Saksı Silahtır


   

Şok, şok ,şok... 

Yerden kas gücü ile havalanabilen "dikenfüz"ü rampada ilk defa görüntüledik.

Genel bir başlık kullanılacak ise "silah dünyasında ortalık toz duman" dersem pek de abartmış sayılmam.

Gündemden kim ne kadar haberdar? Bunu takip etmem en azından benim için zor. Dolaysıyla basında peş peşe yayınlanan haberleri yeri geldikçe sizlere sunma gayreti içinde olacağım.Hadi başlayalım.

"Gezi Parkı eylemcilerine saldıran K.M’nin elindeki palayı (zırh) mahkemenin silah saymayarak salıvermesi gözleri Yargıtay’ın silah kriterlerine çevirdi.(Basından)

"Yargıtay uygulamasında neyin “silah” olduğunu belirleme yetkisi hakime bırakılırken, “Fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her nesne silah” sayılıyor. (Basından)

Özellikle yerel seçimler bittikten sonra bireysel silahlanma başta olmak üzere, öznesi silah olan her alanda farklı düzenlemelere gidileceği yönünde bir beklentim var. Bu kanaatimin ip uçları yazılı basında, sosyal medyada çok net görülüyor. Olsa olsa zamanlama değişebilir.

Müdahale mutlak gibi görülüyor.

Bilgimizi pekiştirelim.    

YARGITAY SİLAH TANIMINI GENİŞLETTİ:

Yeni TCK’nın 6. maddesiyle silah tanımı değiştirilmişti. Maddede, “Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet” ve “Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler” silah olarak anlaşılacağı belirtilmişti. Bu tanım ışığında Yargıtay Ceza Genel Kurulu da yeni TCK’ya göre “silah” kavramını tartışıp kapsamını genişletmişti. Kurul, kavga sırasında, yerden aldığı tahta parçası ile mağduru darp edip gözünün kör olmasına neden olan sanığın davasında tahta parçasını silah saydı.

Bu konudaki Yargıtay içtihadı şöyle:
“Eski ve yeni TCK’daki en temel ayrım ‘saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler’in silah kapsamına alınmasıdır. Bu alt bent ile silah kapsamı, 5237 sayılı  (yeni TCK) yasada genişletilmiş ve önceki daraltıcı uygulama terk edilmiştir. Yasa koyucu bu düzenleme ile ‘Fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli’ olmak koşulu ile her nesneyi imal edilip edilmediğine ve hangi amaçla yapılmış olduğuna bakmaksızın silah kapsamına dahil etmiştir. Buradaki ayırıcı ölçüt ‘saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişliliktir.’

ÇATAL, KIRIK CAM BİLE SİLAH
Günlük hayatta mutfakta ve evde sık sık kullanılan birçok alet, tarım ve marangozluk aletleri, kezzap silah olarak nitelendiriliyor.

Silah sayılan eşyalardan bazıları şöyle:“Kırık bira şişesi, yemek çatalı ve at nalı, tırpan, çekiç, ateş küreği, İngiliz anahtarı, kazma, tornavida, dirgen, hızar bıçkısı, levye, satır, balyoz, sivri soba demiri, maşa, çapa, balta, keser, orak, muşta, kama, demir zincir, pense, kırık cam, demir kiloluk, demir mala, tırnak çakısı, delici baston, çakı bıçağı, kezzap, işlenmiş demir boru, demir çapa, demir manivela, demir kerpeten, bel küreği, tüp anahtarı, bağ makası, nakış makası, demir dirhem, çelik cop, bijon anahtarı, boğma zinciri, çivili sopa, iki ağızlı yıldız anahtarı, tırmık, kunduracı bıçağı, koyun kırpma makası, ustura, demir yaba, demir süpürge sapı, demir fıskiye kavalı, demir bükme anahtarı, testere, bıçkı.”

Yukarıda yaptığım kısa bilgilendirmeden sonra geçmiş tarihli yazılarımdan bir kaç küçük alıntı yapmak istiyorum.

Anne Güzel, “Evladına kızınca terlik atmayan anne var mı ki? Terlikle evladına vurmayan anne bile yoktur” diye konuştu.

Güzel’in avukatı H. O.Terliğin Türk toplumunda annelerin ‘vazgeçilmez bir unsuru’ olduğunu söyledi. (https://www.arpacik.net/icerik_yazar.asp?Icerik=1019&Yazar=815)

 

TERLİK SİLAHTIR  (arpacik.net)

 

Yukardaki yazımı 15 Kasım 2016  tarihinde kaleme almışım.

 

Silah deposu:)

Yaklaşık iki sene sonra hem havada hem de yerde  insan gücü ile çalışan asrın silahı "TERLİK"e hava saldırılarında çok yıkıcı etkisi olan  organik bir silah daha ilave edildi. Hem de mahkeme onayı ile....

Saksı... Evet evet yanlış okumadınız saksı.

Her ikisi de mahkeme ile tescil edilmiş.   Hal böyle olunca insan ister istemez şaşırıyor. 

50 seneden bu yana silahla haşır neşir olurum. Yasaları takip (!) etmeye çalışırım. Şu anda kendime olan güvenim yer ile yeksan oldu.

Tüm kalbimle ifade ediyorum. Yaşananları anlamakta zorluk çekiyorum. Bu işin sonu  nereye varacak?

Bir bilen varsa ve beni bilgilendirirse minnettar kalırım.

Ben bu yazımı hazırlayana kadar hemen hemen her hafta  basında silah konusunda önemli polomiklere sebebiyet veren bir haber yayımlandı.

Hadi okuyalım.

MKEK, enflasyonla mücadele kapsamında milli ve yerli üretim tabanca fişeklerinin fiyatında yaklaşık yüzde 7,5 indirim yaptığını duyurdu.  07.01.2019 - (NTV)

 

tabanca mermi mkek.jpg

MKEK enflasyonla mücadele için mermide indirime gitti. (Anadolu Ajansı)

Bu konu derhal siyasete malzeme oldu. 

Sn. Necati Doğru bu konuyu köşesine taşıdı. Sn.Necati Doğru ile -benim açımdan  kısa bir süre olsa da-  Milliyet Gazetesi'nde köşe yazısı yazdık.

Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir köşe yazarı. Öyle ki, zaman zaman kendisine yazılarından dolayı tebrik ve teşekkür mektupları gönderdiğim oldu.

Ama şimdi aşağıdaki yazısını okuyunca bu yazı için aynı değerlendirmeyi yapamıyacağım.

Önce siz okuyun. Daha sonra ben de karşı görüşümü yazayım.

Ben bu yazıyı okur okumaz Sn. Doğru'nun yeterince hakim olmadığı bir konuda -esen rüzgarın etkisi ile olsa gerek- insani  zaaflardan (!) istifade etmek için yazmış olduğu bir yazı diye niteliyorum.

1- Şöyle ki: Bahse konu mermilerle tavşan, keklik, eti yenen her türlü uçan da kaçan  da vurulmaz. (Büyük memeliler hariç)

2- Madem ki mermi  fiyatları enflasyon sepetine girmiyor... Siz de MKE kurumunu yeterli bilgi sahibi olmadığını eleştirebilirsiniz ama bunun üzerinden kendiniz sorup kendiniz cevapladığınız bir diyaloğun nesi  doğru olabilir ki?

Mermi için "can alıcı" diyorsunuz. El hak doğru.

Şimdi soru şu...

Öyle olmasaydı ne olurdu?

Ne olacağını Allah bu millete göstermeyi nasip etmesin.

23.09.1995 yılında Milliyet Gazetesi'nde yazmış olduğum "Ne Delice Kahramanlık" başlıklı yazımdan kısa bir alıntı ile cevap vereyim.

(Not: Bu yazımın tamamını bu sitede : Katagoriler/ M.E.Bora/ Gazete yazılarım/  başlığın altında okuyabilirsiniz.) 

" Parçalanmış bir imparatorluktan arta kalanlarla ortaya yepyeni bir devlet çıkaran şehit ve gazilerimizin savaşta çektikleri sıkıntıları tam anlamı ile  biliyor muyuz?

“Büyük Taarruz öncesi savaş hazırlığı yapan ordumuzun elinde oniki ayrı cins tüfek vardır. İşin asıl vahim yönü bu oniki  ayrı cins tüfeğin her birinin mermileri de ayrıydı. Süvarilerimizin çoğu Sakarya’ya en önemli silahı olan kılıçtan bile yoksun olarak katıldılar."​

Popülizmin dayanılmaz şehvetine kapılırsanız, gerçekleri anlamakta zorluk çekersiniz. Bilmem anlatabildim mi?  

Dolayısıyla Çanakkale'de çoktan pes etmiştik.

Kazanılan Sakarya Meydan muharebe'sinde perişan olmuştuk.

Cumhuriyet nasıl kuruldu?

İstiklal Savaşında Rusya'dan, Almanya'dan, Kıbrıs Savaşı'nda Libya'dan ne aldık?  

PKK  musibeti ile 40 senedir nasıl baş ettik ki?

Rusya'dan şimdi ne alıyoruz?

Amerika ne satmak için dayatıyor? 

Özde "yazınızın  öznesini (Mermi)  işinize geldiği gibi kullanma özgürlüğü hiç kimseye özgü bir hak değildir" diye düşünmekteyim.  

Silah yanlış elde kullanılır ise katil,

Yerinde kullanılır ise kahraman yaratır.

Nasihat etmek kolay, örnek olmak zordur.” (François de La Rochefaucauld) 

Daha da önemlisi gerçek bilgiye ulaşmaktır 

Aşağıda verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere  

Ateşli silah kullanılan olaylara ilişkin 2016-2017 yıllarına ait sayısal verilere yer verilen açıklamada, geçen yıl 26 bin 818 olayda ateşli silah kullanıldığı bildirildi.

Açıklamada, bu olayların yüzde 31,1'inin "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması", yüzde 26,8'inin "kasten yaralama", yüzde14'ünün "tehdit", yüzde 4,3'ünün "taksirle yaralama", yüzde 4,3'ünün "yağma (gasp)", yüzde 3'ünün "kasten öldürme" ve yüzde 16,5'inin de "diğer olaylar" olarak sınıflandırıldığı, toplamda 10 bin 355 ateşli silahın ele geçirildiği, bu silahların ise yüzde 18,4'ünün ruhsatlı, yüzde 81,6'sının ise ruhsatsız olduğu belirtildi.

Bu yılın 10 ayında ateşli silahlarla 23 bin 498 olay meydana geldiği bildirilen açıklamada, "2017 yılının 10 ayında ateşli silahlarla gerçekleştirilen 23 bin 498 olay sonrası ele geçirilen 10 bin 790 silahın yüzde 12,9'u ruhsatlı, yüzde 87,1'inin ise ruhsatsızdır." ifadesi kullanıldı.

Bu veriier bize suç işleyenlerin ruhsatsız silahları tercih ettiğini gösteriyor.Hasbel kader silah ruhsatı alanların bunu nasıl aldıklarını da konu ile bir nebze yakınlığı olan herkes biliyor.  

Bu aşamada sorgulanması gereken en önemli olgu, var olan eğitim sistemi olsa gerek.

Geniş (!)  çaplı araştırma uzmanların işi.

En önemlisi Milli Eğitim Bakanlığı ne düşünüyor acaba! Veya hiç düşündü mü!..

 Not: Sn. Necati Doğru'ya olan saygımda bir azalma yok. Herkes hata yapabilir diye düşünmekteyim.Kötü örnek, örnek değildir

Silah üreticilerinin, satıcılarının mensup olduğu sektörde uzunca bir zamandır süren bir kriz var.

1000 den fazla işyeri kapandı. Sektörde yaprak kıpırdamıyor. İflasların artacağından korkuluyor.

Ne oldu da bu kötü günleri yaşıyoruz! 

Merdivenaltı satışlarına, internet üzerinden yapılan silah satışları da eklenince basında yer alan haberler haklı olarak büyük tepki çekti.

Konuya yeterince hakim olmayanlar için bu  vahim bir haberdir. Haklıdırlar.

Bana göre ise bu haberler sadece ve sadece bir sonuçtur. Aynı zamanda malumun ilanıdır.

-!...

Var olan bu durumun, işin başından beri bu noktaya evirileceği gün gibi aşikardı. Ben bunu lisanı münasiple 1975 de defalarca seslendirdim.

İdare (!)  anlamadı. Daha da önemlisi sektörün de işine gelmedi.

Anlatayım.

İdare, çözüm için harcaması gereken eforu kendisine ek bir külfet olarak gördü. Bunu sarfetmeden de aynı ücreti zaten alıyordu.

Onlara göre avcılık büyük çocukların oynadığı bir oyundan öte ne olabilirdi ki? 

Sektörün işine gelen ise "var olan düzen" yani düzensizlik  idi.  

Kapalı kapılar ardındaAvcılık kursu da neyin nesi? "Bir günde ruhsat alınsın ki... Daha çok satalım felsefesini savundular"

Baktılar  ki işin rengi değişiyor, yavaş yavaş avcılık kursu açtılar bir odada kurs verdiler (!) karşı dükkanda yetersiz kişiyi avcı (!) yaptılar.

Bir başka şehirde yaşayan kişiyi avcı yaptıklarına dair öyküler sıklıkla duyuldu.   

"Merdiven altı satışlara dur demelisiniz" dediğimde ise...

- "Bize bir şey olmaz" diye karşımda gerine gerine kaşınanları bu sektörde iş yeri olan herkes biliyor. 

O dönemde yüzüme karşı diyemeseler de "kötü kişi" olduğum tartışılmazdı

Hala çözüm yolunun eğitimden geçtiğine tüm kalbimle inanan kötü kişiyim. Ölene kadar da böyle kalacağım.

                            

Şimdi ne yapmalıyız? Öncelikle cevap verilmesi gereken soru bu.

En azından asgari ölçüde gerçek bilgi üzerinde anlaşma sağlayamazsak, tartışmaların anlamsız bir noktaya evirileceğinden zerre kadar şüphem yok. Geride kalan yarım asırdan fazla bir zaman, bana bunu öğretti.

Vaktiniz varsa (!)  Ne oldu da bu günlere geldik? sorusuna yanıt arıyorsanız mutlaka okumalısınız. Başka çözüm yolunu en azından ben bilmiyorum.

(...)

Onlarca kere temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önünüze getirdim.  .

(...)

İlk Avcılık Kursunun  açılış tarihinin Cumhuriyetimizin 75. yılı kutlamalarına rastlaması onu daha da anlamlı kılıyor. Hârf devrimini yapmak sureti ile aydınlık yarınlara büyük bir pencere açan, pek çok şeyin olduğu gibi eğitimin de öncüsü, büyük önder M.Kemâl Atatürk ulusal eğitim politikası ile ilgili olarak ;

“Gerçek reform, yalnızca okulların açılması, programlar ve yöntemlerin reformu ile ele alınamaz . Yeni nesillere yalnızca akıl ve mantık bilgisi değil, aynı zamanda ahlâki gelişme ve politik anlayış da verilmelidir. “ demektedir.

Bu ışık altında bilinçli bir avcılığın temelinin atılabilmesinin sağlıklı yolunun, ancak avcılıkta “etik” kavramının başlangıçta içimize sindirilmesi ile başlar diyebiliyorum. Bunun yurt genelinde yoğun olarak yaygınlaşmasının vazgeçilmez koşulu sürekli eğitimdir. Bunu “nasıl başarabiliriz?”diye düşündüğümde karşıma çıkan en kısa yol “okumak” ve okumayı teşvik etmek oluyor08.11.1998

Evet, kursu kapatırken yer, yer kısalttığım bu konuşmayı yapmışım.

1'inci dönem avcılık kurslarının başlaması, aşağıda sıralamasını yaptığım şekilde gerçekleşmişti. 

Aşağıda linklerini verdiğim o döneme ait bilgiler sıra ile okunmaz ise, yaşanan sıkıntıların  daha çok uzun bir süre devam edeceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.

1- https://www.arpacik.net/yeniadmin/Icerik_Duzenle_meb.asp?IcerikID=486&sayfa=7 

2-https://www.arpacik.net/yeniadmin/Icerik_Duzenle_meb.asp?IcerikID=487&sayfa=7

3- https://www.arpacik.net/yeniadmin/Icerik_Duzenle_meb.asp?IcerikID=488&sayfa=7

Sadece iki soruyu doğru yanıtlayabilsek...En azından doğru yolu buluruz.

A- Bu sektörün düzene girmesi için ne, nasıl yapılmalı?

B- Neden?

1-   Büyük ölçekli bir katılım.(Yabanhayatına gönül veren bireyler, ilgili tüm sivil toplum örgütleri-ilgili sanayiciler- Basın v.b gibi) 

2 Ülke genelinde asayişten sorumlu ve tüm ilgili kurumlar, (İçişleri Bakanlığı - Milli Savunma Bakanlığı- Milli Eğitim Bakanlığı.) 

3- En azından 100 sene öteyi görebilen: Güçlü bir göz, korkusuz bir yürek ve mutlak bir irade  çözümün olmazsa olmazıdır.  

Şunu bilmeliyiz: 

Bu problemi çözmenin kolay ve kısa bir yolu yoktur. Yara tahmin edilenden daha derindir. Pansumana değil cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç vardır

Meraklı zihinler yukarıda arz etmeye çalıştığım konular üzerine odaklanırken ben de internet üzerinden "Bireysel silahlar üzerine kaleme alınmış yazı var mı? sorusuna odaklandım.

Karşıma aşağıdaki çalışma çıktı.

Pdf formatında olan çalışmayı Word  dökümanına  Ömer Kıraç kardeşim çevirdi,  Onun özverili çalışmaları sayesinde  bu site ayakta kalıyor. O olmasa "çoktan pes etmiş olurdum" diye düşünüyorum.

 Şimdi bu   yüksek lisans tezini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tamamı yaklaşık olarak190 sayfa

Ben okudum. Çünkü 170 sayfası  yürürlükte olan kanunlardan oluşuyor..  Onları çıkarınca geriye de kısa bir metin kalıyor. Zaten SnHüdayar Mete BUHARA'nın özeti de kanunların dışında bir sayfa ile sınırlı.

Yaklaşık olarak 143 kişi üzerinden bir anket çalışması yapılmış. 80 Milyonluk bir ülkede bir an için 143 kişi hepsi aynı soruya aynı cevabı verse bu bir kriter olabilir mi? Bunun üzerinden genelleme yapılabilir mi?

Ne demek istediğimi bu sitede "istatistikler" başlığı altında yapmış olduğum çalışmaya bakarak anlayabilirsiniz.  ( Yazımın sonunda  bu çalşmanın tamamını bulabilirsiniz)

 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu halen yürürlükte ve  ülkemizde de her türlü eğitimden Milli Eğitim Bakanlığı sorumlu ise:

Sosyoloji açısından yaşanan sıkıntıların bana göre büyük ölçüde 1. derecede sorumlusu da Milli Eğitim Bakanlığı olmalıdır.

2. derece sorumlu olan ise ailelerdir.

Hemen hemen her gün görüyorum. Gençler satın almak için cop, muşta veya sustalı bıçak, şarjörlü av tüfeği (!) satın almak istiyorlar.

Bunlar yasak mı? Yasak. Gençler bunu bilmiyorlar mı?

Sizden benden daha iyi biliyorlar.

Ne oldu? Şaşırdınız mı?

Siz çocuğunuza hakim olun, Nerede kimlerle arkadaşlık ediyor, ne yiyip ne içiyor! Aile Bakanlığı bu problemin çözümüne nasıl yaklaşıyor? Doğrusu gerçekten bilmek isterdim.

Ben devam edeyim.    

Neden avcılık kursları denetlenmiyor?

Bu kursların imtihanına ben gireyim. Soruları ben sorayım.. Benim arkadaşlarım müşahid olsun. Var mısınız?

Yeterince denetleniyorsa yaşanan bu sıkıntılar nereden doğuyor?

Sahte bir başarı herkesin işine geliyor. Kursiyer başarılı, hocalar (!) müthiş...  Kağıt üzerinde başarılar... Kağıttan kale misali... Oyuncağa doymamış büyüklerin elinde savrulup duruyoruz...    
 
Sonuç! Ölen ölene...
 
Neymiş silah adam öldürürmüş. Görmüyor musunuz her şey adam öldürüyor.
 
2017 yılında 10 milyon trafik kazası olmuş. Bir milyon insan ölmüş. %90 sürücü hatası yüzünden...
 
Araba fabrikalarını niye kapatmıyorsunuz?
 
-!...
 
Adam öldüren silah değil, onu kullanan insanın kafa yapısı..
 
Ne zaman anlayacaksınız?  

 

Güler yüzle söylenen bir yalanı, bir anda yuttuğumuz halde; acı gerçeği ancak damla damla yutarız.

                                                                                                                                                 Denis Diderot

 

 

  

Mehmet Emin BORA

17 Mart 2019 / Ankara

. Not:

 Link adresini vereyim..https://www.google.com/search?q=H%C3%BCdayar+METE+BUHARA+%C3%96ZET&rlz=1C1CHFX_enTR762TR762&ei=ov-JXIGnKsSTmwXgxK_QCA&start=10&sa=N&ved=0ahUKEwiBgMGHi4HhAhXEyaYKHWDiC4oQ8tMDCHc&biw=1519&bih=848 

 

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ

ANABİLİM DALI

 

BİREYSEL SİLAHLANMA ÇERÇEVESİNDE EVLERDE

ve İŞ YERLERİNDE SİLAH BULUNDURMA OLGUSU

SİVAS MERKEZ İLÇE ÖRNEĞİ

 

Yüksek Lisans Tezi

Hüdayar METE BUHARA ile ilgili görsel sonucu

Hüdayar Mete BUHARA

Ankara-2007

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Gencay SAYLAN

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

Prof. Dr. Gencay SAYLAN ........................................

Prof. Dr. Kurthan FİŞEK ........................................

Doç. Dr. Oya ÇİFTÇİ ........................................

Tez Sınavı Tarihi

 

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

SAYFA

I GİRŞ 1

II SİLAH, SİLAHLANMA VE BİREYSEL SİLAHLANMA 4

A. Silah ve Silahlanma 4

B. Bireysel Silahlanma 5

C. Bireysel Silahlanmanın Ülke Gündemindeki Yeri 6

D. Sayısal Veriler ile Türkiye’de Bireysel Silahlanmanın

Durumu

7

III EVLERDE VE ĐSYERLERİNDE SİLAH BULUNDURMA

OLGUSU

9

A. Silah Bulundurma İle İlgili Kavramlar 9

B. Silah Bulundurma İle İlgili Mevzuatlar 11

C. Bulundurma 12

D. Bulundurmaya Konu Olan Silahlar 14

E. Bulundurma Ruhsatı Alabilecek Kişiler 15

F. Türkiye’de Bulundurma Ruhsatlı Silah Sayısı 18

G. Türkiye’de Bulundurma Silah Ruhsat Harcı 20

II

IV SİVAS İLİNİN GENEL TANITIMI VE BĐREYSEL

SİLAHLANMA AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

22

A. Sivas İlinin Genel Tanıtımı 22

1 Sivas İlinin Tarihsel Gelişim Süreci 22

2 Sivas İlinin Coğrafi Yapısı 23

3 Sivas İlinin Nüfus Yapısı 24

3.1 Nüfus Artış Hızları 24

3.2 Hane Halkı Büyüklüğü 25

3.3 Göçler 26

4 Sivas İlinin Ekonomik Yapısı 26

5 Sivas İlinin Eğitim Yapısı 27

6 Sivas İli Asayiş Durumu 28

B. Sayısal Veriler İle Sivas’ta Bireysel Silahlanmanın

Durumu

30

C. Sayısal Veriler İle Sivas’ta Silah Bulundurma 31

D. Sivas’ta Düzenlenen Bulundurma Silah Ruhsatı Sayılarının

Yıllara ve Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı

32

V BİEYSEL SİLAHLANMA ÇERÇEVESİNDE EVLERDE

VE İŞ YERLERİNDE SİLAH BULUNDURMA OLGUSU

SİVAS MERKEZ ĐLÇE ÖRNEĞİ ANKETİ

34

A. Anket Çalışması Hakkında Genel Bilgi 34

B. Anket Çalışmasının Değerlendirilmesi 35

C. Anket Çalışması İle İlgili Varılan Sonuç ve Genel Kanaat 50

III

VI SONUÇ 53

KAYNAKÇA 59

ÖZET / ABSTRACT 62

EKLER 67

· Bireysel Silahlanma Çerçevesinde Evlerde ve Đs

Yerlerinde Silah Bulundurma Olgusu ve Sivas Merkez

İlçe Örneği Anket Formu

69

· Silah Bulundurmak İsteyen Bir Sahsın Takip Edeceği

Prosedürleri Gösteren Örnek Dilekçe ve Diğer Formlar

73

· Bireysel Silahlanma Konusu İle İlgili Başlıca Kanun Ve

Yönetmelikler

89

o 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer

Aletler Hakkında Kanun

90

o 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer

Aletler Hakkındaki Kanunun Uygulanmasını

Gösteren 91/1779 Karar Sayılı Açıklamalı

Yönetmelik

105

o Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında

Kanun Hükmünde Kararname

144

o Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah

Tasıma ve Bulundurma Ruhsatı Verilmesinde

Uyulacak Esaslar Hakkında Yönetmelik

151

o Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nisan

Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı,

Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun

156

o Kara Avcılığı Kanunu 162

o Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun 178

 

 

 BİREYSEL SİLAHLANMA ÇERÇEVESİNDE EVLERDE VE ĐİĞER YERLERİNDE SİLAH BULUNDURMA OLGUSU SİVAS MERKEZDE İLÇE ÖRNEĞİ  
ÖZET

Bu tezde silah, silahlanma, bireysel silahlanma konularının genel bir değerlendirilmesi ile bireysel silahlanmanın bir alt dalı diyebileceğimiz evlerde ve iş yerlerinde silah bulundurmanın Türkiye’deki genel durumu, hangi mevzuatlar ile düzenlendiği, hangi prosedüre tabii olduğu, silah bulundurma kapsamında Türkiye’deki silah sayıları ile Sivas merkez ilçe bazında bulundurma silahların sayısal verilerinin incelenmesi yapılmıştırAyrıca Bireysel Silahlanma Çerçevesinde Evlerde ve İş Yerlerinde Silah Bulundurma Olgusu Sivas Merkez Dicle ÖrneğAnketi”Başlıklı 24 soruluk bir anket uygulaması ile silah bulundurmanın altında yatan sosyo-kültürel, psikolojik, ekonomik ve toplumsal nedenlerin neler olduğu, bu nedenler arasında yaş, eğitim, gelir seviyesi vb. kişisel durumların ne derecede etkili olduğu, hangi kaygılar ile silah edinildiği hususları yapılan analizler ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Devletlerin ve bir takım suç örgütlerinin silahlanmasından farklı olarak kişiye özgü ve sadece kişi olarak edinilen “aynı toplum içinde yasayan bireylerin herhangi bir ideolojiye bağlı olmaksızın ateşli silahlar ve bıçaklar ile donanması olarak tarif edilebilen bireysel silahlanma konusu son dönemler de olumsuz sonuçları ile basında da sıkça yer almaktadır. Bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bireysel silahlanma bir toplumsal sorundur. Ülkemizde her yıl ortalama 3 bin kişi bireysel silahlarla hayatını kaybediyor. Türkiye’de Jandarma ve Polis Bölgeleri olmak üzere iki bölgenin toplamında 2005 yılı sonu itibari ile yivsiz av tüfekleri dahil 4.094.836 adet resmi kayıtlı silah bulunuyor. Bu rakama ruhsatsız silahların da eklenmesi durumunda:Türkiye’de toplam 7 milyondan fazla bireysel silah bulunduğu tahmin edilmekte.

Silah Harç Miktarları Ne Olmalı Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde
Su An Normal 46 32,4 32,4
Daha Düsük Olmalı 69 48,6 81,0
Daha Yüksek Olmalı 25 17,6 98,6
Diğer 2 1,4 100,0
Toplam 142 100,0
“Sizce silah harç miktarları arttırılmalı mı?” sorusuna:

142 kisiden %48.6 ile
69 kisi daha düsük olmalı, %32.4 ile
46 kisi su an uygulanan miktar normal, %17.6
ile 25 kisi daha yüksek olmalı cevabını vermistir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı 2413 kez okundu...