ATIŞ POLİGONU
İ
Çekilmişim şu çölün sükûnetine
Az ve öz birkaç kitap benimle
Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum
Ve
Ölüleri dinliyorum gözlerimle...
(Francisco de Quvedo)
Son üç yazımın ikisi doğrudan kitaplarla ilgili, bir diğeri ise geçmişi bilmeden geleceği kucaklamanın ne denli zor olduğunu dolaylı yoldan anlatarak aynı özneye gönderme gayreti ile yazılmıştı.
Son nefesi verinceye kadar eğitimden yana bir yaşam sürdürmek istiyorum. Dilerim ki bu isteğim gerçekleşir.
Yanlış anımsamıyorsam yaklaşık bir yıl evvel Sn. Uğur Kavas'la Kızılay'da bir dostumun işyerinde "Tripod Fotoğrafçılık" da karşılaşmıştık. Sn. Kavas etrafına daima pozitif enerji veren bir yapıya sahip.
Onu hiç boş dururken görmedim. Ya bir iş yapıyor ya da yeni bir kitabını yakın zamanda yayınlayacağının müjdesini veriyordu.
Bir ara gözden kayboldu ve kısa bir süre sonra elinde yukarıda kapağını gördüğünüz kitabı bana doğru uzatırken "Rahmetlinin arzusu gerçekleşti" dedi.
Daha sonra da kitabı açarak bir sayfayı okumam için bana verdi.
Bu öykünün herkes tarafından bilinmesi lazım. Geç kaldığımı düşünüyorum. Son bir yıl çok yoğun geçti. Yazılarıma istemeden de olsa ara vermek zorunda kaldım.
Son bir kaç yazıda onlarca yazım hatasının altındaki ana sebep bu. Sn. Kavas ne dese haklı.
Ayrıca Sn. Uğur Kavas'a ailece şükran borcumuz var.
Bunu da en kısa zamanda sizlerle paylaşacağım. O zaman bana hak vereceksiniz.
Kısmet olursa bir zaman sonra 'Son Kale'nin önemi daha da belirgin hale gelecek.
Bu yazının ana konusu bu düşüncemi destekliyor.
Özellikle de bahse konu problem yabanhayatı ağırlıklı olursa... Şimdi sizlere öncelikle 3 kitap önermek istiyorum,
Yuval Noah Harari, 1976 yılında İsrail'de doğdu.
Üniversite mezuniyetinden sonra 2002 yılında Oxford'da doktora yapan Harari, şu anda Kudüs Hebrew Üniversitesi Tarih Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
Harari Dünya Tarihi, Ortaçağ Tarihi ve Askeri Tarih konularında uzmanlaşmıştır.
Güncel araştırması makro-tarihsel sorular üzerinde yoğunlaşmaktadır:
Bazı çalışmaları kitap olarak yayımlanan Harari'nin ülkemizde de gündeme gelmesini sağlayan Homo Deus, Yarının Kısa Tarihi ve Sapiens isimli kitaplarıdır.
1- Tarih ve biyoloji arasındaki ilişki nedir?
2- Homo sapiens ve diğer hayvanlar arasındaki temel fark nedir?
3- Tarihte adalet var mı?
4- Tarihin bir yönü var mı?
5-Tarih ilerledikçe insanlar mutlu oldu mu?
Bkz::https://www.timeturk.com/yuval-noah-harari/biyografi-797227
Demem odur ki 21. yüzyılın henüz başındayız. Başımızın belası Batı (USA) diyebilirsiniz...
Beğenmediyseniz dilediğiniz gibi betimleyin...Nasıl uygun görürseniz ne derseniz deyin. Ama söz konusu ileri teknoloji ise onların gerisindeyiz.
"Bilgiye sahip olan geleceği yönlendirir" Bilgi güçtür, güç ise iktidar.
Okumadan, çalışmadan, sorglamadan, nasıl başarılı olacağız?
Yaşanan sorunları doğru tespit etmek,
Farklı yaklaşımları açık yüreklilikle seslendirmek
Dolayısıyla okumaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var diye düşünüyorum.
Şimdi seçkin dikkatinizin aşağıdaki kısa yazıya odaklanmasını rica ediyorum
İngilizler, stratejileriyle bir zamanlar üstünde güneş batmayan bir imparatorluk kurmuştu.
Günümüzde ise bu imparatorluk, küresel şirketler eliyle devam ediyor. Hatta bir teoriye göre İngiltere aklı ABD üzerinden yine de egemenliğine devam ediyor.
İşte stratejileriyle ünlü İngiltere'nin bir büyükelçisi olan Jane Marriot'un, İngiliz avam kamarasına sunduğu Arap dünyasında eğitim konulu rapor...
1- En zeki öğrenciler tıp ve mühendisliğe gidiyorlar.
2- İkinci derece mezunlar ise iş idaresi ve iktisat gibi bölümlere giderek birinci derece mezunların yöneticisi oluyorlar.
3- Üçüncü derece mezunlar ise siyasete yöneliyorlar ve ülkenin siyasetçileri olarak birinci ve ikinci derece mezunlara hükmediyorlar.
4- Fakat eğitimde tamamen başarısız olanlar ise ordu ve emniyete katılarak siyaset ve iktisata tahakküm ederek, onları mevkilerinden indirip, isterlerse öldürüyorlar.
5- Gerçekten dehşet verici olansa asla hiçbir okula gitmeyenler parlamentoya seçiliyor, Kabile şeyhlerini kullanarak herkesin onlara itaat etmesini sağlıyorlar."
Bu rapor Arap dünyasına yönelik ve arap halklarının sosyolojisi gözönünde bulundurularak yazılmıştır
Not: Ülkemizle ilgili bir benzerlik yoktur.
16 Aralık 2018 Pazar
Çamlıdere'de pazar günü gazete okuma şansınız çok düşüktür. İlçeye sınırlı sayıda gelen gazete günün erken saatlerinde biter.
Çünkü günübirlik tatilciler gelmiştir.
Hafta içinde ilçe sakinleri gazete okumadıkları için kalanlar Ankara'ya iade edilir.
En az 50 seneden beri Ankara'da sabahın erken saatlerinde gazeteyi kapıdaki sepetten aldım.
Gazetedeki yazının başlığındaki ironik yaklaşımı görünce hemen okumaya başladım.
"Türkiye'de yazanlar, okuyanlardan fazla..."
Sn.Kahraman, edebiyat üzerine ince ince eleştiriler yapıyor...
Bu ülkede kime sorsan "benim hayatım roman der" dedikten sonra öldürücü darbeyi vuruyor ve gıda endüstrisinden bir örnek vererek "Unutmayalım ki çöp gıda obezite yapar" diyor.
Anlayan anlar metodu...
Sn. Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman'ın özgeçmişini okudum, size saçma gelebilir ama ben çok mutlu oldum.
Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman
Aşağıdaki tabloyu dikkatle incelemenizi öneririm.
Ne düşünüyorsunuz?
-!..
Tamam anladım.
Ben bilmeyenler için söylemek isterim.
Bu ilçede en son yapılacak işi yaptım.
Kütüphane açtım.
İlçedeki hemen, herkes bana "Allah akıl versin" diyemedikleri için gülümseyerek "kolay gelsin "deme inceliğini gösterdi.
Ama ben isyanımı sürdüreceğim.
Çamlıdere doğru yönetilirse bu çemberi kırar. Orada yaşayan çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin bir başka ilçede yaşayan akranlarından en ufak bir eksiği yok.
14 sene sürekli 8 ay bu ilçede yaşadım. Bilerek yazıyorum.
41 köyünü onlarca yaylasını, yayla ve orman yollarını herkesten daha iyi bilirim...
Dağdaki çobanı da tanırım, kara kışta yalnız kalan koca herif ile ebeyi de...
Bu yaşananlar kader değil... Çünkü elimizden gelen bu değil!
Dahası, el ele veren de yok.
Özellikle de gençlere yazık oluyor...
Yazık ki ne yazık.
Çamlıdere hak ettiği mertebeye mutlaka ulaşacak.
Çünkü elimin altında onlarca delil var!
Siz görmüyor musunuz?
Çekilmişim şu çölün sükûnetine
Az ve öz birkaç kitap benimle
Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum
Ve
Ölüleri dinliyorum gözlerimle...
Bu yazının öznesi Sn. Uğur Kavas.
Bana bu yazıyı bu şekilde sunma gayreti verdiği için kendisine içtenlikle teşekkür etmek isterim.
Bilge dostum, kardeşim, can yoldaşım, sırdaşım, her şeyimdi diyebileceğim aziz dostum Rahmetli Ali Kozanoğlu'nu bir kere daha rahmetle ve minnetle anıyorum.
Hemen hemen her iki günün birinde bu duyguyu bana yaşatan özlemle andığım birkaç can dostum var...
Ali Kozanoğlu, Vedat Gür, Dr. Rıza Arpaz, Ziya Gürel ve Güneş Yunus..
Rahmetli Ali Kozanoğlu ile 25 seneden fazla bir zamana yaklaşan bir dostluğumuz oldu. Onunla yaptığım hiçbir yazışmayı silmedim.
Birgün işyerimde bir araya geldiğimizde utana sıkıla bunu kendisine söylediğimde bana gülerek baktı ve..
- "Ben de silmedim" demez mi...
İşte Sn. Uğur Kavasın bu muhteşem çalışmasının altında o büyük ustanın çok büyük payı var. Bizlere görmemiz gerekeni gösterdi.
Kitaptan aldığım birkaç sayfanın içinde bunun izlerine şahit olacaksınız.
Sn. Kavas,
Çok önemli bir belgeyi tarihin karanlık dehlizlerinden derleyip toparlayıp gün yüzüne çıkarttınız.
Yazımın sonunda özellikle "Kaynakça" başlığı altındaki yazınızda başvuru kaynaklarınızın, çalışma alanlarınızın bilinmesini istedim. Bu çok ama çok önemli.
Bir gün gelecek (Bana göre geldi de geçiyor) Bu belgeler aranacak.
Geçmişi ayrıntıları ile bilmezseniz geleceğinizi de tesadüflere (!) emanet edersiniz.
Birileri yalnızlığın koynunda yazmalı, yazmalı yine yazmalı...
Birileri de kuru dudakları ile mırıldanmalı...
Çekilmişim şu çölün sükûnetine
Az ve öz birkaç kitap benimle
Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum
Ve
Ölüleri dinliyorum gözlerimle...
Teşekkür ederim Sn. Kavas...
Bu kitabınız yabanhayatı bağlamında son yüzyılın köşe taşlarından biri oldu..
İlgi alanı yabanhayatı olan kardeşlerim şimdi Uğur Kavas'ı yakından tanıma zamanı....
Uğur KAVAS
Rahmetli Ali Kozanoğlu sözlerini şu şekilde tamamlamış.(M.E.Bora)
.......
.
Sn. Uğur Kavas'ın üstün gayretleri ile 2013 yılında basılan bu eser, 147 sayfa.
Müracaat hasıl olduğu zaman mutlaka üzerinde durulması gereken çok, ama gerçekten çok ciddi bir kaynak eser ortaya çıkmış.
İlgi alanı av ve silah olan pek çok kardeşimin atış poligonları ile ilgili farklı öyküler bildiğinden hiç kuşkum yok.
Bu eserin bizlere verdiği mesajın ne anlama geldiğini kişisel bakış açımla bir sonraki yazımda sizlere arz edeceğim....
Çekilmişim şu çölün sükûnetine
Az ve öz birkaç kitap benimle
Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum
Ve
Ölüleri dinliyorum gözlerimle...
Kendisi ve çağı hakkında yazan insan, tüm insanlar ve çağlar hakkında yazmış olur.
Bernard Shaw
Mehmet Emin Bora
19.Aralık 2018 / Ankara
iLETİŞİM İÇİN