Kemaliye'de Yasa Dışı Yapılanma


 

 

 

Avcılık bu mu?... 

Aşağıda kısmen alıntı yaptığım yazımı, 7 Ağustos 2004 tarihinde yazmışım. O günden bu güne 17 sene geride kaldı. O gezi Kemaliye'ye ilk gidişimdi. Bu güzel ilçeyi görür görmez ona büyük bir tutku ile bağlandım. Görsel zenginliğin yanı sıra sıcakkanlı insanı o kadar cana yakın ki... Anlatmakla olacak gibi değil, yaşamak lazım... Kendimi baba evine gelmiş gibi hissettim. Bu çok iddialı tanımı tüm ülkeyi, özellikle Doğu Anadolu'yu baştan sona defalarca  gezen bir kişi olarak ifade ediyorum. 

Özde Kemaliye; taşı, toprağı, suyu, havası, uçanı, kaçanı ve çok zengin habitatı ve özellikle "gani gönüllü aydın insanı" ile ülkemiz için bir iftihar vesilesidir. O gün bugün duygularım bir milimetre geri gitmediği gibi zaman içinde "Kemaliye aşkı" tüm yüreğimi sardı. Bunda Sn. Prof. Dr. Ali Demirsoy'un çok büyük etkisi olmuştur.  Bu sıra dışı insanı tanımış olmaktan da ayrıca büyük gurur duyuyorum...   

Bakın o zaman ne yazmışım:

!..    

(Kemaliye’de yaşanan tek acı gerçek, Yaban Hayatı Koruma Sahası’nın hemen yanı başında ve özellikle üreme mevsiminde yapılan yasa dışı yaban keçisi avından ibaret değildir. İlçe girişine, 1-2 km. mesafede bulunan TAŞYOL ismi ile anılan yaklaşık 9 km'lik ham yol, kelimenin tam anlamı ile doğanın bağrına saplanan bir bıçak gibi orta yerde durmaktadır.

 

Mayıs -2003

Yol, bu fotoğrafın çekilmesinden takriben 4 ay sonra ulaşıma açılmıştır. Üst planda görülen  fotoğraf karesi dağ silsilesinin ulaşıma açılmasından önce çekilen son fotoğraf karesidir... Kemaliye ile Divriği arasındaki mesafeyi, ulaşım açısından kısaltacağı iddiası ile ve 70 yılda yapıldığı bilinen bu çalışma, aslında binlerce yıldır bu alanda varlıklarını sürdürmeye çalışan yaban hayvanlarının yaşama haklarına tecavüzden başka bir şey değildir.)

 

Son dinamitler patlatılırken ben oradaydım.

 

 

Bir arabanın bile zor geçeceği riskli yol parçaları ile dolu olan mevcut yol, şimdilik ham olarak duruyor. Kış aylarında buzlanma ve heyelan tehlikesi ile her an yüz yüze. Bu yolun açılması ile bu alanda yaşayan tüm yaban hayvanları tedirgin olmuş ve bundan da öte, bir katliam tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır. Doğal yapıdan kaynaklanan gerçekler nedeni ile kanyonun bir tarafından arabanızla giderken çok değil, 100 m ötedeki bir yaban keçisini yivsiz av tüfeği ile vurmanız işten bile değil. Zaten bunu da yapıyorlar. Vurulan yaban keçisi suyun öte yakasında ise bunu almanız için şişme bir bot ile karşıya geçmek sadece 10 dakikanızı alacaktır.

  

Kanyonun Divriği istikametine çıkışı

Ekim ayı sonunda dökülen yapraklar bu hayvanları savunmasız bırakacak ve katliam özellikle bu hayvanların üreme mevsimi olan Kasım ve Aralık ayı içinde olanca şiddeti ile devam edecektir. Bu yol açılmasaydı, binlerce yıldır olduğu gibi bu hayvanlar bu alanda nispeten de olsa güvence altında olacaklardı. Şimdi sormak lazım: Bu yolu niçin açtınız?.. Bir konuya açıklık getirmek isterim. Medeni ülkelerde bu yol açılır!.. Yaklaşık olarak 10 km olan bu tünel, güvenli geçişler için daha da geniş olmalıydı. Ayrıca yol boyunca özellikle olağanüstü haller için sağlık merkezleri kurulur, tünelin her metrekaresi güvenlik görevlileri tarafından kamera ile 7/24 365 gün kontrol edilirken, yapılanlar bununla da sınırlı kalmazdı. Doğa ile uyumlu yürüyüş yolları her iki kıyı şeridi için söz konusu olurdu. Benim aklıma bir çırpıda gelenler şimdilik bunlar. İddia ediyorum ülkenin en çok turist çeken tabiat alanı, çok değil 20 sene içinde bu kanyon olacaktır. Şimdilik bu konu burada kalsın. Çünkü çok daha öncelikli çözülmesi gereken problemlerimiz var. Geriye gideceğiz. Hem de milyonlarca yıl geriye... Malumunuz olduğu üzere nereden geldiğini bilmeyen nereye gideceğini de bilemez. Avcılık yapan veya avcı olmak isteyen kardeşlerim bu yazıyı mutlaka okumalı diye düşünüyorum.

 YABAN HAYATI İLE İLGİLİ OLAN TÜM KARDEŞLERİMİZİN DİKKATİNE

...26 Kasım 2021 tarihinde Erzincan iline bağlı Kemaliye ilçesinin Tunceli ile birleştiği bölgede 4915 sayılı Kanun'a aykırı olarak Yaban Keçisi avlamak için yapılan 18 adet gümenin yıkımı, Tarım ve Orman Bakanlığı 13. Bölge Müdürlüğü Erzincan DKMP Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirilmiştir. Aşağıda bu işlemin yasal dayanağı olan 4915 sayılı Kanun'u bilgilerinize sunarım.

Aşağıdaki yazımı okumadan önce "yıllar önce ne oldu? Bunu bilrseniz yapılan  bu  çalışmanın ne denli önemli olduğu bir kere dah ön plana çıkar". 

Nothttps://www.arpacik.net/icerik_yazar.asp?Icerik=503&Yazar=815

4915 SAYILI KANUN'DA  MAHFUZ GÜMENİN TANIMI

2021-2022 Av Dönemi MAK Kararı içinde bulunuyor. (Resmi Gazete'de) 

Sulak sahalarda (ormanlık alanların dışında) su kuşu avcılığında kullanılmak üzere; saz, kamış, diken, ot, çuval vb. malzemelerden yapılmış ve alttan su girmesini engellemek amaçlı metal malzemeyle desteklenmiş ve taban alanı 6 m2’yi geçmeyen taşınabilir gümeler kullanılabilir. Bu malzemeler dışında betonarme, yığma tuğla vb. ile yapılan güme özelliği taşımayan sabit yapıların avda kullanılması yasaktır. Güme kurulmasında aşağıda yer alan hükümlere uyulması zorunludur; Her bir genel ve devlet avlağında kurulacak güme sayısı, genel ve devlet avlağının toplam alanın 250 ha bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır. Bu sayıda güme kuruluşuna izin verilecektir. Her türlü güvenlik tedbirleri avcılar tarafından alınacaktır. Güme kuracak avcılar hangi avlağa kurmak istiyorsa bir dilekçeyle bağlı bulunduğu İl Şube Müdürlüklerine eylül ayı içerisinde başvuru yapacaktır. Başvuru sahibinin o bölgede ikamet eden yerel avcı ve avlanma hakkını elde etmiş olması zorunludur. Başvurular 10 Ekim tarihine kadar İl Şube Müdürlüklerinde değerlendirilerek izin verilen her bir güme için bir numara verilerek koordinatlarıyla kayıt altına alınacaktır. İzin alan avcı, izin aldığı bu koordinatları başka bir alana  avlanmak maksadıyla taşıyamayacaktır. Herhangi bir avlakta yapılan başvuru sayısı, o avlak için belirlenen güme kurma sayısını aşarsa, başvurular kuraya tabii tutulacaktır. Güme kurulacak yerde alanın doğal yapısı bozulacak müdahalelerde bulunulamaz. Gümeyi saklamak maksadıyla alanda çukur kazılamaz. Alanda bulunan bitki örtüsü yakılamaz, sazlar sökülemez ve tahrip edilemez.

 

AŞAĞIDAKİ FOTOĞRAFLARDA GÖRÜLEN 18 ADET GÜME, YÜRÜRLÜKTEKİ YASALARA AYKIRI OLARAK YAPILMIŞTIR.

  DOLAYISIYLA 4915 SAYILI KANUN'A İSTİNADEN DE YAPTIRIM UYGULANMIŞTIR.

1 2

3

4

Avlanma kotası ihale edilen avlaklarda, izin verilen av veya yaban hayvanının tür ve sayıdan fazla avlanması durumunda (dişi, yavru, erkek); bir kotanın ihale bedelinin 4 katı bedel ödenir. Ayrıca tazminat bedeli de uygulanır. Dikkat! Memeli hayvanların yivsiz av tüfeği ile  avlanması Avrupa ülkelerinde halen yasaktır.

5 6
7 8
9 10
11 12
   
13 14
15 16
17 18

YIKIM ÇALIŞMASININ VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN

Saygıdeğer okuyucularım,

Aşağıda gördüğünüz fotoğrafı dikkatle incelemenizi rica ediyorum. İki ilin (Erzincan-Tunceli) arasında bir vadi olduğu açıkça görülüyor. Avcılar(!) bu iki ilin  arasındaki vadiyi çok sayıda güme yaparak kontrol altına almışlar. Yaban keçileri bu güzergahı kullanarak hayatlarını idame ettirebilmek için sahaya girdiklerinde bunun bedelini canları ile ödüyorlar! Yanlış bir tane olsa keşke... Onu da cezalandırmak lazım da. Peki bu katliamı nasıl savunacaklar!.. Gerçekten çok merak ediyorum... Bu geçiş yolunu keserseniz, önlerseniz bu türü milyonlarca yıl içinde kazandıkları alışkanlıklarının dışına itersiniz. Bu onların sonu olabilir. Nasıl anlatsam ki... Sen Erzincan'dan İstanbul'a çok sayıda farklı güzergahtan gidebilirsin değil mi? Üstelik yol üstünde eli silahlı biri seni öldürmek için de beklemiyor. O ise bu şartlar altında neslini sürdürmek için senin yüzünden otoyola mı çıksın?... Ayıp yahu ayıp... Avcı olduğum için utanıyorum. Yazıklar olsun sizlere! 

 

Haritada görünen kırmızı çizgilerle çevrili bulunan alan, Erzincan (Kemaliye) ile Tunceli illeri arasındaki derin bir vadi boyunca, yukarıda fotoğrafları bulunan KAÇAK GÜMELERİN bulunduğu alanı göstermektedir. 

Yukarıda yasa dışı yapılan gümeleri gördünüz.

Bu sorunun neden bu denli trajik bir hal aldığını anlamak için tarihsel sürecin akışını bilmeniz gerekiyor.

Kısa kısa anlatmaya çalışacağım.

Homo erectus, avlanma veya et ihtiyacı!..

Hepinizin bildiği gibi Homo erectus, antropoloji uzmanları ve benzeri konularda çalışan arkeologlar tarafından "ayakta dik duran, durabilen insan" anlamında kullanılır. Tarih sahnesine 2.000.000 yıl evvel çıkan Homo erectus doğal olarak avcılığa çok yatkındı. Hayatta ve ayakta kalmanın olmazsa olmazı, avlanma becerisine bağlıydı. Bu üstün yetenekli insanlar, bir teze göre de tembellikleri yüzünden tarih sahnesinden çekildiler. Sonuç: Süreç içinde evrildik, Homo sapiens olduk. Milyonlarca yıl birkaç satıra sığsın derseniz, anca bu kadar olur derim. Sevgili avcı kardeşlerim... Genetik mirasınızı medeni dünyanın kabul edilebilir ölçekteki değerleri ile uyumlu hale getirmek olmazsa olmaz şartların başında geliyor. Özde alışkanlıklarınızın hızla doğru yönde evrilmesi gerekiyor. Aksini savunuyorsanız önce psikiyatri uzmanına görünmeniz gerekecektir. Yargı ve ceza faslı daha sonra da kendiliğinden sizi bulur. Özde isteseniz de istemeseniz de değişeceksiniz. Sözün özü yürürlükteki yasalara uyun. Bilmelisiniz ki bu konu da tartışılmaya kapalıdır. Bunu aklınızdan asla çıkarmayın. Oyun dışı kalırsanız, "Kendim ettim kendim buldum" son sözünüz olur. Kardeşçe nasihatım bu yöndedir. Ülkemizdeki avcıların çok büyük bir kısmı ne acıdır ki benzeri tavırları sergiler. Bu hal sadece sonuçtur. Sebep ise sulandırılmiş avcı eğitim kurslarıdırBuna Rahmetli Doğan Cüceloğlu "Mış gibi yaşam" derdi...  Avcılık kursları veriliyormuş gibi yaparsak, var olan aksaklıklar sürecek ve her daim aynı kaçınılmaz sonuç doğacaktır. Önce bilgilenelim. Ülkemizde bin 687 avcı derneği bulunduğu, avcı sayısının ise 227 bin 606 olduğu açıklandı (23 Haziran 2016). Bu rakamlar resmi rakamlar olup, gerçek hayatla ilgisi olduğunu hiç sanmıyorum. Bu sadece kayıtlı avcı sayısını gösterir. Ya kayıtsız silahlı insanlar! Onlar kaç kişi? Benim tahminim asgari 1.000.000 civarında olduğu yönünde. Milli Parklar Genel Müdürlüğünün kadrosunda sınırlı sayıda Orman Muhafaza Memuru var. Ülkenin tamamını haftanın 3 av günü için kontrol edeceğim derseniz, belki de 10.000  kişiye ihtiyacınız olacak. Ama bu kontrol gerçek anlamda 365 gün 24 saat olmalı. Sorunun büyüklüğünü görebildiniz mi? Çözülmez gibi görülmesi sizi korkutmasın. Ülkemizden defalarca büyük toprağa sahip olan Batı dünyası bu sorunu nasıl çözmüşse, biz de benzer metodlarla aynen çözeriz. Bunu neye istinaden söylüyorum. Anlatayım. Bu konuda gezmediğim yer kalmadı. Her bölgede yaşayan avcılarla bir şekilde temasım olmuştur. Ne düşündüklerini iyi kötü bilirim. Bu konunun detaylarına girmeden bir hesap yapmak isterim. Örneğin Rusya'nın yüz ölçümü 17.130. 000, ülkemizin ise 783.562  km karedir.

Yaklaşık olarak Rusya ülkemizden 21 kat daha büyüktür. Orada avcılıkla ilgili sorun hemen hemen yok gibi... Biz hala çözüm yolu üzerinde fikir birliği yapmak şöyle dursun, mantık içeren bir teklif bile üretemedikNeticede; sorgulama içeren tartışmaları yapamıyoruz. Herkes suçlu arıyor. Bu kolaycılığa kaçmaktır. Helva yapmak için her türlü malzeme var... Usta yok... Ben bir yol önermek isterim...
Anlatıyorum.
Değerli kardeşlerim., 
Fransa'da bir memeli hayvan avı nasıl yapılır, onu aktarmaya çalışayım. Adım adım gideceğiz. Yoksa yapılan yanlışlıkların ne büyüklükte olduğunu anlayamazsınız. 
1- İlgili kuruma müracaat edip hangi zaman diliminde avlanabileceğinizi öğrenecek, kota varsa bedeli karşılığı para yatıracaksınız. 
2- Öncelikle bilmelisiniz ki, idarenin seçtiği veya uygun gördüğü hayvanı ya da uygun görülenlerden birini avlayabilirsiniz.

3- Sahaya 2 kişinin gözetiminde çıkabilirsiniz. Biri sizi yönetecek. Diğeri  de onu gözlemleyecek.

4- Bir atış hakkınız var. Yaraladıysanız 2. atışı yapabilirsiniz. Kaçana ikinci  kez atış  hakkınız ise kesinlikle yok...

5- Olur ya attınız. Yüksek ceza puanı alırsınız. Seneler içinde bu bir kere daha tekerrür ederse, bir daha da o ülkeye avcı olarak sizi asla almazlar.

Gözlemci size örneğin 1 ceza puanı vermişse, size yardım edene 2 ceza puanı verecektir. Çünkü sizi doğru yönetememiştir. Bu puanlar zaman içinde o yöneticinin de siciline işlenir. Bir ölçüden sonra avcılara eşlik  etmesine izin vermezler.

 Not. Silahınız bu hayvanı avlamaya uygun olmalı (memeli hayvan çin yivli ve uygun kalibreli olacak). Yivsiz silahla memeli hayvan avı yapmak kesinlikle yasaktır.  

Şimdi ana çatı nasıl kurulmalı sorusuna var olan bir düzeni anlatmak sureti ile cevap vereyim .

Örnek Ülke Almanya  

Almanya'da Avcılık Kuralları

Her yeri geldiğinde avcılığın kurallarının yeniden düzenlenmesinden bahsediyoruz. Tamam da bu kurallar neyin nesidir?

Anlatmaya çalışayım :

İdare önce kaba hatları ile avlanabilir alanları haritalandırır. Örneğin tüm ülkede bu alan 20.000 dönüm olsun. Dönüm başına  bu alanda 1 kişinin güvenli avcılık yapabileceğini varsayalım.Yani bu başka bir bakış açısı ile aynı anda tüm Almanya'da 20.000 avcı avlanabilir demektir. Bu  sayı ülkenin taşıyacağı avcı kapasitesini belirler.  Bu aşamadan sonra önce ülke genelinde bir sınav açılır. Bu sınav orman mühendislerini zorlayacak niteliktedir. Birkaç örnek soru aktarmak isterim. Size gösterilen her dışkıyı tanımlamanız gerekiyor. Çok sayıdaki yaprağın hangi ağaca ait olduğunu bileceksiniz. Karanlık odaya alındığınızda karşınıza gelen fotoğraftaki kuşun türünü ve cinsiyetini 2-3 saniye içinde doğru tespit etmeniz gerekecek. Yanlış düğmeye basarsanız dişi veya evcil hayvanı vurmuş olursunuz. Bu sizin için eksi puan demektir. Yine ekran üzerinden size gösterilen yaban hayvanlarının izinden tür tanımı yapacaksınız. O izin eski veya taze mi olduğunu, hayvanın kaç saat önce oradan geçtiğini bilmeniz gerekecek. Avcılıkla ilgili yürürlükteki yasa hakkında sorulan soruları bilmeniz istenecek. Ve daha çok sayıda soruyu doğru olarak cevaplamanız gerekecek. Varsayalım sınav bitti, siz de bir puan elde ettiniz. Bu da 180 puan olsun. Sizinle beraber 350.000 kişi de aynı anda sınava girmişti. Bundan ötesi çok kolay. Anlatayım. 350.000 kişiyi aldıkları puana göre öncelik sırasına sokuyorlar. Şimdi dikkat! En çok puan alan ilk 20.000 kişi o yıl avlanma hakkı kazanmış demektir. Ya diğerleri!  Diğerleri bekleyecek. Hem de çok bekleyecek... Ta ki o ilk 20.000 kişiden bazıları yasaları çiğneyip sistemden bir şekilde çıkarılana kadar. Bu şekilde boşalan yerler dolduruluyor. Kendi arzusu ile avcılığı bırakana veya doğal olarak vefat edene kadar... Özde asla taşıma kapasitesinin üzerinde avcılık yapılmasına izin verilmiyor. Dolayısıyla uygar ülkelerde avcılık sorunu yok denecek kadar azdır.

Not: Önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Sizden daha çok puan alan birileri varsa o dururken siz avcı olamazsınız. Arzu ederseniz harcınızı yeniden yatırır tekrar sınava girer yeniden değerlendirilmeyi talep edebilirsiniz. Bu hak herkes için mümkün. Devlet avlağında durum bu. Özel avlak adından da anlaşılacağı üzere özel statüsü olan paralı avlak.  Not: İspanya'da kınalı keklik avlamak isterseniz 5 sene kadar sıra beklersiniz dersem şaşırmayın.  

Not: Almanya'da avcılıkla ilgili bilgileri Sn. Mahmut Kulein'den 20 sene önce dinlemiştim. Daha sonra o eğitim kitabını Almanya'dan bir arkadaşım ricam üzerine bana getirdi. Sn. Mahmut Kulein'e huzurunuzda içtenlikle teşekkür ederim. Mahmut Bey avcılığı iyi bilen sınırlı sayıdaki avcılardandır.

 Milyonlarca yıllık bir süreç  birkaç satıra sığsın derseniz, "Anca bu kadar olur" derim. Sevgili avcı kardeşlerim... Genetik mirasınızı, medeni dünyanın kabul edilebilir ölçekteki değerleri ile uyumlu hale getirmek olmazsa olmaz şartların başında geliyor. Özde alışkanlıklarınızın hızla doğru yönde  evrilmesi gerekiyor. Aksini savunuyorsanız önce psikiyatri  uzmanına görünmeniz gerekecektir. Yargı ve ceza  faslı  daha sonra da kendiliğinden sizi bulur. Özde bilmeniz daha doğru bir ifade ile mutlaka içselleştirmeniz gereken  bir konu var. İsteseniz de istemeseniz de değişmek zorunda kalacaksınız…

Sözün özü, yasalara uyun. Bilmelisiniz ki bu konu da tartışılmaya kapalıdır. Bunu aklınızdan asla çıkarmayın. Oyun dışı kalırsanız "Kendim ettim kendim buldum" son sözünüz olur. Kardeşçe nasihatim bu yöndedir. Ülkemizdeki avcıların çok büyük bir kısmı ne acıdır ki hala, ilkel dürtülerinin esiridir. Dolayısıyla ataları ile benzeri tavırlar sergiler. Farkına varamadığı veya bilmesine rağmen işine gelmediği için göz ardı ettiği çok büyük bir gerçek var.

Avladığınız tüm hayvanlar hala milyonlarca yıl önce nasılsalar şu anda da aynılar. Ne bıldırcın değişti, ne keklik ne de yaban domuzu.  Ama sen! Sen neydin?  Ne oldun!

Milyon yıl evvel binbir güçlükle avladığın kuşları, domuzu, keçiyi, koyunu şimdi tüfekle kolaylıkla ele geçirebiliyorsun... O ise hep aynı kaldı…

Ekranlarda yaban domuzu avının nasıl yapıldığını görüyoruz. Onlarca kişi, çok sayıda av köpeği, ellerinde silah, bu da yetmezmiş gibi telsiz telefon...

 Ve hareket kabiliyeti yüksek arazi araçları... Bilmeyen askeri operasyon var zanneder.

Kameralar özellikle bazı diyalogları bile bile izleyicinin gözüne sokarcasına yayına alıyor. Örneğin yerel halktan bir veya birkaç kişiyi konuşturuyorlar. Yayınlarda, "İyi ki geldiniz, siz olmasanız ürünlerimiz telef olacaktı" gibi cümleler yayınlanırken, elektrikli bariyerlerin ne kadar yetersiz olduğunun da altı çiziliyor.

Daha çok şey söylenebilir... Siz ne düşünüyorsunuz? İşin daha acı tarafı bu işleri organize eden insanlar avcılık üzerine kitap da yazmışlar. Kitapta "Avcılığın eğitimi mi olur?" denmek suretiyle cahil cesareti sergileniyor. 

Yeri geldi buraya özellikle not düşmek isterim. Milli Parklar Genel Müdürlüğü yazılı ve görsel medyayı mutlaka izlemelidir.

Avcılıkla ilgili bazı suçlar aleni işleniyor. Piyasada yaban hayatı üzerine yazılmış her kitap satın alınmalı, okunmalı ve arşivlenmelidir.

Avcı olmanın şartlarından biri de analitik düşünme yetisidir. 

Doğru yolu bulacağınızı ümit ediyorum.

Şimdi söylemek isediğim birkaç önemli husus var. Yazıya dökmeden ölürüm diye korkuyorum.

??

Ülkemizde "Avcılığın neden sahibi yok?" sorusunun mutlaka bir cevabı olmalı… Çünkü otorite liyakate değil sadakate itibar ediyor.

Bilgi, tecrübe, öngörü, kariyer, deneyim ve benzeri değerlerin yerini tek bir soruya vereceğiniz cevapla kolaylıkla doldurabilirsiniz.

-Emredersiniz.

-!..

 Avcılık neredeyse nefret edilecek bir etkinlik haline gelmiş ise bunun tek bir nedeni vardır. Bu hal sadece sonuçtur. Sebep ise sulandırılmış avcı eğitim kurslarıdır. Kursların ne denli üstünkörü sürdürüldüğü herkesin malumudur.                                                        . 

Şimdi sıra  Milli Parklarda görev yapan Orman Mühendisi arkadaşlarıma geldi.

Aşağıdaki avcılıkla ilgili sunumu izlediğinizde, yeni dünyanın av yaban hayatına hangi açıdan baktığını kolaylıkla görebileceksiniz. Bu suretle yukarıdaki gayri nizami yapılan avcılıkla, bu sunuda ortaya konan verilerin karşılaştırılmasını engin sağduyunuza emanet ediyorum.

 

SUNUYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

 

Değerli kardeşlerim,

Öncelikle son aylardaki başarılı çalışmalardan dolayı sizleri tüm kalbimle içtenlikle kutlamak isterim. Bu çalışma Sn. Gn. Müdür İsmail Üzmez'in emri ile başlamış olup tüm kademelerde çalışan  çok sayıda kardeşlerimin üstün gayretleri ile halen de başarılı bir şekilde devam etmektedir. Sizlere nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Operasyonun bir ucu Tunceli Ali Boğazı'na dayanmış, diğer ucu Kemaliye ilçe hudutları içinde. O tabiat şartlarını iyi bildiğim için her yaşadığınız zorluğu kolaylıkla anlayabiliyorum. Ellerinize kollarınıza sağlık. Operasyonların birbirini takip edeceği yönünde duyumlar alıyoruz. Caydırıcılık işte buna denir. İnanın ne diyeceğimi bilemedim. Hepinizi tekrar tekrar yürekten kutluyorum. Ayrıca yaptığınız işin bir adı olmalı diye düşündüm. "Yeniden Doğuş" günü denebilir ve her sene aynı günde Milli Parklar çalışanları tarafından coşku ile kutlanabilir. Sizce de hoş olmaz mı? Bir tanıma ihtiyacımız var. Çünkü bu günü her yıl kutlayacağız, tarihi ve ismi ile anılacak... İsim için yarışma bile açılabilir... "Yeşeren Umutlarımız" veya "Karamsarlığa Son Verenler Günü" vb. Bunu her yıl kutlarız, iyi bir başlangıç olur diye hayal ediyorum. Ayrıca bir rekabetin yolu da açılmış olur. Bundan ülkemiz karlı çıkar, takdir  sizlerindir.   

Değerli kardeşlerim. Dün akşam kendimi iyi hissetmedim. Eşimi karşıma alarak "Olası bir emrivaki olursa ağlama sızlama yapmayın, vaktimiz az, yapacaklarmız ise pek çok." dedikten sonra geride kalan 60 yılın bana kazandırdığını sizlere nasıl aktarması gerektiğini tek tek anlattım. Çamlıdere'deki kütüphane başlı başına bir kaynak…Yaban hayatı bağlamında sorularınızın yanıtsız kalması düşünülemez bile... Bu siteyi tek tek tarayın. Okudukça önünüzün açıldığını göreceksiniz, benim görmem gerekmiyor. Bir ipucu vereyim. www.arpacik.net internet sitesi içinde haklarında çok olumlu yazı yazdığım insan sayısı 4-5 kişi ile sınırlıdır. Tarih sizleri  ve o kardeşlerimi el üstünde tutacaktır. Bu böyle bilinmeli.

 

Özde dışarıdan bakıldığında var olan sorunlar birileri için çözülemez gibi görülebilir

   Bunun bir tek nedeni vardır.

       "Kafeste doğan kuşlar  uçmayı bir hastalık  olarak görürler"       

Alejandro Jodorowsky

Sevgi ve saygılarımla...

Mehmet Emin BORA

17.12.2021 / ANKARA   

 

Bu yazı 1713 kez okundu...