ve vida yerleri)..

Picatinny’nin ön tarafı namlu üzerinde olacağı için namlu çapı ölçüsünde radius (oval bir şekil) vermek gerek...

Ürünün kabası bitmiş durumda...

 

Şimdi sıra çok kritik olan civata deliklerini açmakta...

 

Vida delikleri açılırken gerçekten çok hassas çalışılıyor...

 

Sıra geldi kumlamaya..

 

Artık picatinny’miz kaplamaya hazır..

 

Uygun vidalar seçiliyor..

 

Seçilen vidaların “kafa” kısımları inceltiliyor..

Kurma kolunu çekip, patlayan mermiyi dışarı alırken boş kovan çarpmasın diye picatinny’nin fazla kısmı işaretlenip kesiliyor...

Ve sonunda picatinny’miz hazır..

 

Patlamayla oluşabilecek titreşimleri ortadan kaldırmak için epoxy (bir nevi dolgu maddesi) hazırlanıyor.

Artık montaja hazırız..

 

Ve beklenen son...

Şu ana kadar konu mankenimiz Sayın Şentürk Salman’dı.
Sayın Yıldıray Salman’ı da işini yaparken daha doğrusu “ustalığını gösterirken” görüntüledim..

 

Silahın ağacındaki minik baklavaların laser yerine elde yapıldığını görünce hayranlığım bir kat daha arttı desem yanlış olmaz..

İş bittiğinde saat 17:50 civarındaydı.

İnanın bana öğlen yemeğini bile atölyede yedik, sağolsun kuzenim Serkan, sanayi usülü ekmek arası bol soğanlı arnavut ciğeri ısmarladı..

(Yıldıray Salman, Ayhan İşler, Şentürk Salman)

 

(Yıldıray Salman, Serkan Uzunoğlu, Şentürk Salman)

Velhasıl kelam dostlar, emek, ustalık ve benzeri herşeyi gördüm..

“El emeği göz nuru” dedikleri bu olsa gerek..

Eğer silah sahibi iseniz, Salman kardeşlerin numarasını bir yere kaydetmenizde fayda var        (0.212.581 47 34 / 0.212.545 51 19), zira mutlaka lazım olur..

Güleryüzleri, samimiyetleri ve tabi ki zanaatkarlıkları ile kısa sürede sizlerin de güveninizi kazanacaklarından en ufak bir şüphem yok..

Yivli silahlar genelde Alman malı olduğu için bir tekerlemeleri bile var;

“TÜFEK ALMAN’DAN, BAKIMI SALMAN’DAN” diye...

Kalın sağlıcakla..

Ayhan İŞLER
31.08.2013 / ANKARA