-

-

-

-

-

-

-

Değerli avcılar, Yakın zamanlarda küresel ısınmaya atfedilebilecek yeni gelişmeler görüldü. ABD'de bu gelişmeler "kritik" olarak nitelenerek yönetimin dikkati cekilmeye çalışılıyor. Asağıdaki örnekler Ulusal Yaban Hayatı Federasyonu bildirisinden alınmıştır. 2005 sonunda arastirmacilar tarafindan bulunan Kutup Ayısı ölümlerinin nedeni anlaşıldı. Ayıların buz kütlelerinin azalması nedeniyle boğularak öldükleri anlaşıldı. Ayılar iyi birer yüzücü olmasına karşın, belli bir süre sonra buzul kütlelerinde dinlenmek ve avlanmak ihtiyacı duyuyorlar. Arktik buzulların % 40'ının eridiği belirtiliyor.

Bu ülkede yaşayan herkes gibi zaman zaman benim de içim daralır. Sıkılırım kötü gidişten! Göre göre, bile bile buna katlanmak zordur. Konu, ne olursa olsun.

Sayın yetkili, Ben resim ve heykel yapan bir sanatçıyım. Doğadaki her türlü objenin resim ve heykellerini yapıyorum. Yaptığım heykeller orijinal boyutlarda olduğu gibi, isteğe bağlı ölçülerle de çalışırım. Heykelleri poliüretan köpükten yaptığım için oldukça hafif oluyorlar. Ancak üzerlerini özel bir malzeme ile kapladığım için kırılmayacak sağlamlıktadırlar.

Sn.Mehmet Ekizoğlu, Illinois'un önde gelen bilim kuruluşlarından birisi olan Spurlock Müzesinin Müdürü ve Illinois Universitesi Antropoloji Bölümü öğretim üyesi Sn. Prof Douglas J. Brewer ile avcılığın geçmişi ve bugünü üzerine sizler için bir söyleşi yaptı.

Mart ayının başından bu yana Çamlıdere ilçesindeyim. Kaba inşaatı bitmiş bir ev aldım. Ankara'ya babamın tayini dolayısıyla gelmiştik. Tam tamına 48 sene olmuş, neredeyse bir ömür "Ankara'da geçti" diyebiliriz. 40 yıla yakın bir zamanı, hafta sonları dağlarda geçen bir yaşam.

Av ve yabanhayatı üzerine bir konferans vermemi istediler. Kızımın eşi Sn.Dr.Dt. Mete Özdemirci ile imkanlar çerçevesi içinde hazırlık yaptık. Biliyorum ki bizi dinleme nezaketi göstereceklerin arasında avcılığı sevenlerden daha çok sayıda, -avcılığı sevmek şöyle dursun- avcılardan nefret (!) edenlerin sayısı bir hayli fazla...

Tekrar merhaba Mehmet Bey; Bu mektubumun amacı, üretmek için ciddi emek harcanan, türkülere konu olmuş, avı çok keyifli olan ancak avlanma limitlerine gerçekten dikkat edilen “kınalı keklik” ile ilgili olarak geçtiğimiz hafta yaşadığım trajik bir olayı sizle paylaşmak.

-

Merhaba, Bana yeni gelen bir mektubu, yine sizlerle paylaşmak istedim. Sağduyunun yavaş da olsa, dalda dalga yayıldığını izlemekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bakın Pazar'lı bir avcı kardeşim kendisini nasıl ifade ediyor...

İlk önce Sn.Mehmet Ekizoğlu'ndan özür dilemek isterim. Nedeni de çok basit. Adıma yazmış olduğu bir mektubu ondan izin almadan sizlerle paylaştığım için!.. Dilerim ki Sn. Ekizoğlu beni hoşgörü sınırları içinde tölere eder... Benim mazeret için bir tek gerekçem var. Sn. Ekizoğlu'nun göndermiş olduğu bu mektup, dolayısyla içeriği, sitemizin güncel başlığı altındak son bir kaç yazı ile doğrudan ilgili olması... Mektuba geçmeden önce bir kaç küçük hatırlatma yapmak isterim.

Silahla tanışmam gerçekten çok eski, yanılmıyorsam 7-8 yaşlarındaydım. Babam da zamanın iyi avcılarından olduğu için kaçınılmaz bir sondu benim için, ama bu tanışma sadece görseldi! Pratik anlamda ise ilk ava gittiğim zaman yani 13-14 yaşlarında tanıştım silahla. Daha sonra atıcılık hayatım başladı, turnuvalar, milli takım kampları, sayısını hatırlayamadığım kupa ve madalyalarla dolu geçen, belki de hayatımın en güzel 7 senesi.

14 Şubat 2006 tarihinde "Usulsüz Domuz Avı " başlığı ile bir yazı yayımlamıştım. "Bütün hayvanların duyuları olduğuna göre, fikirleri de vardır." cümlesi ile başlayan yazım "Güncel " başlığı altında halen duruyor.

Saat sabahın beş buçuğu... Alacakaranlıkta derenin içinden geçerek günlerdir bizi bekleyen "ground blind" denilen yapay gümeye doğru ilerliyoruz. Güme dediğime bakmayın, dört tele takılan kamuflaj semsiye desek daha doğru... Hedefimiz yaban hindisi avlamak...

Evlat, gerçek bir avcı olmak istiyorsan eğer, yabana atma, bu sözüme kulak ver. Asla asla silahının namlusunu, çevirme ne başka birine, ne de kendine. Belki boştur ama belki de dolu bunun önemi yok boşaltmadan önce.

Son zamanlarda bize “doğayı çok seviyorum, ama avcılığa karşıyım” veya “avcılık fikri bana çok itici geliyor” diyenlerin mesajlarının iletildiği oluyor. Bu arkadaşlarımıza, en azından dürüst oldukları için teşekkür etmeliyiz. Avcılığımızın savunmaya ihtiyacı olmadığına inanmama karşın, kendilerine açıklama yazma isteği doğuyor içimde..

-ABD'den haberler New York, Ohio ve Pennsylvania Eyaletleri yabanhayatı yetkilileri, yaban hindisi avcılarının kurmuş olduğu bir örgüt olan Ulusal Yaban Hindisi Federasyonu ile birlikte 4 yıl sürecek olan bir araştırma başlattı. Araştırmanın amacı, bu eyaletlerde bahar sezonunda avlanan yaban hindisi sayısını izlemek ve ileriki sezonlar için strateji geliştirmek. Bu kapsamda sezondan önce ayağına aliminyum bant takılacak olan yaban hindileri tekrar doğaya salınacak. Hindiyi vuran avcılar, bu bantları yetkililere teslim ederek, kuşu vurdukları zaman, yer gibi bilgileri rapor edecekler. Kuş üzerinde yapılacak incelemeden sonra avcıya iade edilecek olan hindiler bu şekilde kendilerinden sonraki nesillerine katkıda bulunmuş olacaklar.

Bu urkekliği 1993 yılında Pozantı / Ulukışla/ Horoz Dağı Mevkii'nde avlanmış (!). Avlayan avcı, urkekliğini Mersin'e götürmüş. O tarihteki Pozantı'da Mal Müdürlüğü yaban Sn. Hüseyin Rüzgar'da bu kekliği bir muhasebecinin bürosunda görmüş. "Bunu nerede avladınız?" sorusunun cevabı "Pozantı" olunca "Bu geldiği yere gitmeli" demiş.

-

Aşağıdaki bilgiler bana 15 Mart 2006 tarihinde geldi. Çevre ve Orman Bakanlığı 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu üzerinde bir takım değişiklikler yapmak istiyormuş.

ABD İçişleri Bakanı Gale Norton görevinden ayrılıyor. Avcılık ve Yaban Hayati İdaresinin de bağlı olduğu bakanlığa atanan ilk bayan bakan olan Norton, 5 yılı aşan görevi suresince özellikle çevreci kuruluşlardan büyük eleştiriler almıştı. Norton, federal milli parkların ve koruma alanlarının enerji projeleri ve petrol arama çalışmalarına açılmasına olumlu baktığı için eleştiriliyor ve enerji patronlarına yakınlığı ile tanınıyordu. Korumacı örgütler Bakanın istifasına sevinseler de Başkan Bush'un yerine yine ayni çizgide bir Bakan ataması bekleniyor.

-

Değerli Aydınlılar Yenipazarlı avcılar yıllar önce 1950 yılında bu sportif etkinliklerini daha ileri götürmek üzere bir kulüp kurmuşlar. Bu kulüp elli yıldan fazla bir suredir çevre avcı ve atıcılarına hizmet veriyor, onları bir araya getiriyor. Simdi de Yenipazarlı avcı ve atıcılar internette

-

Geçen Cuma günü geyik avı için yola çıktım, Illinois'in mısır tarlalarından geçerek Missouri Eyaletinin orman kaplı tepelerine ulaştım. Akşam avlanacağımız yerde beni rehberimiz karşıladı. Ormandan gelen geyik böğürmeleri arasında nefis bir uyku çektim. Cumartesi sabahı erkenden dağları kolaçan etmeye çıktık. Rehberim benden daha genç olduğu için hiç gocunmuyordu, sık sık Ford Ranger'dan inerek sık ağaçlıklı dere içlerini kontrol ediyorduk.

-

-

YabPursaklarandomuzu avcılığında yapılan yanlışlıkları ömrüm yettiği ölçüde yazmaya devam edeceğim. Tabii ki diğer olumsuzlukları da ... Şimdi 28 AĞUSTOS 2005 tarihli "Avcı eğitiminde Yaşana Yanlışlıklar-3" başlıklı yazımdan bir alıntı yapmak istiyorum. O yazıda şöyle demişim; "İmtihana giren kursiyer sayısı 510.

Denizli'de avcılar tarafından yaralanan domuz, kangal köpeklerine parçalatılarak kameraya kaydedildi. Denizli'nin Çal İlçesi'ne bağlı Yukarıseyit Köyü'ndeki avcılar, yaraladıkları yabandomuzunu, kangal cinsi köpeklere parçalatarak, yabandomuzunun öldürülmesini kameraya kaydetti. Daha önce ABD Başkanı Geaorge Bush'a kangal cinsi köpek hediye eden Yukarıseyit Köyü sakinleri, bu sefer köpekleri yabandomuzunun parçalanmasında kullandı. İnsanın içini ürperten görüntüleri saniye saniye görüntüleyen avcılar, yaban domuzunun parçalanışını "Kangal 2006" adını verdikleri CD'ye kaydetti.Yaban domuzunun parçalanmasını büyük bir zevkle kameraya kaydeden avcılar, görüntülerin sonuna "Kangal End" şeklinde bir yazı ekledi."

-

İlk bakışta "Bu iki konu arasında ne gibi bir ilinti olabilir?" diye düşünenlerin çoğunlukta olduğunu kolayca tahmin edebiliyorum. Bu güne kadar dört ayrı yazıda "avcılık" başlığı ile diğer kelimeler arasında bağlar kurmaya çalıştım. Aile ve avcılık!..

Değerli Avcılar, Pheasants Forever adlı Amerikan habitat kuruluşunun Champaign Bölgesi açık artırması ve yemeği anlamına gelen Banketi yapıldı. Banket Pheasants Forever kuruluşunun Champaign Bölgesindeki habitat çalışmalarına mali destek sağlamak amacıyla her sene yapılıyor. Bu etkinlikte öncelikle tüm katılımcıların üyelikleri yenilendi. Daha sonra Champaign Bölgesi Başkanı Sn. Steve Stiff ve Banket Başkanı Sn. Tim Brenner tarafından bugüne kadarki gelirlerin ve banketten elde edilen gelirlerin Champaign bölgesinde nasıl habitata ve gençlerin eğitimine harcandığı hakkında bilgi verildi.

-

-

-

Toplantıda Illinois PF Biyologları geçen sene gerçekleştirilen projelerin sonuçları hakkında bütün county kulüpleri üyelerine bilgi verdiler. İlinois eyaletinde PF tarafından gerçekleştirilen habitat restorasyonlarını ve ava açılan yeni arazileri tanıttılar. Toplantıda PF tarafından gelir amacıyla satılabilecek ve yerel kulüplerce gelir amacıyla açık artırmaya çıkarılacak tablolar, av malzemeleri, PF logolu ürünler sergilendi ve tanıtıldı.

-

Aradan uzunca bir zaman geçti. Kulaklarımda hala üniversite yıllarındaki hocam Sn. Prof. Dr. Bülent Daver'in sözleri çınlıyor. Siyaset Bilimi adlı dersimize gelirdi. Çok keyifle dinlerdik onu. Öğrencileri dersin içine çeker, katılımcı bir politika izlerdi. Dolayısıyla aradan 30 seneden fazla zaman geçti ama, söyledikleri neredeyse ses tonu ile aklımda.

-

-

-

-

-

-

-

-

Bundan bir kaç gün önce elektronik bir mektup alıyorum (e-mail). Yazının tamamı çoğunlukla kuş gribi üzerine kurulmuş. Şimdi bu mektuptan kısa bir bölümü sizlere sunmak istiyorum. Daha sonra da ben bir kaç söz söyleyeceğim. İşte mektup.

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

İçinde bulunduğumuz tarih itibarı ile avcılıkla ilgili eğitim çalışmaları tabir-i caiz ise iyi yolda değil. Bu olgunun çeşitli sebepleri var. İdare içinde üst düzeyde görev yapanlar, konunun ne derecede önem arz ettiğinin farkında değil. İşin önemini kavrayanlar - özelikle geçmiş dönemde de görev yapmış olanlar - ise, idare içinde sınırlı yetkiye sahip.

Sn.A. Hüsrev Özkara göreve gelince, bir süre ben kendimi çok yorgun ve bezgin hissettiğim için ziyaretine bile gidememiştim. O süre zarfında bu ilgi alanının malum kişileri (!) Hüsrev Bey'i tabiri caiz ise kelimenin tam anlamıyla bayıltmışlar!.. Konu, senaryosu yerine oturmamış karmaşık bir film gibi. Herkes kendisini filmin jönü gibi tarif ediyor. Hüsrev Bey'in de avcılıkla ilgili bilgisi yok. Üstelik hiç kimseyi de tanımıyor. Daralmış tabi.

3'üncü dönemin başlangıcı olarak, Sn. A.Hüsrev Özkara'nın görevden alındığı, yerine Sn. Prof.Dr. Mustafa Kemal Yalınkılıç'ın atandığı tarihi alabiliriz. Burada akla şöyle bir soru gelebilir. Her yeni gelen genel müdürün çalıştığı süreyi bir "dönem" olarak mı adlandıracağız?

-

-

-

-

-

-

-

Doğa Vakfı'nın, Dünya Hayvanları Koruma Günü sebebi ile vereceği ödül törenine davet edildim. 2004 yılı için “Doğa Dostu” ödülü, Sn.Bekir Coşkun'a verilecekmiş. Doğrusunu söylemek gerekir ise çok da hevesle gittiğim söylenemez. Çünkü içimde, yıllar öncesine ait derin bir yara var!.. Anılar tazelendiği zaman, bu yara için, için kanıyor. Yaşama sevincim azalıyor.