KALEMLE CİNAYET İŞLENİR Mİ?
Merhaba
Sn. Mehmet Ekizoğlu, yeni dünyadan gönderdiği ilginç haberlerle ufkumuzu aydınlatıyor. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. "Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum" şeklindeki cümle ve taşıdığı anlam, bilgiye verilen önemi sizce de yeterince anlatmıyor mu?
Antik çağda"her şeyi bilen, bilge kişi" içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde yerini,"bilim adamı" sıfatına terk etti.
Hatta, bu tanım bile çoğu zaman kısır kalıyor. Artık bir bilim adamının her şeyi bilmesini, bırakın düşünmeyi aklınızdan bile geçiremezsiniz. O kadar çok uzmanlık alanı var ki!..
İşte bunun içindir ki her yeri geldiğinde "Üniversiteler" diye tutturmamın anlamı budur. Toplumu yönlendirecek onun ufkunu açacak olan üniversiteler ve onların değerli bilim adamları...
Bundan bir kaç gün önce elektronik bir mektup alıyorum (e-mail).
Yazının tamamı çoğunlukla kuş gribi üzerine kurulmuş. Şimdi bu mektuptan kısa bir bölümü sizlere sunmak istiyorum.
Daha sonra da ben bir kaç söz söyleyeceğim.
İşte mektup.
Selam,
Aşağıdaki adım ve adresim ile her tarafa serbestçe dağıtımı yapılabilir.
"... Hiç bir şekilde pazardan ya da konu komşudan köy tavuğu, köy yumurtası filan gibi dolduruşlara gelmeyeceğiz.
-Evimizdeki muhabbet kuşu vb. kafes kuşlarının hiç bir tehlikesi yoktur. Ama evdeki ya da çiftlikteki güvercin, atmaca vb. açıkta duran kuşlara dikkat etmek gerek.
- Avcılık denilen en ilkel masturbasyondan uzak durulacak.
- Tavşan ve yabandomuzu dahi avlamaya çıkılmayacak.
- Avcılık namıyla maruf bu saçmalıkta namluların ve tetiklerin nereye yönleneceği malum.
- Tüm avcıların tüfeklerinin namluları k...... girsin.
- İnşallah inşallah. Şu mübarek bayramda dileğimdir.......Sevgiyle,"
Prof. Dr. Kadir Halkman
Ankara Üniversitesi
Gıda Mühendisliği Bölümü halkman@tr.net"
Nasıl ama ?
-!..
Beğendiniz mi?
-!..
Sn.Prof. Dr. Kadir Halkman'nın üslubu bu...
Bu üsluba katılmam mümkün değil...
Bizim üniversitelere yüklediğimizi değerlere bir bakın!..
Beklentilerimize, umutlarımıza bir bakın!...
Bir de Sn. Profösörün arzu ve isteklerine!..
Aklını nereye takmış?
Halbuki Sn. Kadir Halkman'nın söylediği cümleler içinde kısmen de olsa doğrular da var. Keşke kendisine yakışır bir söylemi seçebilseydi!..
Ben"derinlemesine düşünülmeden yapılan bir hamle" diye algılıyorum.
Farkında olmadan o kadar büyük bir çelişkiye düşülmüş ki...
Sn. Kadir Halkman'nın sofrasında yediği deniz ürünleri, kendi istekleri ile mi kızgın tavaya giriyorlar?
Onlar, bir avlanma eyleminin sonucu değil mi?
Siz hiç balık tuttunuz mu Sn. Kadir Halkman?
-!..
Tutmadınız farzedelim.
Hiç mi yemediniz?
-!..
O zaman, suça iştirak etmiş olmuyor musunuz?
Avcıları kim duyacak?
Kümeslerde tüm yaşamları boyunca (Tamamı 45 gün) güneşi bir kere dahi görmeden, tüyleri kolay soyulsun diye haşlanarak soyulan tavuklar, niçin vicdanınızı sızlatmaz ki?
Her ne hikmetse, bugünlerde avcılara saldırmak bir moda haline geldi. Ama iddialar o kadar bayat ki...
Ne satan, ne de alan memnun.
Turfanda zamanı konserve yemeye benziyor.
Halbuki, bilim adamı sıfatını taşıyanlar, yaşanan her türlü olguyu özellikle de sosyal davranışları farklı bakış açıları ile irdelemeleri gerekir.
Aksi takdirde yaşamın dinamiğini tetikleyen,
Neden ?
Niçin?
Nasıl
Kim?
Ne zaman?
Nerede?
Ve benzeri pek çok soru cevapsız kalır ki...
Bu hal, topumun ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak kalır.
Farklı bakış açısı bilim adamlarının hiçbir zaman gözardı etmemesi gereken bir olgudur.
İnsan anotomisine (!) merakı had safada olanlar için o kadar çok seçenek var ki!..
Al çalış...
-!..
Bir toplumun tamamını aşağılayarak nereye gelinebilir ki?
Varlığından rahatsızlık duyulan eğitimsiz kişileri, eğitme yolunu tercih etsek (!) daha kolay (!) olmaz mı?
Bi düşünsek?
-!..
Sn.Prof. Dr. Kadir Halkman ,
Umut ederim ki yukarıdaki mektupta yazılı olan sözler size ait değildir.
Size ait değilse, zaten mesele yok. Ben öyle olmasını arzu ederim.
Ama, sizin imzanızla e-mail gönderen bu kişiyi de bulma görevi size düşüyor.
Öyle değil mi?
Yok size ait ise; bence size ve taşıdığınız sıfata hiç yakışmadı.
Çok ayıp!..
Sizi edep ölçüleri içinde kınıyorum.
Siz kalemi "kötü" kullandınız.
"Söz söylemeyi öğrenmek, kılıç kullanmaktan zordur." Ahmet İbsihi.
Sanki, "attığınız oltaya yakalanmışsınız" gibi olmadı mı?
İstediğini söyleyen, istemediğini işitir.
Seneca
Mehmet Emin BORA
23 Ocak 2006 / ANKARA
|